Başlıktaki nitelendirme bana ait değil. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek'in Yeni Şafak Gazetesi'ne verdiği demeçten alıntı...
Sayın Özyürek, bir süreden beri ortalıkta dolanan '4 trilyonluk belgesel' ile ilgili açıklama yaparken kullanmış. Sayın Özyürek, her şeyin usulüne uygun yapıldığını ve gerekli faturaların gerektiği gibi kesildiğini söylemiş ve eklemiş: 'Hesap kapanmıştır.' Bu tür hesaplar, hele hele bir partinin tartışmalı bir bütçeyi, ortada bile olmayan belgesel için harcamasının faturalandırılmasıyla kapanmaz. Teknik ve kamu maliyesi açısından belki çözmüş olmanın rahatlığı vardır lakin kamu vicdanı denen bir şey var; bu vicdan, en azından bu kadar büyük bir paranın nereye harcandığını merak eder!
Mustafa Özyürek 'hesap kapanmıştır' diyor ama belgeseli izleyip izlemediğini bile açık açık ifade edemiyor. Nasıl bulduğu konusunda da fikir beyan etmiyor... Sizce de ilginç değil mi? Bu kadar trilyon harcanacak, bir belgesel çekilecek ve nasıl olduğu dahi bilinmeyecek. Dahası medyanın baskısıyla 'evet teslim aldık' türü açıklamalar yapılacak ancak ne zaman yayınlanacağı ya da ne zaman kullanılacağına dair kimse konuşmayacak. Çok genel bir bakışla değerlendirildiğinde bile, her şey usulüne uygun yapılmış olsa dahi, yapılan çalışmayı çürümeye terk etmek hangi vicdana sığar? Öyle ya; insan bu kadar harcadığı önemli bir eseri bir an önce başta kendi partilileri, sonra tüm kamuoyu olmak üzere herkese göstermek için can atmaz mı?Ancak CHP'nin işlerinde bu tür şeyler biraz tersinden işliyor. Başka parti olsa medya ilgisiz davranıyor diye sızlanır ve şikayetçi olurdu. Ancak CHP, bu konuyu merak edip soru soran medyaya kızıyor ve neredeyse suçluymuş gibi ters davranıyor.
Bu konuyla ilgili olan herkes çok iyi bilir ki, bu tür tanıtım, reklam, belgesel çalışmalarında en zor işveren kitlesi siyasîlerdir. Zira her kafadan bir ses çıkar ve onlara bir işi beğendirmek oldukça zordur. Yapılan çalışma Yedi Kocalı Hürmüz'e döner... Hele hele neredeyse bir yerel seçim kampanya bütçesi kadar olan bu para ile yapılan bir çalışmanın CHP'ye teslimi sırasında bayağı sağlam itirazlar, tartışmaların olmasını beklerdik doğrusu. Ancak Yeni Şafak'ın yaptığı habere göre, anlaşılıyor ki, bırakınız tartışmayı, birçok CHP üst düzey yöneticinin olaydan haberi bile yok. Ki CHP'nin yayın organı Halk Gazetesi'nin yayın kurulunda bulunan Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, "O belgeselle ilgili hiçbir bilgim yok." diyor.
Dikkat edersiniz olayı, işveren açısından değerlendiriyorum. Zira işi yapan kesime yönelik tek kelime yazmaya korkuyorum. Bu korku, onların algıladığı bir korku değil, muhatap olma çekincesi, zira bu konulardaki en basit merak konusunu bile bağıra çağıra, hakaretler yağdırarak, sorduğunuz soru dışında her şeyden bahsederek karşılıyorlar. Yoksa şu kadar basit sorunun cevabını almak başka bir iş için olsa hemen mümkün: "Bu belgeselin yönetmeni kimdir, müziğini kim yaptı, kim seslendirdi?" vs...
Cevap yerine yine abuk sabuk vatan millet, biz kaç kişiyiz edebiyatı geleceğinden eminim... Yoksa derdimiz ne hakaret, ne aşağılama ne de küçümseme, sadece merak! Bir de daha şüpheli ve akıl karıştırıcı bir durum var. Yine aynı habere göre CHP kaynakları belgeselin tekrar çekiminin gündemde olduğunu söylüyorlar. Bu da başka soruları akla getiriyor tabii. Acaba bir 4-5 milyon YTL daha mı demek bu?
Bu yüzyılın belgeseli ne zaman piyasaya çıkar ya da çıkar mı, bilmiyorum ama bildiğim bir şey var. Andıç Medyası'nın susarak tasdik ettiği bu olay eğer açığa kavuşturulmazsa, özellikle emsal teşkil edilecek ve artık tüm parasal ilişkiler usulüne göre ve belgesel çekimi faturalarıyla yapılacaktır. Yakında başka resmî, yarı resmî yerlerde dolanan birtakım paraların 'belgesel çekimi' için olduğunu okursak şaşmayalım diye söylüyorum... Sonra kimse kimseyi suçlamasın, zira savunma da hazır olacak; her şey usulüne uygun yapılmıştır, hesap kapanmıştır!
Zaman gazetesi