Muhtelif yorumlarda Arap Birliği'nin Suriye'ye gözlemci heyet göndermesinin bir senaryo olduğu vurgulanıyor. Çünkü gözlemci heyetin Baas diktasının katliamlarının önüne geçme imkânı yok. Sadece rapor tutacak. Rejimin taktikleri ve gözlemci heyeti yönlendirme konusunda izlediği politika, heyetin de istikametini sürekli taktiklere göre belirlemesi tutacağı raporun ne derece güven verici olacağı konusunda şimdiden zihinlerde birtakım tereddütler oluşmasına sebep oldu.
Tutacağı rapor güven verici olsa bile cinayetlerin, resmî şiddetin önüne geçilmesi konusunda bir ilerleme kaydedilmesini sağlayacak mı?
Bu konuda bir beklentinin gerçekleşmesi için Arap Birliği teşkilatının rapor doğrultusunda, Baas diktasının askerlerini meydanlardan çekmesi, saldırılara son vermesi ve tutuklananların da serbest bırakılması için Suriye'ye baskı yapması, onu zorlaması gerekir.
Ar damarı çatlamış ve namahremini teşhir etmeyi marifet sanan birini gözleyip de sergilediği tutumu rapor etmek onu bu tutumundan vazgeçmeye zorlamadıkça umursuzun arsızı gözlemesine ve yaptıklarını rapor etmesine benzer. Suriye'deki dikta rejiminin uygulamalarını Arap Birliği'nin gönderdiği gözlemci heyetin gözlemesi ve sadece rapor etmekle yetinmesi de öyle olur.
Suriye rejiminin siyasi sultasını korumak için şiddeti sınırsız bir şekilde kullanması, kendisine yöneltilen eleştirileri haksız çıkarmak için bazen çok gülünç yalanlardan bile istifade etmeye çalışması, mecbur kalması halinde füze saldırılarına da başvurabileceği yönünde tehditlerde bulunması ar damarının tamamen çatladığını, sergilediği şiddetin gözlenmesi ve rapor edilmesi suretiyle ayıplarının ortaya çıkmasının onu tutumundan vazgeçirmeyeceğini gösteriyor.
Bu noktada önemli olan Arap Birliği'nin gördüğü gerçekleri rapor ettikten sonra Suriye'deki durumun değişmesi, ülke halkının maruz kaldığı insanlık dışı uygulamaların son bulması, zindanlara doldurulmuş ve aralarında çok sayıda çocuğun da bulunduğu on binlerin serbest bırakılması için birtakım yollara başvurmasıdır.
Arap Birliği gözlemci heyetinin Şam'a ulaşmasından kısa süre önce dikta rejiminin istihbarat merkezine yönelik bombalı saldırılar düzenlenmesi konusunda çeşitli tartışmalar ve iddialar gündeme geldi. Olaydan hemen sonra eylem, Suriye Müslüman Kardeşler cemaatine ait olduğu iddia edilen sahte bir web sitesinde bu cemaat adına sahiplenildi. Cemaat hızlı bir şekilde yaptığı açıklamada bu sitenin kendilerine ait olmadığını, kasıtlı bir şekilde oluşturulmuş sahte site olduğunu ve eylemi de sahiplenmediklerini bildirdi.
Bu tür oyunlara 1987'de başlamış olan intifadanın etkin olduğu dönemde de siyonist işgal devleti tarafından Filistin İslâmî hareketini lekeleme amacıyla başvuruluyordu. Suriye Müslüman Kardeşler cemaatinin lideri Muhammed Riyad Ebu Şekfa söz konusu bombalamaların rejimin kendi oyunu olduğunu, eylemden önce resmi görevlilerin çıkarıldığını ve muhalif harekete mensup tutukluların doldurulduğunu, öldürülenlerin ve yaralananların da onlardan olduğunu söyledi.
Bu tür bombalama eylemlerinin gerçekleştirilmesi üzerine gözlemci heyetin ilk durağı da doğal olarak eylemlerin hedef aldığı noktalar oldu. Baas diktası için de gözlemci heyete "Bakın işte biz bunlarla savaşıyoruz!" deme imkânı doğmuş oldu. Gözlemci heyetin, muhalif hareketin iddialarını nazarı dikkate alarak eylemlerin arkasında kimlerin olabileceği hakkında sorgulama yaptığına dair bir şey de duymadık.
Gözlemci heyetin Şam'dan sonra durağı Humus'tu. Haberlerde belirtildiğine göre Humus'ta halk gözlemci heyete gerçekleri anlatabilmek için büyük kalabalıklarla meydanlara döküldü. Rejimin silahlı güçleri önce göz yaşartıcı bombalarla ve benzeri araçlarla kalabalığı dağıtmaya çalıştı. Bunun üzerine olaylar büyük bir gösteriye dönüştü ve silahlı güçler halkı dağıtma konusunda başarılı olamadı.
Ancak gözlemcilerin de şehre ulaştıktan sonra, saldırılarda hedef alınan yerlerin ve mağdur edilen insanların görülmesi, sergilenen şiddetin bizzat maruz kalanların diliyle öğrenilmesi yönündeki taleplere çoğunlukla karşılık vermedikleri haberlerde dile getirildi. Bu haberler de olayın gerçekten bir senaryo olduğunu ve Baas rejimine zaman kazandırılmaya çalışıldığını teyit ediyor.
YENİ AKİT