Derginin sunuş yazısından:
Merhum Sezai Karakoç, kültürel bakımdan çorak ve tek-sesli bir ortamda, inandıklarıyla şekillenen dünya görüşü doğrultusundaki fikrî ve edebî eserleriyle dönemini ve kendisinden sonra gelen pek çok nesli derinden etkilemiş ve hâlen de etkilemeye devam eden değerli bir mütefekkir şairdir. Şiir sağanaklarını bir araya getiren Gün Doğmadan adlı kitabının son şiiri “Ağustos Böceği Bir Meşaledir”in son dizesinden hareketle söylersek ardında unutulmaz bir iz bırakmıştır.
Yakinen bildiğimiz üzere Türkiye başta olmak üzere İslâm toplumları, ölmediklerini, kelimenin tam anlamıyla var olduklarını, ölmeyeceklerini önce kendilerine, daha sonra bütün dünyaya göstermek, ispat etmek savaşını vermektedirler. İslâm milletince, inanç, düşünce, ahlak, sanat, edebiyat, hayat tarzı, yönetim ezcümle hayatın tüm alanlarını kapsayan bir medeniyet, toplum, devlet ve tarih boyutlarıyla kimliğimizin büyük imtihanı verilmektedir. Bu sebeple Sezai Karakoç’un yazdıklarını yeniden bu şuurla okumak sadece bir dönemin zihniyetini anlamaya yardımcı olmakla kalmaz aynı zamanda Türkiye’nin yeniden İslâmlaşmasının farklı tezahürleri üzerinde de tefekkür etmeyi mümkün kılar. Hiç şüphe yok ki Türkiye’nin son yüzyılında İslâmcılık Mehmet Âkif, Necip Fazıl ve Sezai Karakoç ihmal edilerek, onlar görmezden gelinerek anlatılamaz.
Sezai Karakoç’un şairliği ile mütefekkir yönünü, sanatı ile mücadelesini birbirinden ayırmak mümkün değildir. Eserlerinde sıklıkla diriliş fikri üzerinde duran Karakoç, bu kavramı sanatının, hayatının merkezine alırken insanın İslâm’la dirilmesini gözetmiştir. Diriliş kavramını İslâmî entelektüelin yükselişi çerçevesinde ele alan Karakoç, bununla beraber uzun zaman sindirilen İslâmî şiarların gün yüzüne çıkacağını yazmıştır. Bu yönüyle ideal bir insan ve toplum modeli çerçevesi çizmesi bakımından da düşünceleri üzerinde durulması gerekmektedir. İnsanın yaratılış sırrı gereği, bir hakikat arayışı içerisinde olduğunu düşünen Sezai Karakoç, tarihsel bir olgu olan ve kendini tanımak ve akla uygun davranmak demek olan bilgeliği bütün boyutlarıyla yaşamıştır.
Denilebilir ki Sezai Karakoç’un metinlerindeki ayrıntılara bakıldığında fark edilebilen önemli tespitler de bulunmaktadır. Türkiye’deki Batılılaşma politikalarını eleştiren Karakoç, ele aldığı meseleleri hep asıl kimliği bağlamında öze dönüş düşüncesiyle tahlil etmiştir. O’nun yazdıkları hakkında birtakım tahliller yapabilmek için, temel fikrî metinlerini Türkiye’deki gelişmeleri, tartışmaları, olayları dikkate alarak okumak anlamlı olacaktır. Bu sebeple şiirleri başta olmak üzere, denemeleri, incelemeleri, günlük yazıları, düşünce metinleri, söyleşileri, hatıraları ve elbette konuşmaları tarihsel perspektifi gözden kaçırmadan ayrı ayrı ve derinlikli incelemeleri, değerlendirmeleri hak ediyor.
Bazı Başlıklar:
Sezai Karakoç’un Tefekkür Mirasında İslâmcılık/Kamil ERGENÇ
Bir Monografiye Sığmayan Hayat/Metin Önal MENGÜŞOĞLU
Sezai Karakoç’un Dünyasında Dört Yıkılış, Dört Yükseliş/Temel HAZIROĞLU
“Düzenin Yabancılaşması” ve “Öze Dönüş” Süreci/Mustafa AYDIN
Bartın Amasra Kömür Ocağı Sayıştay Raporları/Burhanettin CAN
İslâm Hukuku ve İnsan Hakları/Wael B. HALLAQ