Vahşetin böylesine ilk kez şahit oluyorum

Ahmet Varol

Bu yazıyı Ariş limanında yazıyorum. Siz yazıyı okurken durum ne olur ve ben nerede olurum bilmiyorum.

Çünkü Mısır verdiği hiçbir sözünde durmadı ve onun taahhütlerine göre bir tahminde bulunmak mümkün değil. Ben yazıyı yazarken bir yandan da arabalar Gazze’ye doğru harekete geçmek üzere hazırlanıyor. Bu arada Mısır askerî güçlerinin Gazze sınırında Filistinli göstericilere ateş ettiği ve çok sayıda yaralı olduğu haberi ulaştı.

5 Ocak Salı akşamı Ariş limanında yaşanan olayları Türkiye’deki bütün televizyonlar verdiği için hepinizin bütün ayrıntılarıyla bilgi sahibi olduğunuzu biliyorum. Ben de müşahedelerimi yazacağım.

Bu konvoyun buraya savaşmak için değil Gazze’ye yardım götürmek için geldiğini artık bütün dünya biliyor. Mısır rejimi iyilik konvoyunun Akabe limanından karşıya geçmesini engellediği için geriye doğru bin km yol katededek Lazkiye limanından Mısır’ın Ariş limanına geçti. Amacının savaşmak değil iyilik olduğu bundan da anlaşılır. Savaşmak gibi bir niyeti olsaydı bunu Akabe limanında karşıya geçmekte ısrar etmekle gösterirdi. Mısır rejiminin böyle bir engelleme yapmasının ise tamamen eziyet, yıldırma ve böylece Gazze’ye iyilik götürmek isteyenleri bıktırma amaçlı olduğu ise ortada. Böyle bir politikada onun en ufak bir kazancı da yok. Bunu tamamen Siyonist işgal devletinin hesabına yaptığı çok açık. Bu durum bizim yıllardan beri savunduğumuz Mısır’ın Siyonist işgal yönetiminin tampon gücü görevi yaptığı görüşümüzü teyit etmektedir.

Mısır’ın Ariş havaalanına indiğimizde bize önce gül dağıttılar. Bunun tamamen oyun ve aldatmaca olduğu çok hızlı bir şekilde açığa çıktı. Bizi havaalanında tam dokuz buçuk saat bekleterek eziyet çektirdiler. Arkadaşlarımızın tepkileri olmasaydı belki daha uzun süre eziyet çektirmeye devam edeceklerdi. Ertesi gün yani 5 Ocak Salı sabahı bağış araçların çıkarıldığı limana geldik. Bizi önce limana sokmak istemediler. Israr üzerine içeri girmemize izin verdiler. Normalde bizim araçları alıp Gazze’ye doğru yola çıkmamız gerekiyordu. Ama önce işlemleri geciktirerek beklettiler. Sonra da gelen araçlardan bazılarına el koymak istediklerini, onların çıkarılmasına izin vermeyeceklerini bildirerek bekletmeye başladılar. Arkadaşlarımız bunu kabul etmeyerek bir önce kapıların açılmasını istediler. İsteklerinin kabul edilmesini için küçük çapta bir gösteri düzenlediler. Sonra bu gösteri bitti. Ama Mısır rejimi liman kapısına yığınlarla polis aracı ve polis yerleştirdi. Bu hazırlıklar bir saldırı ihtimalini akıllara getiriyordu. Ama bir iyilik konvoyuna karşı böyle bir şeyi göze alamayacakları kanaati daha güçlüydü. Çünkü Mısır rejiminin prestiji aleyhinde çıkan haberler sebebiyle zaten iyice yıpranmıştı. Ama Ürdünlü bir yol arkadaşımızın söyledikleri doğru çıktı. “Bunlar utanmazlar ama korkarlar” diyordu. Yaşadıklarımız bu sözün çok isabetli söylendiğini gösterdi.

Yığılan polisler çok iğrenç bir provokasyonla saldırıya geçti. On – on beş kişilik sivil polislerden oluşan provokasyon ekibi polislerin önüne geçerek tekbirlerle diğerlerine saldırır gibi yaptılar. Sonra onlar aradan çekildi, zırhlı polisler taşlarla ve sopalarla saldırıya geçtiler. Attıkları taşların bazıları kocaman ayva büyüklüğündeydi. Allah’tan kardeşlerimiz saldırıyı önceden tahmin ettikleri için iki büyük tırı içeriden kapının önüne çekmişlerdi ve bu iki tır hem kapıdan içeri dalmalarını engelledi, hem de atılan taşların bazıların tırların kasalarının üstüne düşmesine ve hedeflenen kardeşlerimize isabet etmemesine vesile oldu. Buna rağmen onlarca kardeşimizin kafasına ve yüzüne taş isabet etti. Bu yüzden çok sayıda yaralanan kardeşimiz oldu. Ayrıca biber gazı, kumlu su sıktı ve gaz bombası attılar. Benim de bir gözüme biber gazı geldi.

Fakat kardeşlerimiz kararlı bir şekilde direnerek onların kapı aralıklarından içeri girerek daha büyük çapta saldırılar düzenlemelerini ve tutuklamalar yapmalarını engellediler. Attıkları taşları kendilerine iade ettiler. Tıpkı havaalanında dağıttıkları gülleri suratlarına çarptıkları gibi. Ben de birkaç taşlarını iade etme fırsatı buldum. İnşallah Allah katında makbul olur.

Mısır zulmünü, Firavun zihniyetini burada bizzat müşahede ederek bir kez daha gördük. Ama vahşetin öylesine ilk kez rastlıyorum. Siyonist işgal devletinin hesabına Gazze’de insanları muhasara altına alıyor, hastaların ilaç, çocukların mama ve süt temin etmesini engelliyorlar. Hem de onlara ilaç, mama, süttozu, tıbbi malzeme ve ambülans götürenlerin kafaların yağmur gibi taşlar yağdırıyor, biber gazı sıkıyor, gaz bombası atıyorlar. Artık bu vahşeti taşlamak için yumrukları havaya dikmenin ve güçleri birleştirmenin zamanı gelmiştir.

VAKİT