Ürdün'ün önde gelen aşiret liderinden biri, aynı zamanda Senato üyesi olan Talal el-Madi, Ürdün ve Orta Doğu'daki son gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
"Gelecek dönemde mutlak şeffaflığa büyük ihtiyaç duyuyoruz"
"Gelecek dönemde mutlak şeffaflığa büyük ihtiyaç duyuyoruz" diyen Madi, başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere bazı güçlü aktörlerin bölge için planları olduğuna işaret etti.
Madi, Ürdün'ü bekleyen endişe verici muhtemel gelişmeleri hükümet yetkililerinin değerlendirmesi gerektiğini dile getirerek, Arap ülkelerinin İslami ilkeler üzerine oturtulmuş bir projesi olması gerektiğini, ancak mevcut şartlarda bunun mümkün görünmediğini vurguladı.
"Bizim çıkarımız nerede?" diyen Madi, şöyle devam etti:
"Çıkarımız Fars projesi ile birlikte olmak mı? Ben kesinlikle ama kesinlikle 'hayır' derim. Çıkarımız siyonist projenin ve ABD projesinin yanında olmak mı? Elbette hayır. Bunda bizim herhangi bir çıkarımız olamaz. Bunların dostlarına ve müttefiklerine karşı hiçbir vefası yoktur."
Madi, "Geriye, bölge ile ilgili vizyonu olan ve bize yakın tek ülke Türkiye kalıyor. Bundan dolayı Türkiye ile ittifak halinde olmalıyız." ifadelerini kullandı.
Talal Madi, "İki tür söylemimiz olmalı. İlki, Türklere dönük, diğeri de bölgede Türkiye karşıtlarına dönük." diye konuştu.
"ABD'den ne kazandık?" diye sorarak mevcut vizyondan daha farklı bir ulusal stratejiye sahip olunmasını temenni ettiğini belirten Madi, "Belirli bir istasyonda durup siyasi gidişimizi değerlendirmemiz gerekiyor." tespitinde bulundu.
Aşiretçilik ve particilik
Ürdün'ün tüm toplumsal yapılanmasının aşiretler üzerine kurulu olduğunu hatırlatan Madi, ülkedeki rejimin özel çıkarlarına uygun olan aşiretlere yoğunlaşarak, onları yönetim sisteminin dayanağı haline getirdiğini belirtti.
Madi, bu sistemi korumanın bir hedefinin de aşiret mensuplarını siyasi örgütlenmelerden uzak tutmak olduğuna dikkati çekti.
Ürdün'ün bir hukuk devleti olduğunu anımsatan Madi, buna rağmen hükümetlerin birçok sorunu aşiretçilik üzerinden çözebildiği için bu sistemi desteklemeye devam ettiklerini anlattı.
"Ben aşiretlerin devletin siyasetini çizmeye kalkışmalarına karşıyım. Bu siyasi partilerin işidir." diyen Madi, ancak siyasi iradenin demokratik yoldan parti çalışmasına fırsat vermesiyle aşiretler çerçevesi dışında bir kültür oluşturmanın mümkün olabileceğini söyledi.
Madi, siyasi parti çalışmalarının Ürdün'de doğru bir şekilde yapılmadığını savunarak, krallığın bu konunun işler hale getirilmesi için çağrıda bulunmasına rağmen başarısız olunmasını uygulamaya dair hükümet iradesinin olmamasına bağladı.
Reform kanunları
Madi, birkaç ay önce Kral 2. Abdullah ile görüşmesinde kralın, "ülkenin kalkınması için halkın kendisinin düşüncelerini desteklediğini ancak hükümetlerin onu dikkate almadığını ve talimatları göz ardı ettiğini" söylediğini aktardı.
Aşiret lideri Madi, "Kral, genel hatları belirler. Hükümetlerin yapması gereken ise ayrıntıları uygulamak. Bizim sorunumuz hükümetlerin yürütme iradesinde." değerlendirmesini yaptı.
Madi, Türkiye'de olduğu gibi seçimde baraj sisteminin uygulanması gerektiğinin altını çizdi.
Ürdün hükümetinde başta seçim yasası olmak üzere reform kanunlarını çıkaracak "gizli bir elin" ortaya çıkmasını umduğunu ifade eden Madi, böyle bir aktörün belirmesi halinde ülkeye ve halka hizmet etmek için onunla iş birliği yapmaya hazır olduğunu bildirdi.
Ürdün'de son genel seçim 2016'da yapılmış ve milletvekilleri ilk kez, partileşmenin önünde önemli bir engel olarak kabul edilen "taşınamaz tek oy sistemi" yerine seçim listelerine dayalı yeni yasayla seçilmişti.
Parlamentonun anayasal görev süresi 30 Nisan 2020'de doluyor ancak Şubat 2020'de feshedileceği ve erken seçime gidileceği tahmin ediliyor.
AA