Şuayp Koytak, Ümraniye Özgür-Der Şubesi’nde “Gaybi Meselelerde Ölçü ve Kur’an’da İnanç Esasları ” konulu bir seminer verdi.
Koytak özetle şunları aktardı:
GAYBİ MESELELERDE ÖLÇÜ
Öncelikle Gayb ile ilgili anlatacağım ve anlatılanlar mutlak değildir. Ulaştığım bilgiler yorumdur.
Sahih bir iman ve sahih bir amel, hayatın yaratılışı, anlamı, akıbeti ve mutlak doğrunun nasıl bilinebileceği sorularının aydınlatılması ile gerçekleşebilir. Rabbimizin razı olacağı bir İslami şahsiyet için, vahyin mutlak bilgisine göre şekillenmiş bu bilgiyi aşmamış veya azaltmamış bir iman ve vahyin gaybi bildirim ve ölçüleriyle şekillenmiş bir amel söz konusudur.
A) GAYBIN ANLAMI:
Gayb Kur'an'da sıkça işlenen bir temadır. Gayba iman müminlerin özelliklerindendir (Bakara 2/3).
Allah kendisini gayb olarak değil de yine görünmeyen anlamına gelen batın (Hadid 57/3) olarak nitelendirir. Bu anlamda Allah gaybtır diyebiliriz.
B) GAYBIN TÜRLERİ:
1. Mutlak gayb:
Bu alan peygamberler de dahil kimseye açık değildir.
2. Vahy yoluyla peygamberlere bildirilen gayb:
Cennet, cehennem ve nihai adaletin tahakkuku gibi konular (Bakara 2/25; Rad 13/18; İbrahim 14/16,17, 23) bu alana aittir. Sözgelimi melekler ile ilgili konular da bu alana girer.
bilgilerle yetinmek durumundadır.
3. İzafi gayb:
Buna göreceli gayb da diyebiliriz. Şehadet ile gayb içice geçmiştir. İnsanı aşan durumlar ve dolaylı yollardan hakkında bilgi sahibi olunabilecek gayb izafi olan gaybdır.
C) GAYBI KİM BİLEBİLİR?
Kur'an-ı Kerim gaybın Allah'a ait olduğunu ve bu konuda cinler ve peygamberlerin de istisna edilmediğini söyler (Nahl 16/77; Müminun 23/92, Kehf 18/26; Fatır 35/38; Neml 27/65). Ancak Allah dilediği peygamberlere gaybi bilgiler verir (Cin 72/26-27; Al-i İmran 3/79). Peygamber kimsenin kalbinden geçeni bilmez (Tevbe 9/64, 101; Muhammed 47/30; Münafikun 63/8). Allah bildirmedikçe onun bunlardan haberli olması söz konusu değildir.
KUR'AN VE GAYB ALANI
İlk inzal olan sûrelerde hayatın öncesi, anlamı ve sonrası ile ilgili temel, evrensel ve kaçınılmaz sorular üç kategoride aydınlatılmıştır. Kur'an bütünlüğü içinde de ele alınan gaybi ve itikadi konularla ilgili ayetler üç başlık altında tasniflenebilir:
1- Doğrudan itikad konusu olarak gaybın haberlerini aktaran ayetler.
2- Müşrikleri veya gaybi haberlere inanmayanları uyarmaya yönelik ayetler.
3- Gayb alanıyla ilgili ölçü bildiren ayetler.
Son olarak; gaybi konulara yaklaşımda vahyi ölçüler bildiren ayetlere dikkat edilmeli, bu konudaki ilim, yakin, zan, muhkem, müteşabih, te'vil, hars, şüphe, şek, heva, hikmet gibi kavramların Kur'an'da kullanılış biçimleri netleştirilmeli, lugat kullanımlarıyla ıstılâhi/terimsel kullanımlarının ayrımı yapılmalıdır.
