İlhan Toprak / Yeni Şafak
AYM'nin uzun tutuklulukta geçen sürenin insan hakkı ihlali olduğu yönündeki kararı Türk yargısındaki bir problemi de ortaya çıkardı. Tutukluluk süresi uzadıkça hakimler tahliye ya da beraat kararı vermek istemiyor. Şikayet ve tazminat davalarıyla karşılaşacağını düşünen hakimler sanığa ceza vererek sorumluluğu Yargıtay'a yüklüyor.
Uygulayıcılar uzun tutukluluğun adalet mekanizmasında çok derin izler bıraktığına dikkati çekiyor. Anayasa Mahkemesi'nin kararının buna neşter atacak nitelikte olduğu görülüyor. Masumiyet karinesinin ihlal edildiği uzun tutuklama kararları hakimleri geri dönüşü çok zor bir yola sürüklüyor. 3 yıldan uzun tutuklu kalan bir kişi hakkında yargıçlar tahliye veya beraat kararı veremiyor. Hakimler yargılama sonucunda tahliye edilmesi veya beraat etmesi gerekse bile sanık hakkında 'Tahliye edecektin niye bu kadar yıl tutuklu bıraktın' şeklinde bir baskının doğuracağı sonuçla karşılaşmak istemiyor.
AVUKATLAR DA KAÇIYOR
Hakimler, tahliye etmedikleri yargılamalarını tutuklu olarak sürdürdükleri kişiler konusunda sorumluluğu Yargıtay'a atıyor. 'Yargıtay nasılsa bunu düzeltir' diye kişiler hakkında ufak da olsa tahliye edilmemesini gerektirecek cezalarla dosyayı temyize gönderiyor.
Tutukluluk süresi uzayan kişinin hak kaybı bunlarla sınırlı kalmıyor. Tutukevinde kalan kişi kendini savunacak materyallere, tanıklık edecek kişilere ulaşamıyor. Tutuklululuğu 3 yıldan fazla olan kişilerin savunmasını avukatlar da almak istemiyor. Avukatlar, hakim eğer bir kişiyi 3 yıldan fazla tutuklu yargılıyorsa o kişi hakkında beraat kararı vermesi gerekse bile hesap sorulacak endişesiyle beraat kararı vermiyor.
YASA KOYUCUNUN İRADESİ YANSIMIYOR
Yasa koyucu, tutuklamaların yalnızca tedbir olarak uygulanması gerektiğini bunun ceza yerine geçmeyeceği yönünde tedbirleri alıyor. Hükümet 3. yargı paketi olarak bilinen 6352 sayılı kanunda 5271 sayılı CMK'nun 100. ve 109. maddelerindeki değişiklikle tutuklama kararını somut gerekçeklere dayandırılmasını zorunlu hale getirdi. Ancak yasa koyucunun bu iradesi uygulayıcı karar mekanizmasınca tam olarak yansıtılamıyor.
EŞİT HUKUKTAN ZARAR GELMEZ
Ceza avukatlarından Cavit Öztürk, tutuklama sürelerinin uzunluğunun halk arasında bile ceza olarak algılandığına dikkati çekerek, 'Eşit şekilde uygulanan hukuktan kimsenin zarar görmeyeceği muhakkaktır' dedi. AB Hukuk Uzmanı Kazım Berzeg de bir tedbir uygulaması olan tutuklama kararının Türkiye'de çok eskiden beri bir sorun olduğunu söyledi. Berzeg, AYM kararını, bundan sonra hakimlerin tutuklama kararlarında dikkate almaları gerektiğini belirtti.