Umran dergisinin bu ayki tanıtım bülteninden:
“Yerelden Cumhura: Türkiye Siyaseti” başlığıyla çıkan Umran dergisi, en hareketli, manipülasyonların, iftiraların, kumpasların, düşük seviyeli üslupların zirve yaptığı, devasa mitinglerle meydanların dolup taştığı, paralellerle Türkiye’ye dev operasyonların çekilmek istendiği, kadife darbe mühendisliklerinin devreye sokulduğu, değerlerin göz ardı edildiği 2014 yerel seçim sürecini siyasi, ahlaki, dini boyutlarıyla, çıkarılması gereken derslerle ele alıyor.
***
Korkulan olmadı ve AK Parti, karşısındaki bütünlüklü ittifaka rağmen 30 Mart seçimlerinden büyük bir zaferle çıktı. AK Parti’nin 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Türkiye genelinde aldığı oy oranı yüzde 46’ya yakın. 2009 yerel seçimleriyle kıyaslandığında, AK Parti oylarında hatırı sayılır oranda bir artış var. Geride bıraktığımız 2014 yerel seçimleri, “yerel” nitelikli olmasına karşın, belki tarihinde ilk defa bu kadar dozu yüksek bir olağanüstü nitelik kazanmıştır. Bu durum, meselenin hem uluslar arası boyutlu hem de devlete yönelik olması gibi iki boyutun ön plana çıkarılmasını sağlamıştır. Diğer yandan, şu anda devlet ve yargı organlarının zafiyet içinde olmaları, hukuk sisteminin dağınıklığı, siyasi hesaplar vb. iddia edilen birçok konular, seçimlerin olağan üstülük dozunu arttıran diğer etkenlerdir.
Bu seçimin en önemli bir başka özelliği de, parlamento dışı bir faktör olarak Gülen hareketinin ve onun lideri Fethullah Gülen’in AK Parti karşısında bir cephe savaşına girmiş olmasıdır. Kendi tabanının düşüncesi ile asla uyuşmayan CHP’ye, AK Parti karşısında destek vermesi, kadrolarını bir CHP kadrosu gibi cepheye sürmesi, ev ev dolaştırması, bu seçimin en çok konuşulacak yönlerinden biridir. Seçimlerde AK Parti’nin değil daha çok Recep Tayyip Erdoğan’ın hedefte olmasından dolayı AK Parti teşkilatları karizma odaklı bir seçim stratejisi uygulamış ve istenen neticeyi elde etmiştir.
Muhalif cephe Türkiye’nin farklı katmanlarına dair taleplerin hiçbirini, siyaset düzlemine yükseltecek bir ufuk ve vizyonu gösterememiş, tam tersine bütün zafiyetlerine rağmen AK Parti’nin bu konudaki performansının daha güçlü olduğu bir defa daha görülmüştür. Kelamı kibar sadedinde bir söz “Halkın gözü terazidir” der. Bu söz, 30 Mart 2014 yerel seçimlerinin sonuçlarını anlamak bakımından son derece önemlidir. Gezi Parkı olaylarıyla başlayan sürecin gölgesi altında yapılan bu seçim, toplumsal mühendislik stratejilerinin yoğun bir şekilde uygulandığı bir seçim dönemi olarak tarihe geçecektir.
“Hırsızlık ve vatan hainliği” düzleminde yürütülen bir seçim kampanyasının, genel olarak ülkeye, millete ve özel olarak da İslâmcılara maliyetinin ne olduğu/ne olacağı, Türkiye’nin ne kazanıp ne kaybettiği, önümüzdeki günlerde sorgulanması gereken en hayati konulardan biridir. Şimdi AK Parti’ye düşen en önemli görev, artık kutuplaşmayı bitirecek yeni söylemler geliştirmek, gerilimin dozunu düşürmek ve en önemlisi toplumun çok farklı kesimlerini dinlemeye ve onların taleplerini siyaset katına yükseltmeye çalışmak olmalıdır.
Seçimin hemen akabinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin tartışmaların başlamış olması, bu seçimlerde elde edilen neticenin bir bakıma ilk yarı skoru olduğunu düşündürmektedir. Zira CHP’nin seçimlerde yaşamış olduğu mağlubiyetten ziyade Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin olarak açıklama yapması dikkate alınmalıdır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı için Başbakan Erdoğan ile oturup detaylı bir şekilde konuştuktan sonra bir karara varacaklarını söyledi. Başbakan Erdoğan da, “Cumhurbaşkanımızın, bu konuyu aramızda müzakere ederek karara varırız, kanaatini paylaşıyorum” şeklinde görüş bildirdi. Bu açıklamalar Türkiye’de seçimlerin kritik eşiği olan ilk etabın tamamlandığını ve herkesin artık Cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklandığını gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini planlamak, şu anda AK Parti için, aynı zamanda Başbakanlığı, Hükümeti, partiyi ve Türkiye’nin geleceğini planlamak anlamına geliyor.
-------
Bazı Başlıklar:
Erdoğan ile Gülen’in Büyük Meydan Muharebesi / Burhanettin CAN
AK Parti’nin Seçim Zaferi Nasıl Okunmalı? / Sıbğatullah KAYA
“2013 Eşiği”ni Geçerken İslâmcılar / Ercan YILDIRIM
Coğrafyasızlaşmak Versus Avrupalılaşmak: Soğuk Savaş Sonrası NATO / Öner BUÇUKCU
Tesettürün Piyasalaştırılması / Büşra SEZEN
Son Açık Mektubumdur -Rasim Özdenören’e / Metin Önal MENGÜŞOĞLU
İRTİBAT: 0212 631 12 50