Haber: Kenan Kıran
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin; Umut davasında Selam Gazetesi’nin eski sahibi Hasan Kılıç, Selam Gazetesi’nin eski Yazıişleri Müdürü Mehmet Ali Tekin ve Ekrem Baytap’ı “yasadışı Tevhid-Selam ve Kudüs Ordusu” örgütünü kurmak ve yönetmek suçunu işlediği iddiasıyla 12 yıl 6’şar ay, Selam Gazetesi eski Dağıtım Müdürü Abdulhamit Çelik ve Fatih Akıncılar Derneği Onursal Başkanı Mehmet Şahin’in bulunduğu 5 kişiyi aynı örgüte üyelikten 6 yıl 3’er ay hapse mahkûm etmesi kamuoyunda tepki topladı.
Umut davası sanıklarından Hasan Kılıç’ın avukatı Cüneyt Toraman, masum insanların mahkûm edildiğini belirterek, “28 Şubat’ın aktörleri, bugün yargı önünde hesap verdikleri halde, çamur attıkları kişiler, operasyon yaptırdıkları kişiler bedel ödemeye devam ediyor. Bu çarpık durumu düzeltmeleri için HSYK’yı, Adalet Bakanı’nı ve TBMM’yi acilen göreve davet ediyorum” dedi. Toraman, Uğur Mumcu cinayetinin zamanaşımına uğramasının başaktörlerinden birinin Uğur Mumcu’nun yakınları olduğunu bildirdi.
“Operasyon İran Ziyaretinin Ertelenmesi İçin Yapıldı”
Umut operasyonunun 28 Şubat’ın en etkili olduğu 10 Mayıs 2000 tarihinde başlatıldığını hatırlatan Toraman, “Operasyon, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in önceden planlanmış İran ziyaretini erteletmek, Susurluk silahlarıyla İslâmî terör örgütü meydana getirmek (böylece bu silahlardan kurtulmak ve silahları olmayan grubu silahlı örgüt haline getirmek), İsrail aleyhindeki yayınlarıyla bilinen Selam Gazetesi’ni susturmak amacıyla yapılmıştır. Gerçekten Demirel’in İran gezisi bu operasyondaki iddialar sebep gösterilerek erteletilmiş, amaçlardan biri gerçekleştirilmiştir” dedi.
“Eyleme Katıldığı İddia Edilen Sanığın Olay Günü Düğünü Olduğu Ortaya Çıkmıştı”
Toraman, “Uğur Mumcu’nun Katilleri Yakalandı” manşetlerine ve olağanüstü medya desteğine rağmen, eyleme katıldığı iddia edilen sanığın İstanbul’da düğününün olduğunun ortaya çıkmasıyla Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili iddiaların temelden çöktüğünü belirterek, “Bu davanın (11 Temmuz 2000 tarihli) iddianamesini hazırlayan Hamza Keleş, hiçbir şey olmamış gibi, televizyon kameraları önünde yaptırdığı yer gösterme tiyatrosuna rağmen, Uğur Mumcu cinayetini bu operasyonda gözaltına alınan başka sanıklara ciro etmiştir. Müvekkilim Hasan Kılıç’ın ruhsatlı silahı terör örgütünün unsuru olarak takdim edilmiştir. Önceden hazırlanan ifade tutanakları sanıklara, işkence ve şantajla imzalatılmıştır. Hukuken geçersiz olan bu ifadeler iddianamenin temelini oluşturmuştur” diye konuştu.
Umut Davası’nın sahte belgelere dayandırıldığını belirten Cüneyt Toraman, şunları söyledi:
“Bu dava açıldıktan sonra, ceza kanunu, ceza muhakemesi kanunu baştan sona tamamen değiştiği ve terörle mücadele kanununda tanımlanan suçlara cebir ve şiddet unsuru eklendiği ve terör örgütünün tanımı değiştirildiği halde, mahkemece bu önemli değişiklikler hiç dikkate alınmamıştır. İddianame, eski terörle mücadele kanununa göre düzenlenmiş ve kültürel faaliyetleri dahi terör örgütü faaliyeti ve suç olarak nitelemiştir. Böyle bir iddianame esas alınarak hüküm kurulmuştur. Daha da önemlisi, faili meçhul cinayetlerle ilgili çok önemli gelişmeler yaşandığı ve ‘bu cinayetlerin kaos oluşturmak ve darbeye zemin hazırlamak için işlendiği’ konusunda devletin en üst birimlerinin araştırma raporlarına rağmen sanıklar lehine olan bu gelişmeler hiç dikkate alınmamıştır. Yine, Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu, yayınladığı hatıratında, ‘eşinin devlet tarafından öldürüldüğünü’ açıkladığı halde bu olayla hiçbir ilgisi olmayan sanıklar cezalandırılmak suretiyle bu olay (cinayet) örtbas edilmek istenmektedir.”
“Başaktörlerden Biri Mumcu’nun Yakınları”
Toraman, eski ceza kanununda, cinayet suçlarında olağan zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğu için, Uğur Mumcu cinayetini işleyenler için zamanaşımının önümüzdeki hafta Cuma günü dolmuş olacağını hatırlattı. Toraman, “Uğur Mumcu’nun yakınları, avukatları, gerçekten bu cinayetin tetikçilerinin ve arkasındaki gücün ortaya çıkmasını isteselerdi, 20 yıl içinde bu cinayetin failleri kesinlikle bulunurdu. Bu cinayet, bir hafta sonra zamanaşımına uğrayacağı için, adli bir soruşturma da yapılamayacak, fail ortaya çıksa bile cezalandırılamayacaktır” dedi.
“Masum İnsanlar Mahkum Edildi”
Cüneyt Toraman, AK Parti’nin on yıllık iktidarında 28 Şubat’ın izleri birer birer silinirken, 28 Şubat darbesinin aktörleri tarafından kurgulanan operasyonlarla ilgili yargılama süreçlerinin hâlâ devam ettiğini kaydetti. Masum insanların mahkûm edildiğini dile getiren Toraman, “28 Şubat döneminde İslâmî grup ve cemaatlere yönelik operasyonların tamamı, terör eylemi veya eylem hazırlığı sebebiyle değil, konjonktüre göre, düğmeye basılarak başlatılmıştır. Umut davası da bunlardan biridir. Haksız isnatlara maruz kalan bir kişinin yargılanması için bile, kampanyalar düzenlenirken, masum insanların 10 yıl-15 yıl hapis cezalarına çarptırılması vahim bir durumdur. Bu çarpık durumu düzeltmeleri için HSYK’yı, Adalet Bakanı’nı ve TBMM’yi acilen göreve davet ediyorum” diye konuştu. (Yeni Akit)