Geçtiğimiz haftalarda Amerika Birleşik Devletleri'nde görülen Filistin yanlısı öğrenci protestoları, Avustralya, Kanada, Fransa, Meksika ve Birleşik Krallık da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki üniversitelerde görülmeye başlandı. Buna karşılık İsrail yanlısı karşı gösteriler de ortaya çıktı. Ancak 18 Nisan'dan bu yana en az 49 kampüste 2,300'den fazla göstericinin gözaltına alındığı ya da tutuklandığı ABD'nin aksine, uluslararası protestolar büyük ölçüde asgari düzeyde polis müdahalesiyle karşılaştı.
Cuma günü Avustralya'daki Sydney Üniversitesi'nde toplanan yüzlerce kişi okulun İsrail üniversiteleri ile akademik bağlarını koparmasını ve tıpkı ABD'li protestocular gibi hükümetten silah ticaretini sonlandırmasını istedi. Rektör Yardımcısı Mark Scott Perşembe günü yerel basına yaptığı açıklamada, öğrenci eylemlerine yönelik ABD’deki benzer bir tepki vermeyeceklerini ve ifade özgürlüğüne saygı duyduklarını belirtti.
Dünyadaki farklı çatışma ortamlarını inceleyen bir sivil toplum kuruluşu olan "Silahlı Çatışma Konumu ve Olay Verileri Projesi" tarafından Perşembe günü yayınlanan bir rapora göre, Los Angeles'taki California Üniversitesi'nde Filistin ve İsrail yanlısı göstericilerin çatıştığı olayda olduğu gibi "bazı kayda değer şiddetli çatışmalara" rağmen, ABD'deki protestoların yüzde 99'u barışçıl kalmıştır.
Pasifik'in öte yakasında, onlarca Filistin yanlısı öğrenci Perşembe günü Meksika'nın en büyük üniversitesinde kamp kurarak Meksika hükümetine İsrail ile diplomatik ve ticari bağlarını koparma çağrısında bulundu. Eğer Meksiko bunu yaparsa, Ekim 2023'te İsrail-Hamas savaşının başlamasından bu yana İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesen dördüncü Latin Amerika ülkesi olacak. Kanada'da Quebec Başbakanı François Legault, Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nun protestolar nedeniyle "Yahudi öğrencilerin kendilerini güvende hissetmediklerini" söylemesinin ardından Perşembe günü McGill Üniversitesi öğrencilerine kamplarını dağıtmalarını emretti. Beyrut, Londra, Roma ve Tokyo'daki okullarda da gösteriler düzenlendiği bildirildi.
Kolluk kuvvetleri Fransa'daki Filistin yanlısı protestoların bastırılmasında aktif bir rol oynadı. Polis, gece boyunca kampüs binalarını işgal eden öğrencileri çıkarmak için Cuma günü Paris'teki Sciences Po üniversitesine girdi. Üniversite Cuma günü ana yerleşkesini kapattı ve okul müdürü Jean Bassères, Sciences Po'nun İsrail üniversiteleriyle ilişkilerinin gözden geçirilmesi taleplerini reddetti. Fransa Başbakanı Gabriel Attal'ın ofisi Perşembe günü yaptığı açıklamada protestocu öğrencilerin ülke genelindeki 23 yüksek öğretim kurumundan "tahliye edildiğini" söyledi.
Bu arada ABD'li kanun yapıcılar da kampüslerdeki huzursuzluğu mevzuat yoluyla azaltmaya çalışıyor. ABD Temsilciler Meclisi, üniversite kampüslerindeki antisemitizmi engellemeye yönelik iki partili çabanın bir parçası olarak Antisemitizm Farkındalık Yasasını Çarşamba günü 320'ye karşı 91 oyla kabul etti. Bu, ABD federal yasalarında yer alan ilk antisemitizm tanımı olacak ve Eğitim Bakanlığı'nın antisemitik ifadeleri kısıtlamayan okullardan federal fonları kesmesine izin verebilecek.
Ancak farklı siyasi partilerden gelen tepkiler yasanın Senato'dan geçmesini belirsiz kılıyor. Bazı Cumhuriyetçiler tasarının "İsa'yı Yahudiler öldürdü" iddiasını suç sayarak İncil'in bazı bölümlerini yasadışı ilan edeceğini savunuyor. Anti-Defamation League, bazı Cumhuriyetçi milletvekilleri de dahil olmak üzere bazı Hıristiyanlar tarafından benimsenen bu inancın, yüzyıllardır Yahudilere karşı toplu şiddeti haklı göstermek için kullanılan antisemitik bir mecaz olduğunu düşünüyor.
Demokratlar ve Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği gibi İlk Değişiklik savunucuları da siyasi söylemi kısıtlayabileceğini ileri sürerek tasarıyı kınadı.
Siyonist rejim 7 Ekim’den bu yana dünyadaki tepkileri etkisiz hale getirmek için başta lobi faaliyetleri olmak üzere çeşitli baskı araçlarını kullanıyor. Ancak tüm çabasına rağmen tepkiler artmaya devam ederken Tel Aviv hiç olmadığı kadar yalnız!