Unutamadığım bir Şam hatırası

ADEM ÖZKÖSE

Şam’da yaşarken Tarık isminde Suriyeli bir arkadaşım vardı. Şam’da bizim dönemde eğitim gören Türk öğrencilerin yakından tanıdıkları Tarık, İstanbul Emlak’ın sahibiydi. Dükkânı da “Hayyul Etrak” yani Türklerin Mahallesi’ne çıkan küçük suzikilerin bulunduğu durağın hemen yanındaydı. Şam’da eğitim gören öğrencilerin yolu mutlaka bir şekilde onun emlak dükkânına düşerdi. Tarık’ı severdim; samimi bir Müslüman, iyi bir arkadaştı. Suriye’de sokak olayları daha başlamamış, her şey normal seyrinde ilerliyordu. Ben de iki-üç günde bir Tarık’ın yanına uğrar, onunla sohbet ederdim. Yine bir gün selam verip İstanbul Emlak’a girdim. Tarık oturduğu sandalyeden heyecanla ayağa kalkıp, “ Ben de bugün seni aramayı düşünüyordum. Victoria isminde Rus bir kız Müslüman olmak istiyormuş. Eğer müsaitsen yarın akşam Victoria’nın İslam’a girişine şahitlik edelim.” dedi. Tarık’ın söyledikleri karşısında çok sevindim, içim içime sığmadı. Sonunda uzun zamandır beklediğim an gelmişti. Daha önce İslam’a giren birçok mühtedi ile sohbet etsem de şimdiye kadar hiç kimsenin İslam’a giriş anına şahitlik etmemiştim.

 

Ertesi gün akşama doğru beni arayan Tarık, “Bir arabaya atla da gel, seni Muhacirin Mahallesi’ndeki durakta bekliyorum.”  dedi. Ben de hemen yola koyuldum. Yaklaşık 25 dakika sonra Muhacirin Mahallesi’ndeki sözleştiğimiz durağın önünde buluştuk. Görünüşe göre Tarık da en az benim kadar heyecanlıydı. 3-5 dakika yürüdükten sonra Victoria’nın annesi Elinda Hanım’ın yaşadığı evin kapısının zilini çaldık. Bize kapıyı açan Elinda Hanım da sonradan Müslüman olmuş bir Rus’du. Evde Elinda Hanım’dan başka yeni İslam’a girmiş 3 Rus bayan ve bizden önce eve ulaşan Tarık’ın eşi ile çocukları vardı.

Birazdan bembeyaz başörtüsüyle Victoria bulunduğumuz odaya girdi. Babaannesi ile birlikte Rusya’da yaşayan Victoria internette tanıştığı bir Müslüman vasıtasıyla İslam’a ilgi duymaya başlamış. Hem tatilini geçirmek hem de annesini ziyaret etmek için Şam’a gelen Victoria İslam’la ilgili yaptığı araştırmalarının sonucunda Müslüman olmaya karar vermiş. Victoria karşımıza oturdu ve Tarık Rus kıza önce Kelime-i Şehadet’in manasını anlattı. Daha sonra da, “ Hiçbir baskı altında kalmadan tamamen kendi rızanla İslam’a girmeyi kabul ediyor musun?” diye sordu. “Evet” diyen genç kız birden gözyaşlarına boğuldu. Bu sevinç gözyaşları inanın benim için o an dünyanın en anlamlı gözyaşlarıydı.

Artık Rus kızın Müslüman olma zamanı gelmişti ve Victoria Tarık’ın ardından Kelime-i Şehadet getirmeye başladı. Victoria Tarık’ın söylediği Kelime-i Şehadeti tekrarlarken ben de çocuklar gibi seviniyordum. Bu şahitlik benim için hayatımın en güzel şahitliğiydi.

Rus kız sonunda Kelime-i Şehadet getirmiş ve Müslüman olmuştu. Odada bulunan herkes teker teker Victoria’yı kutlamaya başladı. Tarık Victoria’ya, “ Cennete hoş geldin Victoria! Şu an melekler bizimle birlikte senin İslam’a girmeni kutluyorlar inşallah.” dedi. Ben de,  “İslam ailemize hoş geldin, artık bir buçuk milyar kardeşin var.” diyerek Victoria’nın İslam’a girişini tebrik ettim. Bu sırada Victoria’ya yeni isminin Meryem olmasını teklif ettim. O da bu teklifimi büyük bir sevinçle kabul etti.  Evden ayrılmadan önce artık herkesin “Meryem” diye hitap ettiği Rus kıza son bir kez, “Ümmet-i Muhammed’e tekrar hoş geldin Meryem!” dedim ve selam vererek Tarık’la birlikte evden ayrıldık. Evden çıkınca sevinçten Tarık’la birbirimize sarıldık ve ayaklarımız yerden kesilmiş vaziyette o akşam uzunca Şam sokaklarında dolaştık. Şükürler olsun ki dün olduğu gibi bugün de dünyanın dört bir yanında insanlar İslam’a girmeye devam ediyor ve Allah’ın dininin yeryüzündeki kalplere ışık vermesine hiç kimse engel olamıyor.  Yani elhamdülillah alâ külli hal…