Umran Dergisi'nin Haziran 2021 sayısının sunuş sayısı:
Uzun zamandır vekâlet savaşları, biyolojik savaş, biyoterör, genetik manipülasyon, ticaret savaşları, ekonomik krizler, ırkçılık, büyük sıfırlama, dijital diktatörlük, din istismarı, küresel iklim değişikliği, salgın hastalıklar, yoksulluk ve daha pek çok gelişmeyi eş-zamanlı olarak tecrübe ediyoruz. Bizi biz kılan gelenekler çözülüyor, toplumsal bağlar zedeleniyor, inançlar sulandırılıyor, ahlaki ve insani değerler aşınıyor. Türkiye’nin uluslararası sahada hak ve menfaatlerini koruması, bağımsız politika izleyebilme kabiliyetini artırması dünya egemenlerini endişelendirmekte. Bu nedenle, ülkemizdeki siyasi, ekonomik ve toplumsal kırılganlıklara oynuyorlar. Maalesef içerideki bazı mahfillerden de destek alabiliyorlar. Son haftalarda sosyal medya üzerinden açılan kampanyanın, Türkiye’yi içe kapatma ve dizleri üzerine çökertme stratejisi ile bağlantısı özel bir ilgiyi hak etmektedir.
Son yıllarda Hristiyan dünyanın kendi iç krizlerinden doğan deizm popüler kültürün önemli terimleri arasındaki yerini aldı. Popüler anlamda deizm, dünyayı yüce bir varlığın yarattığını, daha sonra kendi başına bıraktığını ileri sürer. Gerçek manada deizm ise, dünyanın ilahi bir yaratıcısının var olduğunu kabul ederken, buna karşın herhangi özel bir ilahi vahyi reddederek, tek başına insan aklının doğru bir ahlaki ve dinî yaşam için gerekli olan her türlü bilgiyi bize sağlamada yeterli olduğunu iddia eder. Aşkın bir din ve Tanrı anlatısına sahip olmayan deizm bir din olgusu değil, bir yanlış Tanrı tasavvurudur.
Liberallerin istediği, dünyaya müdahale etmeyen Tanrı telakkisi şu sözle formüle edilir: “Liberalizmin siyasi teolojisi her tarafa yayılmış zayıf bir deistik Tanrı’dır. Liberal kişi, (…) bir Tanrı ister, ama istediği Tanrı dünyada etkin olan bir Tanrı değildir.” Ekonomiden siyasete, sanattan dine kadar pek çok alan liberalleşmiş durumdadır. Bunun neticesinde yeni birey ve toplum tasavvuruna eşlik edecek “liberal bir Tanrı” telakkisi pompalanmaktadır! Pagan Yunan’dan Aydınlanma Dönemi’ne kadar Tanrı, hayatın içinde oldukça dinamik bir varlık olarak kabul edilirken, modernleşme sürecinin itikadi temayülü olan deizm varlığın “otonomluğu” tezi üzerinden Tanrı’nın hayattan kovulduğu yeni bir çığır açmıştır. Bu bakımdan ateizmle, tabiatın düzenine, insanın kaderine ve eylemlerine müdahale etmeyen, tabir caizse “münzevi Tanrı” anlayışının şekillendirdiği deizmin müşterekliği söz konusudur.
Türkiye’de ve dünya genelinde umumiyetle deist bir ortam vardır. Modern bilim, teknik, siyaset, vb. gibi modern kültür ögeleri şüphesiz doğrudan deizm üretiyor değildirler. Ama deizme yönelimde önemli etkilere sahiptirler.2000 sonrasında dünyaya gelen bugünün gençliği öncelikle iyi eğitim, iyi-rahat-bol maaşlı iş, konforlu bir hayat beklentisi içinde. Hâliyle dijital tekno-kültür kuşağın dinî inançları ve beklentileri, milenyum öncesinin çevrede yer alan ve merkezin nimetlerinden ve tercihlerinden yoksun bırakılan kuşaklarından büyük ölçüde farklı. Esasen, dünya ölçeğinde ele alındığında deizmin sadece gençlerle ilgili/sınırlı olmadığı çok açıktır. Sonuçta insan kararlarında neyi ölçü alıyorsa tanrısı odur. Zira Tanrı kural koyandır. Deizmin, dinle ilgili tartışmaların etrafında döndüğü merkezî mefhum olduğunu düşünenlerin, bu bakış açısının küresel elitlerin “küresel din” telakkisiyle ilişkisini dikkate alarak yola çıkmaları gerekir.
Bazı Başlıklar:
Deizm,Allah’ı Tanımamak Demektir/Mustafa AYDIN
Kimliklerin Korunaksız Kalesi: Deizm/Kamil ERGENÇ
Din DoygunluğundanDin Yorgunluğuna/Ercan YILDIRIM
“Kudurmuş Köpek”Siyonist İsrail’e Karşı Mücadele/Burhanettin CAN
“Kudüs Kılıcı”nın Zaferi/Münir ŞEFİK
İHA’lar ve Osmanlı İmparatorluğu/Subhi HADİDİ