Üniversiteler Rektörlerin Babalarının Çiftliği mi?

Atilla Yayla Gazi Antep Üniversitesi Rektörü’nün hakkında takipsizlik kararı verilen bir akademisyenin göreve iadesini “arkamda cumhurbaşkanı var, kimse bana hesap sormaz” diyerek engellediğini söylüyor.

Atilla Yayla FETÖ ile mücadele bağlamında gündeme gelen mağduriyet tartışmalarıyla ilgili olarak Serbestiyet’teki “FETÖ’cüler mağdur mu, mağdur edilen mi?” başlıklı yazısında yaşanan hukuksuzluğu bizzat tanıdığı 2 kişi üzerinden örneklendirmiş. Yazısından aktardığımız şu bölüm, bu konuda yetki sahibi kimi amirlerin nasıl bir keyfilikle davranabildiğini ortaya koyuyor.

“…Bir insan FETÖ ile hiç alâkası olmadığı halde FETÖ üyesi muamelesine tâbi tutuluyorsa ortada bir mağduriyet vardır. Bu tür mağduriyetlere çeşitli kişiler ve çevreler tarafından değişik amaçlarla sebep olunabilir. Örneğin mevki ve makam hırsı, eski-yeni düşmanlıklar, önyargılar FETÖ ile mücadele terimlerine dönüştürülebilir.

Benim bizzat takip ettiğim bu tür iki mağduriyet vakası var.

İlk mağdur Gaziantep Üniversitesi’nde iktisat doçenti olan Ahmet Yılmaz Ata. Ata 15 Temmuz sonrasında KHK ile görevden uzaklaştırıldı. Hakkında savcılık takibatı başlatıldı. Savcılık sonunda FETÖ ile (bylock, Bank Asya ilişkisi vs. gibi) hiçbir bağı olmadığı için takipsizlik kararı verdi. Bu karar üniversiteye iletilmesine rağmen rektör inatla Ata’yı açıkta tutmakta. Sağda solda da “benim arkamda cumhurbaşkanı var, kimse bana dokunamaz” diye laflar etmekte. Bu şekilde, cumhurbaşkanına da zarar vermekte.

Diğer mağduriyet örneği Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sait Çelik’in başına gelenler. Prof. Çelik’i beş-altı yıldır tanıyorum. Defalarca kendisiyle görüştüm, sohbet ettim. Mütedeyyin, sakin, çalışkan, titiz, bireyselliği grup bağlarının önüne koyan bir insan. Devlet malına kendi malından fazla özen gösteren ve bu yüzden üniversiteyi şehrin bazı kimselerinin ve kesimlerinin çöplüğü haline gelmekten özenle koruyan bir kişi. Anladığım kadarıyla bu tutumu bazılarında ona karşı daha 15 Temmuz öncesinde düşmanlık yaratmış. Bunlar Çelik’i 15 Temmuz sonrasında FETÖ’yle ilişkilendirmeye çalıştı. Oysa Sait Çelik 15 Temmuz darbe teşebbüsüne sosyal medyada ilk anda tepki veren ve bunu yapmak için kimin kazanacağını beklemeyen az sayıdaki rektörden biri. Hakkında hazırlanan dosyada da hiçbir somut delil yok. Sadece dedikodular var. Buna rağmen hapiste tutuluyor ve tutukluluk süresi beraat etse dahi rektörlüğünü kaybetmesi için kasıtlı olarak uzatılıyor.

Gerçek mağduriyetlerin başka örnekleri de bulunabilir. FETÖ ile mücadelede meşruiyeti ve ahlâkî üstünlüğü kaybetmemek için bu tür hatalara düşmemeye çalışmak şart. Buna karşılık, bazı mağduriyet iddiaları hiç inandırıcı durmuyor. Meselâ AK Parti içi fraksiyon kavgalarından mağdur üretme çabaları boş. Menfaat kavgalarının ilke kavgası gibi sunulması ve sonunda karşı tarafın bir şekilde FETÖ ile irtibatlandırılmak istenmesi çok çirkin…

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!