Gaybi konularla ilgili olarak "gayba taş atmama" (34/53) bilinci içinde vahyin hudutlarını çizdiği muhkem nasslar dairesi içinde iman etmeli ve düşünmeliyiz. "Göklerde ve yerde Allah'tan başka kimse gaybı bilmez" (5/116); "Hakkında ilmin olmayan bir şeyin ardınca gitme. Çünkü kulak, göz ve kalp bunlardan sorumludur." (17/36) gibi ayetler fıtri bir merakla yöneldiğimiz gaybi alanla ilgili sınırlılığımızı da ifade etmektedirler.
GAYBİ KONULARDA ÖLÇÜLER
Gaybi konularla ilgili Kur'an bütünlüğünü öncelediğimizde, akaid alanında Kur'an'ın bize gösterdiği ölçüleri beş maddede belirtebiliriz:
1- Kur'an'ın muhkem ve delaleti açık nassları dışında, sübûtu kat'i özellik taşıyan, yani yakîni başka bir sahih itikad kaynağı yoktur.
2- Korunmuş ve kesin ilim ifade eden vahyin dışında, itikadımıza sübût bakımından da vürûd (bize ulaşması) bakımından da tamamen zanna dayanan gayb haberleriyle zulüm karıştırmamalıyız.
3- Allah'ın Rasulü Hz. Muhammed, ed-din adına bizi ilgilendiren ve bağlayan Kur'an bilgisi dışında gaybi haber bildirmemiş veya va'z etmemiştir. O, Kur'an bilgisi dışında da gaybı bilmez. Kendisine ed-din olarak Kur'an gibi korunmuş başka bir kitap veya bilgi verilmemiştir.
4- Bize hadis diye sunulan ve Kur'an bilgisine aykırı olan İsa'nın ve Deccal'ın nüzulü, kimlerin cennetlik olduğu veya alın yazısı şeklindeki kader inancı gibi rivayetler Rasulullah (s)'a ait olamaz. Çünkü sünnet ve hadisler Kur'an'a racidir; Kur'an vahyi dışında yeni bir itikad haberi bildirmezler. Bu tür rivayetler vakıa ve vürûd bakımından kesinliği değil zanni haber boyutunu yansıtmaktadırlar. Gaybi alandaki zannın ise hiçbir şey ifade etmediğini Rabbimiz muhkem ayetleriyle belirtmektedir.
5- Kur'an'ın yaşanmasında usvetu'n hasene olan Hz. Muhammed'in sünneti ameli alanla, Kur'an'ın uygulamasıyla ilgili boyutla alakalıdır ve bağlayıcıdır. İman esaslarında da, gayb haberlerinde de Rasulullah'ın bilgilendiği ve inandığı tek kaynak Kur'an vahyi idi. Rasulullah ancak iman esaslarıyla ve gaybi alanla ilgili sadece Kur'an ayetlerini pekiştirici sözler söyleyebilir. Kur'an dışı bir itikadi veya gaybi haberden bahsetmez.
Sonuç
Kısacası bilginin mücerred bir bilgi olmaktan çıkıp müminde yaşayan, kaynayan, coşan, hislendiren, harekete geçiren bir ruh haline dönüşmesi gerekir.
Bu amaca yönelik olarak Rabbimiz gaybi unsurları anlayabileceğimiz düzeye indirgemiş ve görünen ile görünmeyen unsurların içiçeliğini bizlere göstermiştir. Gaybi meseleler öz olarak belirtilmiş, bu konudaki insan merakı sahih bilgilerle duyurulmuş ve insanoğlu zandan kurtulma imkanını yakalamıştır.
Müminlerin gayba ilgisi, onun bilinebilirliği/bilinemezliği noktasında kilitlenmemelidir. Gaybın müminin gücüne güç katan, onu destekleyen, imtihan eden, bazen korku ve hüznünü kaldıran aktif bir unsur olduğu ön planda tutulmalıdır. Bir şey yaparken gayb gerçeğini ve onu yönlendiren iradeyi hesaba katmak gerekir. Zira müminler aldıkları karar ve kurdukları planların gerçekleşmesinin Allah'ın dilemesiyle olacağını zihinlerinde taze tutarlar. "Hiçbir iş hakkında bunu yarın mutlaka yapacağım deme, inşaallah (Allah dilerse) de" (18/Kehf, 23-24)