Üsküdar Özgür-Der’de ‘Hayatı Anlamlandırmada Menziller’ Konusu İşlendi

Hamza Türkmen, Üsküdar Özgür-Der yıllık Pazartesi programlarının üçüncü haftasında, Hayatı Anlamlandıran Menziller konuşmasında İslam ümmetini silkeleyecek çabalar ortaya koymanın esaslarını anlattı.

İnsan ile toplumların olgunlaşma sürecini benzerlikler kurarak çizen Türkmen, Şems suresinden alıntıyla, istisnasız her  bireyin iyilik ve kötülüğe meyilli olduğunu söyledi. Allahın insana ‘emaneti verirken’ (dağlar ve taşlardan farklı olarak) akıl ve iradesinden ötürü farklı olan insana bu sorumluluğun verilişini izah etti. Toplumların değişim ve olgunlaşma süreçlerine ayrıntılarıyla girmezden önce çocukluk ve kimlik edinme sürecini teorik bir çerçeveye oturtarak izleyenlere sundu. İnsanoğlunun doğuşundan erenlil çağı süreci evrelerini tek tek ele aldı. Çevrenin ister anne bana ister daha kapsamlı eğitim sistemi üzerinden bireyi etken şekilde belirlediğini hatırlattı. John Locke’un insan bembeyaz bir kağıt gibi dünyaya gelir (tabula rasa) benzetmesinin ötesinde Allahı tanıma bilme üzere öncüllerle bezeli bir fıtrata sahip olduğunu, tıpkı İbrahim peygamberin vahiyle tanışmazdan önce Rabbını bulma konusunda akletme yoluyla fırtatının gereğini yerine getirdiğini dile getirdi. Bu yüzden, İslami bir aile veya ortam içine doğmayan bireylerin çevreden etkilenmelerine ragmen, bu etkinin mutlak belirleyici olmadığından bahsetti. Türkmen konuşmasının bu yanında vahiyle direkt tanışmasa bile insanların yeteneklerine göre yaratıcıyı bulma konusunda yine de derece derece sorumlulukları olduğundan bahsetti. Allahı bulma yönünde fırti eğilim olgusunu yeniden düşünürken, batı ülkelerinde ateistlerin sayısının çok yüksek olmadığını, her şeye ragmen bir hakim yaratıcı inanç ve fikrine ekseriyetin sahip olduğunu örneklerle ifade etti. Kilise gibi suistimallere açık kurumlar nedeniyle Hırıstıyanlığa tabii olma oranlarının düşük seyrettiğini belirtti.

Rum Suresi 32. ayetinden örnekle ‘Hakka yürüyen biri olarak yüzünü dine çevir’ çağrısının altını bir defa daha çizdi. Haksöz yazarı Türkmen, Adem (AS) fıtratının, aynı nefisten yaratılmış kadın ve erkek olarak yaratılan tüm insanların ortak paydası, nları aynı kılan özü olduğuna dikkat çekti.

İslam üzerine inşa edilen fıtra olgusunu, insanoğlunun rüşt ile daha derinlikli bir bakışa sahip olduğunu anlatırken, Ebu Hanifenin olgunluk yaşı olarak 25 demesine karşın, İmam Şafinin bu çıtayı 40 olarak tespit ettiğini belirtti. Türkmen bu farklılığın iki ayrı ölçüte başvurmakla ilişikli olduğunu, 40 yaşın dünya meselelerine çok daha kapsamlı ve tecrübe süzgecinden daha sıkı geçirmek anlamına geldiğini söyledi. Türkmen konuşmasında yaş ölçütünün küçük farklara rağmen bütün toplumlar için birbirine yakın referans noktası olduğunu anlatırken, buluğ çağına ermekle Kuranı Kerimde geçen yetimlere hakkını teslim etme çağının farkları olduğunu örneklerle anlattı. Türkmen konuşmasının bu yerinde rüşdün sadece yaşa bağlı olmadığını, akıl ve irade ile zenginleştirilecek erdemler olarak görülmesi gereken bir üst karakter olmasına işaret etti.

Pazartesi geceleri devam eden Özgür-Der programının ikinci bölümünde toplumların gelişim ve değişimini ele alan Türkmen ‘şura’ eksikliğinin İslam toplumları için tarihi bir zafiyet olduğunu hatırlattı. Seyyid Kutup’un Kuran neslinin hakiki bir inşa projesi olmakla beraber ayrıntılarının tam olarak çatılmadığını söyledi. Türkmen açılen model açığının kapatılması gerektiğine vurgu yaptı.

Kuranın indiği Mekke koşullarının, tıpkı diğer nuzüller gibi toplumların önde gelenlerini bilhassa hedefleyerek geldiğini, ‘Kuran şehrin merkezine’ iner sözleriyle ifade etti.

Türkmen, konuşmasını 15 Temmuz sonrasının müslümanlara zengin fırsatlar sunduğu bir dönemde elde edilen kazançların (istismarci niyet sahipleriyle) heba edilmemesi gerektiğini dilegetirdikten sonra, merhaleci mücadele yolunun esaslarına dikkat çekti. Bu sürecin gerek darbe teşebbüsü gerek darbeye karşı halkın İslami duyarlılığını öne çıkararak verdiği mücadelenin bir zafer kazanımı olduğuna tekraren vurgu yaparken, Tunuslu siyasetçi Mazruki’nin ‘ Darbeye karşı Türkiye’deki direniş Arap Baharının bir sonucudur’ değerlendirmesine atıfta bulundu. Türkmen, cadde ve meydanları dolduran binler-onbinlerin arasında solcu kesimin bulunmadığını gözlemini paylaşırken, İstanbul Levent semtinde bir kısım grupların orduevi yakınlarnda ‘Ordu dışarı sloganları’ attıklarını, son Hopa ziyaretinde ise Ordu dşarı, Polis Defol’ sloganlarının darbe gecesi atıldığı duyumlarını sözlerine ekledi. Hamza Türkmen, Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde, PKK-HDP gençlerin sokaklarda gece yarısına dek hakimiyet kurmaya çalıştıklarını, darbe teşebbüsünün akıbetinin belli olmaya başladığı dakikalardan itibaren tuttukları köşebaşı ve sokaklardan çekilmelerinin manidar olduğuna dikkat çekti. Türkmen, darbeye karşı direniş hattının taiıdığı kirlilik ve bulanıklıkların tedrici bir tebliğ yaklaşımıyla o insanları kazanma ilkesiyle lehimize işleyeceğini mesajını verdi.

Ekim ayının bir sonraki Pazartesi oturumunda Gündem ele alınacak. Üsküdar Özgür-Der programlarının başlama saati 20:00.   

Haber: Eyüp Togan

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi