İşte her şey yeniden tekrarlanıyor.
Şiddetin durması için ortaya çıkan umutla birlikte PKK umudu yok etmek üzere saldırıya geçti.
Öfkemiz ve acımız şu gerçeği görmemizi engellemesin: Dağlıca'da kaybettiğimiz 8 can, umudu boğmak isteyenlerin kurbanı oldu.
Onlar savaşın değil barışın şehitleri... Onlara sahip çıkmak, o umuda sahip çıkmayı, barışa sahip çıkmayı gerektiriyor.
Hiçbir şey bu katliamın sebebini, saldırı emrini veren Fehman Hüseyin'in örgüte yakın internet sitelerinde yer alan açıklamasından daha iyi anlatamaz.
Hiç kimsenin PKK'nın saldırıları karşısında ateşkes ya da silah bırakmaktan söz edemeyeceğini söylüyor Fehman Hüseyin.
Beşir Atalay ve Bülent Arınç'ın sözlerinin yalan ve psikolojik savaşın bir parçası olduğunu söylüyor.
AK Parti hükümetinin halka karşı gelmiş geçmiş en tehlikeli, en sinsi, ikiyüzlü bir soykırım politikası yürüttüğünü; bu kadar yok etme saldırısı ortadayken kimsenin ateşkesten ya da silah bırakmaktan söz edemeyeceğini söylüyor.
Bu mesajda korku var!
Bu mesaj korkudan tiril tiril titreyen bir adamın mesajı.
Beşir Atalay ve Bülent Arınç'ın dile getirdiği "ev hapsi" ihtimali karşısında duyulan panik ve Abdullah Öcalan'ın ev hapsi ihtimali karşısında PKK üzerindeki otoritesini silah bıraktırma yolunda kullanabileceğinden duyulan ölümcül korku var bu mesajda.
Yine Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın "Silah bırakmaya kadar giden görüşmeler var. ABD başından beri işin içinde" demecinin yarattığı umutsuzluk var.
Barzani ve Talabani'nin barış çabalarından duyulan endişe var.
Kandil'den Avni Özgürel kanalıyla gelen "PKK yönetiminin Oslo sürecine hâlâ bağlı olduğu ve silahı çözüm olarak görmediği" mesajına verilen tepki var.
Leyla Zana'nın Kürtler'in büyük çoğunluğunun duygularına denk düşen mesajının yarattığı kızgınlık var. Onun, akil bir kadın olarak "Çözerse Erdoğan çözer" deyip AK Parti'nin sorun çözme çabalarına destek olunması gerektiğini söylemesi; çözüm yerinin Meclis olacağını vurgulaması karşısında ellerindeki silahların çakaralmaza dönüştüğünü görenlerin büyük öfkesi var.
Hükümetin seçmeli Kürtçe dersi atağının, bundan önce yaptığı ve bundan sonra da yapması muhtemel reformların yarattığı umutsuzluk var.
Her reformla birlikte elindeki bir silahı daha kaybeden, "ya bir de arkasından yerel yönetim reformu gelirse" diye kâbuslar görenlerin yaşadığı çaresizlik var.
Bu mesaja Kürtler cevap vermeli
Şiddetten başka bir şey bilmeyen; öldürmeyi meslek edinmiş katil sürüsünden oluşan bir "önder kadro"nun ne yapıp edip bu süreci kesmeye çalışması anlaşılabilir bir şey elbette.
Güvenlik güçlerinin Suriyeli bir profesyonel katilin başını çektiği bu çeteyi yok edinceye kadar savaşmasından daha doğal bir şey de olamaz.
Ama nihai belirleyici onlar olmayacaktır.
Umudun korunması ancak PKK'dan yollanan bu ölüm mesajına Kürtler, Kürt çoğunluğu tarafından cevap verilmesiyle mümkün olur.
Asıl muhatap onlardır. Çünkü söndürülmek istenen şey onların umududur. PKK'yı tecrit ederek boğacak, BDP'yi yola getirecek olan şey, o çoğunluğun demokratik yolla çözüm iradesini daha yüksek sesle, daha cesur bir şekilde ortaya koyması, reformlara destek vermesi; hükümeti daha fazlası için teşvik etmesi, şiddeti lanetlemesidir.
Biz bunu o kadar uzun zamandan beri bekliyoruz ki...
BUGÜN