Şefika Nur Çiftçi / Yeni Şafak
Yeni Şafak, LGBT dosyasının üçüncü bölümünde ‘hormon ilaçlarını’ ele aldı.
Söz konusu ilaçlarla cinsiyetlerini terk eden ve merdiven altı kliniklerde usulsüz ameliyatlar geçiren çocuklar, 18 yaşına geldiklerinde dönüşmüş olan bedenleri ile kolayca kimliklerini değiştirebiliyor.
Evladı cinsiyet değiştiren baba konuştu
Bu çocuklardan biri, iş adamı bir babanın evladı. Baba; çocuğunun hormon ilaçlarını reçetesiz bir şekilde aldığını ve yıllar içinde cinsiyetini nasıl terk ettiğini anlattı ve üniversitelerin araştırma hastanelerindeki denetimsizliğine de tepki gösterdi.
"Üniversite hastaneleri çocukları yönlendiriyor"
Yetkililere seslenen baba, “Ne yapacağımızı bilemiyoruz, kendimiz bulmaya uğraşıyoruz. Benim evladım müracaat ettiğinde üniversite 'onun beyanına göre' onu bir sürece hazırlıyor. Bir erkekte olması gereken hormonların tamamı orijinal haliyle var ama bunu üniversitemiz dikkate almıyor. Diyor ki "Eğilimi ne tarafaysa ben o tarafa hazırlayacağım" diyor. Mesela bugün ameliyatın, bir devlet bunu engelleyebilir, en azından der ki 25 yaşına kadar ben buna reşidin olgunlaşma sürecine kadar, ben buna müsaade etmiyorum. 15 yaşındaki bir çocuğun aldığı karar doğru olabilir mi? Bu mümkün müdür ki? Devlet bu konudaki açığını bence fark etmeli ve bu konudaki bu evlatlarımıza, bu ailelere nasıl yardımcı olabileceğini tespit etmeli. İnsanlarımız, biz eziliyoruz bu noktada” dedi.
"Bu ilaçlar karaciğeri de tahrip ediyor"
Endokrinoloji alanında uzman Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz de söz konusu ilaçların reçetesiz satılmaması gerektiğini vurgulayarak, hormon ilaçlarının amaçları dışında kullanıldığını aktardı.
Büyükgebiz, “Cinsel gelişimin yönlendirilmesi için ilaç kullanılmaması lazım. Ben bu ilaçların reçetesiz satılmasına karşıyım. Ayrıca bir de büyüme hormonu var. Büyüme hormonunu da reçetesiz alıyorlar. Yani büyüme hormonunu da gidin şimdi siz alabilirsiniz, onu istediğiniz gibi yapabilirsiniz. Biz bunu kime veriyoruz, ergenliğe girmeyen, bazı hastalıklar var ergenliğe giremiyor. Yani hormon salınımı yok. Diyelim çocuk 15-16 yaşına geliyor hala hiçbir cinsel gelişim yok, erkek çocuklardan bahsediyorum. Bu çocuklara hormon vermemiz lazım ki normal boyları artsın, adele gelişimi olsun, hemcinsleri gibi olsun, onlara veriyoruz ama dozlarını ayarlıyoruz. Bilmeden yaparsanız karaciğere toksik. Karaciğeri tahrip edersiniz. Onun dışında diğer hormonların salınımını bozarsınız, öyle birkaç hastam var benim hatırlıyorum yurt dışından, kendiliğinden almış hormonlar vermiş bütün hormonlar alt üst olmuş. Bunlar çok yanlış, yapılmaması lazım, bunların reçetesiz verilmemesi lazım” ifadelerini kullandı.
Almanya'da üretilen hormon ilaçlarını reçetesiz satın almak imkansız
Eczaneden satın aldığımız 5 hormon ilacından 3’ünü ise üretildikleri Almanya’da doktor onayı olmadan satın almak mümkün değil. Ülkemizde dileyenler, son yıllarda talebin gittikçe arttığı bu ilaçları istedikleri şekilde temin edebiliyor.
Üniversite hastanelerinin de bu talepte payı büyük.
Son 10 yıl içinde adı, ‘cinsiyet disforisi kliniği’ ya da ‘trans kliniği’ olan poliklinikler de açıldı. Klinikler, başta; İstanbul Çapa, Cerrahpaşa, Hacettepe, Marmara ve Kocaeli üniversitelerinin araştırma hastanelerinde faaliyet gösteriyor.
Bu kliniklere başvuran yüzlerce çocuk, önce psikiyatrların, ardından endokrinologların gözetimi altında hormon ilaçları ile ameliyat sürecine hazırlanıyor.
Çapa Tıp Fakültesi'ndeki olayın üzeri örtüldü
Yeni Şafak olarak daha önce yayınladığımız; “Biri bu doktorları durdursun” isimli haberimizde, haberdeki bahse konu yayında da anlatıldığı gibi; eski adıyla Çapa Tıp yeni adıyla İstanbul Tıp Fakültesi’nde 22 çocukta ‘’ergenlik durdurucu hormonlar” kullanıldığını ve 7 çocukta geri dönüşü mümkün olmayan cinsiyet değiştirme ameliyatları yapıldığını, hatta çocuklardan birinin yeni bedensel görünümünden memnun kalmadığını bildirerek ve tüm işlemleri yarıda keserek geçişten vazgeçtiğini aktarmıştık.
Yeni Şafak'ın haberinin ardından, üniversite yönetimi tarafından bu işlemleri gerçekleştiren doktorlara dair soruşturma başlatıldığı duyurulsa da, meselenin bir süre sonra gündemden düşmesiyle söz konusu doktorlara hiçbir yaptırım uygulanmadı.