“Utanması Gerekenler Katillerin Yanında Saf Tutanlardır”

Suriye’de gerçekleştirilen zulümlere ve bu zulümlere karşı verilen mücadeleye dikkat çeken Ahmet Varol, katillerin yanında saf tutanların utanması gerektiğini vurguluyor.

Zulmedenlere Meyletmeyin!

Ahmet Varol / Yeni Akit

Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

“Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz.” (Hud, 113)

Halep’teki Müslümanların zor durumda kalmasından dolayı bazı kişilerin zafer edası içinde, katilleri ve işbirlikçilerini suçsuz göstermek için yeniden propaganda faaliyetlerine ve çeşitli yanıltma yöntemlerine başvurduklarını görüyoruz.

Bugün Halep’te gelinen durum, zalimlere karşı göğüs gererek fedakârca direnenlerin, mazlumları savunmak için büyük zorluklara katlananların değil insanlığın bir ayıbıdır. Fakat zulmedenlere meyledenler, onların yanında saf tutanlar ortaya çıkan sonucun sorumluları arasındadırlar.

Yüce Allah bir başka âyeti kerimesinde şöyle buyurur:

“Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Ancak onları gözlerin donup kalacağı bir güne ertelemektedir.” (İbrahim, 14/42)

Tarihte de büyük zulümler yapanlar olmuştur. Fakat unutmamak gerekir ki dünya hayatı sadece bir imtihandır. Bu imtihanda insanlar da birbirleriyle imtihan edilmektedir. Herkes bu dünyada kimin yanında durdu, kiminle beraber saf tuttuysa âhirette de onunla birlikte haşredilecek.

Halep’te insanları hunharca katledenleri destekleyenlerin zafer edasıyla konuşmaları ve zalimlerin yanında saf tutmaktan dolayı kârlı çıktıkları havası içine girmeleri boşunadır. Asıl kaybedenler zalimler, katiller ve vahşi canavarların yanında saf tutanlardır.

Zalimlerin en sonunda kaybedenler olacaklarını Yüce Allah bize birçok âyeti kerimede bildirmiştir. Bunlardan bazılarını aktaralım:

“Firavun toplumundan ileri gelenler: ‘Sen Musa’yı ve kavmini yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaları, seni ve ilahlarını terk etmeleri için bırakacak mısın?’ dediler. O da: ‘Onların oğullarını öldürecek ve kadınlarını sağ bırakacağız. Biz onların üstünde ezici bir güce sahibiz.’ dedi. Musa da kavmine: “Allah’tan yardım dileyin ve sabredin. Yeryüzü Allah’ındır, ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. Sonuç ise takva sahiplerinindir.’ dedi. Onlar: ‘Bize, sen gelmeden önce de eziyet edildi sen geldikten sonra da!’ dediler. O da: ‘Olur ki Rabbiniz, düşmanınızı helak edip, sizi onların yerlerine yerleştirir ve sizin nasıl davranacağınıza bakar.’ dedi.” (A’raf, 7/127-129)

Daha önce de ifade ettiğimiz üzere Suriye’de dünyanın bütün zâlimlerinin ittifak halinde olması, mazlumların ise yalnız bırakılmaları sebebiyle bu sonuçlar ortaya çıkmıştır. Fakat gelinen durum zâlimlerin zafer kazandığı anlamına gelmez.

Halep direnişi henüz sona ermedi ve orada zulme karşı direnenler güçlerinin ve imkanlarının son noktasına kadar mücadele edeceklerini, zalimlere teslim olmayacaklarını açıkladılar. Zalimler onları teslim olmaya zorlamak için çeşitli taktiklere başvuruyorlar. Çünkü hava gücü yönünden avantajlarının olması ve vahşette sınır tanımamaları sebebiyle sürekli katliam yapmaları karşılarında mücadele edenleri zorluyor ama onların mücadelelerinin devam etmesi de kendilerini zorluyor.

Ayrıca Suriye’deki mücadele sadece Halep’e mahsus değildir. Başka bölgelerde de katilleri zorlayan mücadeleler var. O yüzden Halep’te ortaya çıkan durumdan dolayı Suriye’de direnişin tamamen kaybettiği zannına da kapılmamak gerekir. Direniş sürüyor ve Allah’ın izniyle sürecek.

Biz mazlumların yanında durmaktan ve onları desteklemekten dolayı onurluyuz. Utanmaları gerekenler katillerin ve zalimlerin yanında saf tutanlardır. Burada utanacak yüzleri olmayabilir. Başlarını yere eğmek ve yaptıklarından dolayı utanmak zorunda kalacakları gün mutlaka gelecektir. Bundan şüphemiz yok.

Yorum Analiz Haberleri

“Devrimci zihniyet ahlâkını kaybederse her şeyini kaybeder”
Esed sonrası Suriye: Katar-Türkiye Doğal Gaz Hattı artık hayal değil
Esed'in müftüsü Ahmed Hassûn şimdi ne yapıyor?
“Suriyeli mülteci” etiketi ve toplumsal imtihanımız
Kemalistlerin 94 yıldır üzerinde tepindiği Menemen’de ne oldu?