HAKSÖZ-HABER
Üstelik koronavirüs tehdidi sebebiyle bütün bir toplumu zehirleyen binlerce uyuşturucu satıcısına (torbacılara) yönelik ceza indirimi ve tahliye teklifini gündeme almakta en küçük bir sıkıntı çekmeyen siyasetçilerin “Atatürk aleyhinde konuşma” suçunu işleyenlere yönelik mantıksız bir tutumla “kırmızı çizgi” olarak nitelemelerine itiraz ediyor.
Ahmet Can’ın “Atatürk’ün Aleyhine Konuşma, Ama Uyuşturucu Sat!” başlıklı bugünkü yazısında (28 Mart 2020) infaz yasasına ilişkin bölümünü okurlarımızın ilgisine sunuyoruz:
Corona virüsüyle birlikte indirim önerisi alelacele gündeme oturtuldu. Ancak kimse bu önerinin içindeki uyuşturucu suçlarına verilen cezaların indirilmesi üzerinde dur(a)madı. Yapılan tahmini hesaplara göre doksan üç bin kişi bu aftan yararlanarak tahliye edilecek. Bir süre sonra otuz altı bin mahkûm da tahliye edilecek.
Torbacıların bile cezalarını indirelim, diyor. Yani corona virüsünden ölmeyen ailelerin çocuklarını uyuşturucu satan insanlar öldürsün, deniyor. Ama nedense ‘Atatürk aleyhine işlenen suçlar hariç olmak üzere’ diye de bir dipnot düşülüyor. Yani Atatürk’ün aleyhine konuşma, ama uyuşturucu sat. Bu nasıl bir kafanın ürünüdür, anlamakta zorlanmıyorum. Çünkü faşizm akılla mantıkla izah edilebilir bir şey değildir. Bu ülkede insanlar fikirlerini söyledikleri için yıllarca işkence gördü. Zindanlarda çürüdü. Sağcı, solcu, İslamcı, ülkücü, Kürtçü, ateist fark etmiyor. Nihayetinde fikir suçu(!) işleyen biri de size göre genç dimağları zehirliyor olabilir. Ama Atatürk aleyhine işlenen suçları kapsam dışı bırakarak, fikir insanlarına da ihanet etmiş olmuyor musunuz?
Erken evlilik yüzünden cezaevinde olan masum insanlara ihanet etmiş olmuyor musunuz? Kadının beyanı esas yasası kapsamında suçsuz yere yatan (hepsini kastetmiyorum) birçok erkeğe ihanet etmiş olmuyor musunuz?