Utangaç darbecilerin “sivil dikta” yalanı!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Anayasa değişikliği konusunda açıkça “hayır” diyemeyenler, biraz utangaç bir eda ile “Darbe anayasasına karşıyız ama..

Yenisi de sivil dikta anayasası.” söylemini geliştiriyorlar.
Bu söylemi, televizyonda tartışan gazetecilerden bilimadamlarına.. Siyasetçilerden sivil toplum kuruluşu sözcülerine kadar birçok kesimde görebiliyorsunuz.
Acaba öyle mi? “Darbe anayasası”ndan, “sivil dikta anayasası”na mı geçiyoruz?
Anlamak için bakalım: “Darbe anayasasında ne var?”
“Anayasa Mahkemesi, 11 üyeden oluşur” ifadesi var.
Bunun yerine, “sivil dikta” denilen yeni anayasada ne var?
“Anayasa Mahkemesi 17 üyeden oluşur.” ifadesi..
Bu ifadeden, bir çıkarım yapılır mı?
Hiç mümkün değil.. 1980’de nüfusumuz 44 milyon imiş. Şimdi 75 milyon.. Neredeyse iki misli olmuş..
Aynı mahkeme ile mi gitmek istiyorsunuz?
Doğal bir değişiklik bu.. Dolayısıyla bu değişiklik sebebi ile, “sivil dikta” eleştirisi nasıl yapılır?
“Biz değişikliğin o kısmına karşı çıkmıyoruz zaten” diyecekler.
Peki o zaman, diğer bölümlerine bakalım.
“Darbe anayasası”nda, iki tane asker üye vardı.. Şimdi değişiklik ile, sivil dikta anayasası olacak diyorsunuz ama, o iki asker üye, yine orada duruyor!
Nasıl sivil dikta anayasası oluyor bu?
Darbe anayasasından sivil diktaya geçiliyor ise, ilk yapılacak iş, o iki asker üyenin mahkemeden çıkarılması değil miydi?
Hem askerlerin çıkarılması, hem de yerlerine “sivil” özelliği ön planda olacak iki kişi getirilmeli idi.
Ama iki asker orada duruyor işte.. Değişikliğin ilk halinde, biri çıkartılmak istendi.. İtirazlar.. Tantanalar.. Ve sonunda; iki askerin üyeliği, yeni maddede de aynen kaldı..
Peki bu değişiklik, nasıl sivil dikta anayasası oluyor?
Başka ne değişiklik var Anayasa Mahkemesi’nde?
Darbe anayasası, TBMM’ye üye seçme imkanı vermiyordu.. Şimdi yeni anayasada, önerilen adaylar içinden belirlemek şartı ile, TBMM üç üye seçebilecek..
“Tamam işte, bu sivil diktanın delili” diyecek olanlar, acele etmesinler..
1961 Anayasası’nda TBMM’nin Anayasa Mahkemesi’ne üye seçme yetkisi çok daha geniş şekilde vardı.
1961’e, “sivil dikta anayasası” diyebiliyor musunuz?
Diyorsanız, bu değişikliğin de “sivil dikta anayasası” olduğunu kabul edelim..
Ama siz 1961 Anayasası’na toz kondurtmazsınız..
Öyle ise, yeni değişiklik de “özgürlükler anayasası” tanımlamasına layık olmalı..
Başka ne değişiklik var?
Mahkemeye YÖK’ten gelecek üye sayısı 1 iken, şimdi üç oluyor..
Tamam işte, bu “sivil diktanın delili” diyeceklere hemen hatırlatalım..
Hani diyorsunuz ya, “2011 seçimlerinde, AK Parti gidecek.”
Tamam işte, 2011’de AK Parti gidecekse, YÖK de sizin istediğiniz gibi değişecek demektir. Siz istediğiniz gibi oluşturursunuz YÖK’ü. Dolayısı ile YÖK’ten gelecek üyeler de, sivil dikta değil, sizinle paralel şekilde, darbe anayasası heveslisi olurlar. Böylece bu sorun da ortadan kalkar..
Öyle değil mi, darbe anayasasını, sivil anayasaya tercih edenler?
Öyle değil mi, utangaç darbeciler!

VAKİT