Umran Dergisinin Temmuz Sayısı Çıktı!

Umran dergisi, Temmuz sayısında İslamcılık konusunu öne çıkarmış. Dergide Ortadoğu ve Garaudy üzerine de yazılar var.

Umran dergisi yeni çıkan Temmuz sayısında, İslâmcılık, Türkiye iç siyasal hayatı ve bilhassa Suriye ve Mısır olmak üzere Ortadoğu’da yaşananlar ve müslüman düşünür Roger Garaudy’nin vefatı başlıklı üç önemli dosya ile okuyucularının karşısına çıkıyor.

İslâmcılık dosyasında İslâmcılığın ne ifade ettiğini, İslâmi hareketlerin gelişme seyrini, İslâm dünyasındaki İslâmcılık hareketlerinin birbiriyle ilişkileri-etkileşimlerini, bulundukları ülkelerdeki rejimlerle mücadelelerini ele alan yazılar ve röportajlar yer alıyor.

Bilhassa dünyanın gözleri önünde Suriye’de icra edilen Esed-Baas rejiminin vahşi katliamlarının, Mısır İhvan’ının cumhurbaşkanlığı seçim zaferinin tahlili, gelecek dönemde askeri dikta ile ilişkilerinin incelendiği Ortadoğu dosyası çarpıcı yazılardan oluşuyor.

Müslüman oluşu dünyada büyük yankılar uyandıran, Siyonizm’e karşı sert duruşu bağlamında kaleme aldığı ve şok eser olarak nitelendirilen “İsrail, Mitler ve Terör” kitabı yüzünden dünya kamuoyunca aforoz edilen, kitaplarının çoğunun Türkçeye de çevrildiği müslüman düşünür-filozof Roger Garaudy’nin vefatı üzerine özel bir dosya hazırlanmış.      

İslâmcılık, Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekilmesi sürecinde imparatorluğun nasıl devam ettirilebileceğine, nasıl kurtarılabileceğine ilişkin ortaya çıkan düşünce akımlarından, yani “üç tarz-ı siyaset”ten bir tanesiydi. Fakat Osmanlı’nın dağılmasından sonra Müslüman dünyanın yaşadığı sıkıntılar mahiyeti bakımından farklılaştı. Cumhuriyet Türkiye’sine gelince, yeni rejim İslâm’ı bir hayat tarzı olarak kabul etmediği gibi, bir inanç olarak da neredeyse hayatın dışına çıkaracak politikalar icra etti. Netice itibarıyla Cumhuriyet, tarih sahnesinden çekilmiş bir imparatorluğun ideolojisi veya inancı pozisyonunda olan İslâm’ın, o imparatorluğun yıkılmasına vesile olduğu gibi bir düşünce üzerinden kendisini meşrulaştırmaya ve dini dışlayarak yepyeni bir dünya inşa etmeye çalıştı.

Bu dönem, İslâm’ın, devletin yakınlığından mahrum kalarak ahalinin dini haline geldiği, ahalinin de içine kapanıp kendi dünyasında İslâm’ı yaşamaya devam ettiği bir dönemdi. Bunun akabinde, fikirleriyle İslâm coğrafyasında önemli etkiler uyandıran, İslâmcı hareketlerin yerleşik rejimlerle mücadelelerinde fikirsel altyapı sunan, bugün artık Mısır’da tarihinde ilk defa iktidar olma imkanını elde eden (İhvân-ı Müslimin) Müslüman Kardeşler hareketi kuruldu. Böylece bu minvaldeki hareketler Müslüman dünyanın değişik coğrafyalarında birbirinden etkilenerek ivme kazandı.

Türkiye açısından bakıldığında 1950’ler Said Nursi’nin, Necip Fazıl’ın kendilerini ideolojik ve siyasi olarak nispeten daha serbestçe ifade ettikleri bir dönemdi. Zira ahalinin inançlarına saygı duyan Demokrat Parti iktidarının kısmi müzahereti vardı, en azından baskı azalmıştı. Siyasi iktidar içinde Müslüman kitlenin irtibat kurabileceği kanallar ortaya çıkmıştı. 1960 ihtilalinden sonra hazırlanan yeni anayasanın sağladığı nispi özgürlükler cümlesinden olmak üzere Müslüman dünyadan tercüme faaliyeti başladı. Mısır’dan, Pakistan’dan, ağırlıklı olarak da İhvân literatüründen yapılan tercümelerle İslâm’ın sosyal hayatta bir fonksiyon icra eden, hayatı biçimlendirmeye dönük bir inanç olduğunu ortaya koyan eserler yayınlandı. 1960-80 dönemi, tercüme faaliyetleri anlamında olduğu kadar bugünkü İslâmcı entelektüellerin oluştuğu yıllar olması bakımından da önemlidir.

Devrimlerin son bulduğu varsayılan bir dönemde, kendini İslâm’la ifade eden İran İslâm Devrimi bütün İslâm dünyasını heyecanlandırdı. Devrimin bir olumlu etkisi de, tarihsel husumetler dolayısıyla pek muhabbet duyulmayan Şiiliğe yönelik dışlayıcı, önyargılı bakışı değiştirmesiydi. Fakat gelinen süreçte İran devriminin de tıkandığı görüldü. Bu sadece İran’a özgü bir sıkıntı değil. Son yıllarda İslâmcı entelektüeller ve İslâmi hareketler gerek teorik gerekse pratik alanda bir kriz ve belki de bir arayış yaşıyorlar. Bu itibarla bir muhasebe olması ve çözüm arayışı bakımından bazı meseleleri tekrar gündeme getirmek ve tartışmak önemli. İşte Umran dergisi Temmuz sayısı, İslâmcılığın doğuşu, tarihsel seyri, nefsi müdafaa oluşu kadar İslâmcılık dediğimiz siyaseti çok deruni olarak kavrayamayışımızdan ve o derinliğe ilişkin bir yapılanma oluşturamayışımızdan kaynaklanan bazı sıkıntıları ele alması, temel meselelerimizi, önceliklerimizi gündeme getirmesi bakımından önemli bir dosya hazırlamış. Bu bağlamda, İslâmcılık başlıklı Abdurrahman Arslan ve Ali Bulaç’ın iki ayrı konferanslarının metni ile Cevat Özkaya, Şemseddin Özdemir ve Mustafa Tekin’in konuştuğu bir açıkoturum yer alıyor.

Gündem kısmında, Ortadoğu’da ve Türkiye’de yaşanan gelişmeleri farklı bakış açılarından ele alan yazılar yer alıyor. Özellikle Suriye’de yaşanan katliamları ve Mısır İhvân’ının zaferiyle sonuçlanan gergin cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını ele alan yazıların, İslâmcılığın yeni durumlar karşısındaki muhtemel tavır ve tutumları bakımından dikkatle okunmalı. Önemli birçok eseri seksenli yıllardan itibaren Türkçe’ye de tercüme edilen Roger Garaudy’nin vefatı dolayısıyla hazırlanan, Garaudy’nin eserlerini ve fikirlerini muhasebe imkânı sunan yazıların yer aldığı Garaudy özel dosyası dikkat çekici.

Umran: 0212 631 12 50

 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu