Umran dergisinin sunuş yazısı:
Ebedî âleme göçen mütefekkir şair Sezai Karakoç’un düşüncelerini açıkladığı hakikat tohumu yazılarında, kitaplarında, konuşmalarında ve bildirilerinde altını ısrarla çizdiği hususlardan biri şudur: “Milletimiz İslâm milletinin dünü, bugünü ve yarını iç içe şuurumuzda canlı olarak bulunmalıdır ki hep uyanık olalım ve başımıza gelen felaketleri bir daha yaşamayalım.”
İşte, kelimenin tam anlamıyla merak uyandırıcı hayatı ve bizi bugün de meşgul eden sorulara cevap veren düşünceleri sebebiyle Said Halim Paşa da genelde İslâm âleminin, özelde Osmanlı Devleti’nin yaşadığı buhranları geçmiş ve gelecek perspektifiyle ele almıştır. Yazdıkları bizlere, meselelere Müslümanca bir bakış açısının nasıl geliştirilebileceğini ve bu konuda çelişik olmayan, arı, kendi kaynaklarından beslenen bir zihin haritası oluşturmanın mahiyetini göstermektedir. Ruhça yozlaşmış ve çölleşmiş Batı’yı ve Doğu’yu, tüm yeryüzünü yeniden yeşertmek için ve Müslümanların bağımsızlıklarını, inançlarını, maddi ve manevi bütün varlıklarını, şeref ve haysiyetlerini korumaları için İslâmlaşmakteklifini sunmuştur.
Buhranlarımız adıyla bir araya getirilen metinlerinde üzerinde önemle durduğu temel problem, saplantılı düşünceler ve zehirli tohumlar saçan Batılılaşmadır. Daha da önemlisi bu trajik durum nesillerin gerçek bir kimlik-kişilik, ruh ve görüş sahibi olmalarını daengellemiştir. Ona göre Batı toplumlarından alınan meşruti sistem ve diğer siyasi kurumlar, kavramlar milletimizin telafisi zor zarar ve kayıplara uğramasına sebep olmuştur.Tepeden modernleşme yöntemi ile Batı’dan alınan birtakım kurumların değiştirilmesiyle toplumsal ilerleme ve gelişmenin gerçekleştirilemeyeceğini ileri sürer. Böyle bir yöntemin toplumsal çöküşü beraberinde getireceğini ve toplumun kendine yabancılaşacağını düşünür.
İslâm âlemi yüz yılı aşkındır dağınık ve sahipsizdir. Her türlü saldırıya uğramış, başına gelmeyen felaket kalmamıştır. Hâlen, en acı şekilde, istila, işgal, yakıp yıkma, yok etme, çökertme saldırılarıyla boğuşup durmaktadır.Müslümanlar, birlik ve beraberlik içinde, kendi medeniyetlerini en ileri seviyeye getirerek, insanlık düşmanlarının kötülüklerine engel olmak için ayakta dimdik durma sorumluluğuyla karşı karşıyadırlar. Bu noktada Said Halim Paşa ile Sezai Karakoç, aydınların İslâm milletini ilgilendiren gelişmelere odaklanmalarını, enerjilerini ve umutlarını İslâm birliğine yönlendirmelerini sahici kurtuluş için tek çare olarak görmüşler, İslâm’ın yeniden dirilişinin onun yeniden kendi kavramları ile düşünülmesi, mevcut kavramların ihya edilmesi, gerekli kavramların da inşa edilmesi ilemümkün olacağını vurgulamışlardır.
Bazı Başlıklar:
Said Halim Paşa: Zor Zamanda Çıkış Yolu Arayan Bir Düşünür/Ömer KANTARCI
Said Halim Paşa’nın Siyaset ve Devlet Anlayışı/Mehmet Edip BEKİ
Sezai Karakoç: “Ölüm ve Çerçeveler”/Metin Önal MENGÜŞOĞLU
Tanrı Olmaya(!) Oynayan21. Asrın Firavunları/Burhanettin CAN
Yüzleşmek, Hesaplaşmak, Helalleşmek/Metin ALPASLAN
Siyasal İslâm ile Arap Rejimleri Arasındaki İmkânsız Ortaklık/Hilmi EL-ESMER