HÜDA PAR 1 Kasım Genel Seçimleri’ne katılmama kararı aldı.
Bu kararı da halkın maslahatı doğrultusunda aldıklarını açıkladı. Vurgu şu:
‘Siyaset seçimlerden ibaret değildir… Seçime girmeyen bir parti olarak doğruları anlatmaya devam edeceğiz. Bunu oy toplamak için değil, halkımızın maslahatı ve halkımıza karşı sorumluluğumuzun gereği olarak yapacağız.’.
Parti Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu bağımsız aday göstermeyeceklerini ve seçmenlerini de oy atma konusunda serbest bırakacaklarını belirtti.
Serbest kalan HÜDA PAR’lı seçmenler tabî ki 6-7 Ekim kalkışmasında IŞİD’ci iftirasıyla öldürülen kardeşimiz Yasin Börü’nün, hele hele bazısı sadece sakallı olduğu için şehid edilen 12 Müslümanın ve sonra Aytaç Baran’ın katilleri olan PKK’yi destekleyen HDP’ye oy atacak değillerdir.
Ya daha az yanlış gördükleri AK Parti’yi seçecekler ya da oy vermeyecekler. Yani ‘Mü’min feraseti’nden neyi anlıyorlarsa öyle davranacaklar.
Arkadaşlarımla birlikte çıkarttığımız aylık Haksöz Dergisi’nde 24 yıl önce şöyle demiştik:
‘Câhilî sistem, bugün bütün ekonomik, sosyal, kültürel, siyasî, askerî araç ve alanları egemenliği altında bulunduruyor. Ve bizler Türkiye coğrafyasında bu sistem içinde yaşıyoruz. Çevremiz uluslararası istikbarın zincirleriyle sarılı.
Temel seçimimizi mutlak doğru olan Allah’ın Kitâbı ile bütünleşerek gerçekleştirmemiz en hayatî kararımızdır. Ama mücadele vereceğimiz alan ve imkânları değerlendirmemiz de hayatî bir değer taşımaktadır’…
‘Dikkat edilmesi gereken sosyo-ekonomik alanda olsun, sosyo-siyasal alanda olsun kullanacağımız araçların kimliğimiz üzerinde belirleyici olmamasıdır.
Araçlar, inisiyatif altına alınabildiği ölçüde değer taşırlar. Ayrıca İslâmî amacın evrenselliği ve sürekliliği, araçların ise izafiliği ve geçiciliği unutulmamalıdır.’…
Tam bu noktada dün Hayrettin Karaman, bırakın câhilî sistem içinde sistemin araçlarını kullanırken hata yapılmaması için birbirimizi ikaz etmeyi; yapıcı ve âdil muhalefetin İslâmî sistem içinde de gerekliliğini işledi:
‘İslâmî sistemde muhalefet, iktidarın hataya düşmemesi için en önemli ve değerli bir kurumdur ve istişare organıdır; çünkü takva sahibi muhalif müminlerde ihtiras olmaz, tenkitlerini ortak değerler ve erdemler içinde kalarak yaparlar, hedefleri iktidarı yıpratıp onun yerini almak değil, yanlış ve zararlı kararları ve uygulamaları önlemek olur.’.
AK Parti hak ve adalet mücadelesinde Çevre’nin sesi olmak, yerel ve küresel vesayeti aşmak, baskılanan ve ezilen İslâmî kimliğimize alan açmak için sistem içi en önemli araçlardan birisi hâline geldi. Ve bu aracın mesafe alması için de tutarlı ve gözünü budaktan sakınmayan bir yürüyüş üzere olmak gerekliydi. AK Parti yürüyüşünün öncüsü riskleri aşa aşa gelen, statükoya boyun eğmeyen ve bedel ödemeyi göze alan Recep Tayyip Erdoğan oldu.
Bu öncülüğü ve misyonu paylaşmak isteyenler bölünmeyi veya devirmeyi isteyenler olamaz.
Âdil bir dünya istikametinde öncülüğe omuz vermek isteyenler; ancak dayanılan temeli daha sahih olanla güçlendirmek ve şartları iyileştirmek doğrultusunda risk ve fedakârlığı paylaşmak kararlılığındaki biyografisi temiz ve basiretli insanlar olabilir.
Seçim arifesindeyiz. 7 Haziran seçimleri için Haksöz Dergisi’nin attığı manşet şuydu:
‘Ümmetin Dostları ve Düşmanları Arasında 7 Haziran Seçimleri’.
Bu başlığın ifade ettiği şartlar devam ediyor.
Karaman’ın da, parti olarak seçime katılmama kararı alan HÜDA PAR’ın da uyarıları önemli.
Ama daha üst bakılmalı; yerel ve küresel vesayetin beşinci kollarına karşı 1 Kasım seçimlerinde içte ve dışta ümmetin maslahatı gözetilmeli...