Ahmet Varol / Yeni Akit
Savaşın uzaması işgalcileri de zorlayacak
Her şeyden önce işgal rejiminin Gazze’ye yönelik kara operasyonunda öldürülen ve yaralanan askerlerinin sayısı resmi açıklamalarda verilen rakamlardan çok fazladır. Bunu sadece biz veya Filistin direnişi söylemiyor. Siyonistlerin kendi haber kaynaklarında da dile getirildi.
Normalde siyonist işgal rejimi savaş şartları sebebiyle siyonist medyaya sansür uyguladığından, ordu tarafından resmi açıklama yapılmadan öldürülen ve yaralanan işgalci askerlerin sayıları ve isimleri hakkında herhangi bir haber yayınlanması yasağı devam ediyor. Ancak bazı hastanelerin ve mezarlıkların yetkilileri tarafından verilen bilgiler bu konudaki tereddütlerin artmasına ve medya organlarının da olayı araştırarak gerçeklerin resmi açıklamalarda duyurulduğu gibi olmadığına dikkat çekmelerine neden oldu. Bu yüzden işgal ordusunun, sözünü ettiğimiz yasağa uymamaları sebebiyle siyonistlere ait bazı medya organları hakkında soruşturma talepleri oldu.
İşgal ordusunun kayıplarını gizlemesinin amacı toplumda ve askerlerde moral, orduda da prestij kaybını önlemek. İşgal rejimi öldürülen ve yaralanan askerlerin hayatlarını önemsemiyor ama bu konudaki bilgilerin siyonist topluma ve dünya kamuoyuna yansımasından doğacak sonuçlardan çekiniyor.
Ama açıklamaların gerçekleri yansıtmadığı konusundaki şüphe ve tereddütlerin artması işgal ordusunun bu konuda aldığı tedbirlerin etkisini kaybetmesine ve savaş ortamının neden olduğu toplumsal ve psikolojik sorunların artmasına yol açacaktır. Nitekim siyonist toplumda depresyon ve psikolojik gerginlik sorunlarında belirgin bir artış olduğu da siyonist medya kaynaklarında gündeme getiriliyor. Askerlerden psikolojik destek için müracaatta bulunanların sayısında ise ciddi bir artış söz konusu. Savaşın uzaması bütün bu sorunlardaki artışın hız kazanmasına ve işgal askerlerinin direnme güçlerini kaybetmelerine neden olacaktır.
İşgal hükümetini zorlayan önemli bir sorun da “rehineler” sorunudur. Direnişin elindeki esirlerin yani “rehineler”in aileleri onların kurtarılması için esir takası konusunda anlaşma yapılması talebiyle Netanyahu hükümetini zorluyor. Hükümet ve işgal ordusunun adamları, herhangi bir pazarlığa gerek görmeden kurtaracakları vaadiyle bu aileleri sürekli atlatıyor. Ama saldırılarda zaman zaman işgalci esirlerin de öldürülmesi ailelerindeki endişe, gerginlik ve tepkinin artmasına neden oluyor.
Gazze ve Lübnan tarafından füze saldırılarının devam etmesi sebebiyle işgal rejimi Gazze çevresindeki yahudi yerleşim merkezlerini ve 1948’de işgal edilmiş bölgenin kuzey kesiminde, Lübnan sınırına yakın yerlerdeki yerleşim alanlarını tamamen boşalttı. Buralarda yaşayan ahali iç bölgelere nakledildi ve birçokları çadır kamplarda yaşıyor. Boşaltılan bölgelerden iç bölgelere nakledilen yerleşimci sayısıyla ilgili farklı rakamlar veriliyor, ama yüz binleri bulduğu ve azımsanamayacak miktarda olduğu kesin. Bu durum işgal rejimine maddi külfet yüklediği gibi toplumsal sıkıntılara da neden oluyor. Savaş devam ettiği sürece onların yerleşim bölgelerine dönmeleri imkanı bulunmuyor, çünkü risk devam edecek. Zaten söz konusu yerleşim bölgelerini temsil eden kişiler de yeterli güvenlik sağlanmadığı sürece kesinlikle geri dönmeyeceklerini dile getirdiler.
Bazı bölgelere yönelik füze saldırısı riskinin devam etmesi sebebiyle buralardaki okullarda öğretim uzaktan sürdürülüyor.
Savaş ortamı işgal rejimi açısından hayati öneme sahip bazı sektörlerde verimlilik oranının ciddi şekilde düşmesine sebep olduğundan bu ekonomiye doğrudan yansıyor. Savaşın uzaması bu sektörlerde çöküşe sebep olabilir.
Siyonist işgalcileri endişelendiren önemli hadiselerden biri de tersine göçtür. Şimdilik işgal rejimi bu konudaki endişesini pek açığa vurmasa da son savaşta tersine göçün önceki gerginlik dönemlerinde yaşanana nispetle daha hızlı olduğu ve bu kez gidenleri tekrar geri getirmenin çok da kolay olmayacağı o yüzden siyonist toplumda demografik olarak ciddi bir erime yaşanacağı tahmin ediliyor.