“Vahdet” Diyen Takrib-i Mezahib Başkanı, İran’ın Mezhepçi Politikasına Bir Şey Diyor mu?

Mehmet Görmez, İran Takrib-i Mezahib Kurumu Başkanı Ayetullah Şeyh Muhsin Eraki ve beraberindeki heyeti makamında kabul etmiş. Eraki’nin burada verdiği “vahdet” mesajları İran gerçeğiyle düşünüldüğünde insana pes dedirtiyor.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, "İki asırdır İslamsız bir dünya isteniyor. Yahut ruhu alınmış, Protestanlaşmış, hayata dahil olmayan, hak ve adalet iddiasında olmayan bir İslam isteniyor. Maalesef Müslümanların büyük kısmı bunun farkında değil. Bazı Müslümanlar da bu çabaya mezhepçilik saikiyle bizzat kendisi yardımcı oluyor." dedi.

Görmez, İran Takrib-i Mezahib Kurumu Başkanı Ayetullah Şeyh Muhsin Eraki ve beraberindeki heyeti makamında kabul etti.

Mehmet Görmez, kabulde yaptığı konuşmada, Müslümanların birbirlerinin yüzüne bakmaktan mahcup olacakları acılar yaşadığını belirterek, "Allah biz Müslümanları birbirimizin yüzüne bakmaktan mahrum bırakmasın." temennisinde bulundu.

Görmez, iki asırdır İslamsız bir dünya istendiğini ifade ederek, "Yahut ruhu alınmış, Protestanlaşmış, hayata dahil olmayan, hak ve adalet iddiasında olmayan bir İslam isteniyor. Maalesef Müslümanların büyük kısmı bunun farkında değil. Bazı Müslümanlar da bu çabaya mezhepçilik saikiyle bizzat kendisi yardımcı oluyor." dedi.

"Bugün ümmetin tüm çocukları ateşe doğru gidiyor"

İslam ümmetinin bütün çocuklarının ateşe doğru gittiğini kaydeden Görmez, "Bütün İslam mezheplerinde bir kaide vardır; 'Siz namaza durduğunuz zaman bir çocuk ateşe doğru gidiyorsa namazı bozmanız vaciptir ve orada namaza devam etmeniz caiz değildir.' Bugün ümmetin tüm çocukları ateşe doğru gidiyor. Biz, herbirimiz kendi halimize devam edebiliyoruz." şeklinde konuştu.

Görmez, alimlere çok büyük görevlerin düştüğünü, son İran ziyaretinin bu kapsamda umutlarını artırdığını söyledi.

İran ziyaretinden üç gün sonra Riyad'a gittiğini anlatan Görmez, "Vahdet Haftası"nda söylediklerini Riyad’daki alimlerle de paylaştığını aktardı.

Müslümanların vahdet toplantılarını artırdıkça tefrikanın çoğaldığına işaret eden Görmez, "Usulü metot üzerinde yeniden düşünmemiz lazım. Ulemaya çok büyük görevler düşüyor. Ulema şehrin ve dünyanın tuzudur. Tuz bozulduğu zaman yapılacak bir şey kalmaz. Vahdet yoluna biraz katkıda bulunabilirsek dahi kendimizi bahtiyar kabul edeceğiz." dedi.

"Türk halkının onuru, İslam’ın onurudur"

Eraki ise İslam dünyasında birliğin sağlanmasının önemine işaret ederek, "Sizin izzetiniz, onurunuz bizim izzetimiz, onurumuzdur. Türk halkının onuru, İslam’ın onurudur. Allah da sizin milletinizin onurunu artırmaktadır. Allah'tan İslam ümmetinin gönül birliğini sağlamasını diliyorum." ifadelerini kullandı.

Vahdetin sağlanması için ümmetin birliğinin önemli olduğunu dile getiren Eraki, şunları kaydetti:

"Şuna inanıyoruz ki İslam ümmeti arasında bir birlik sağlanırsa dünyanın en büyük gücü İslam ümmetinin olur. Maalesef İslam ümmetinin gücü, İslam'ın aleyhine kullanılıyor. İslam ümmetinin birlikteliğini tesisten büyük vecibe olamaz. Bu ziyaretimizle, sizlerin de olumlu bakışlarınızla bu adımı atmayı umuyoruz. Ulema birlikte olur ve beraber yürürse ümera da onları takip eder. Umarım ulema arasında vahdeti sağlamayı başarırız. Bu fırsatı sağladığınız için size teşekkür ediyoruz. Sizlere dua ediyoruz."

Takrib-i Mezahib kurumu başkanı Eraki’nin “vahdet”e dair bu sözleri İran’ın bugün başta Suriye olmak üzere İslam dünyası halklarına yönelik icraatları ile birlikte düşünüldüğünde komik kaçıyor. Mezhepler arasındaki sorun ve farklılıklardan önce rejime bağlı bir kurumun başında olan Eraki öncelikle ülkesinin Suriye’de döktüğü Müslüman kanının hesabını sormalı değil midir? İran’ın başta Suriye halkı olmak üzere İslam coğrafyasının birçok bölgesinde ortaya koyduğu Müslüman halklar ve İslami hareketler aleyhtarı icraatlar ve izlediği katı mezhepçi politikanın Takrib-i Mezahib kurumu başkanı nezdinde “vahdet”in önünde bir engel olarak algılanıyor mu?

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!