HAKSÖZ-HABER
Özgür-Der Eynesil Temsilcilisi Şükrü Uzun ilaç kampanyası çerçevesinde temin edilen ilaç ve nakdi yardımları kardeşlerimize ulaştırdı.
Bilad-ı Şam topraklarında yaşanan zulme tanıklık etmek, Suriye intifadasında canlarını ve mallarını Allah yolunda feda eden izzetli ve onurlu kardeşlerimizle ramazan ayında aynı atmosferi paylaşmak ve direnişle gelen zafer muştularına eşlik etmek için 10 gün boyunca Suriye beldesinde gözlemlerde bulunan kardeşimizin izlenimlerini sunuyoruz:
***
Ümmetin Kokusunu Suriye'de Duyabilirsiniz
Bilad-ı Şam topraklarında çağın Firavunları varlığını sürdürürken, 3.yılına giren Suriye İntifadası, Esed zulmüne karşı on yıllarca birikmiş bir öfkenin kıyama yansıması, halkın İslam adına direnişinde asla geri adım atmamış olması aslında bu onurlu mücadelenin zaferle sonuçlanacağının müjdesidir. Vahyin soluksuz yaşandığı, Kur’an ayı diye adlandırdığımız Ramazan ayında Suriye’de ki kardeşlerimizle aynı acıyı paylaşmak yapılan zulümlere şahid olmak ve direnişlerle gelen zafer muştularına eşlik etmek için, onların dertleriyle aynı atmosferi yaşayarak dertlenmek için Bilad-ı Şam topraklarına doğru yola çıktık. Ulaştırmamız gereken yardım ilaçlarını ve maddi desteği onlara iletmenin sevincini yaşadık. Suriye halkının sınıra yakın yerde organize edilmiş çadır kentte ki hallerine şahid olduk, yokluğun ve sıkıntıların içinde umut dolu gözlerle özgür olmanın mutluluğunu yaşıyorlar.
Suriye’de Kefer Hamra’da misafir olduğumuz ağabeyimiz ve karşılaştığımız mücahidlere sorular yöneltiyoruz ihtiyaçlarını soruyoruz maalesef cephede yokluk içinde cihad ettiklerini fakat her türlü olumsuzluğa rağmen direnişlerini sürdüreceklerini dile getirdiler. Maddi olarak ihtiyaçları ise oldukça fazla.
Suriye’de mücadelenin durumunu sual ettiğimizde ; ”Esed’in varlığı yok gibi bir şey, bizler şuan başta Hizbullah olmak üzere İran’dan ve Irak’tan gelen Şialar ile çatışıyoruz. Esed’in askeri gücü kesinlikle kalmadı, Hizbullah biterse Esed zaten devriliyor” dediler.
Esed kontrolünde ki kıyımın sadistçe bir yapıda olduğunu, şebbihaların tecavüzlerini, işkence ile şehid edilenlerin haberlerini alıyoruz duyuyoruz şahid oluyoruz. Ne yazık ki ekranlara yansımayan daha birçok insanlık suçu faşist Esed rejimi tarafından bu halka her an yaşatılıyor. Şebbihaların tecavüzüne uğrayan kadınların bölgelerinde bulunun âlimlerden kendilerini öldürmek için fetva istemeleri, Hizbullah’ın çocuklara yönelik katliamları olayın artık ne boyutta olduğunu gösteriyor.
Misafir olduğumuz Muhammed Hocamızın İhvan Gönüllüsü olmasından dolayı yaşadıkları gerçekten bizlere Kemalist rejimin zulmünü hatırlatır nitelikte. Namaz kıldıkları, oruç tuttukları, din derslerine girdikleri için hapse atıldıkları hapislerde aşağılayıcı işkenceler gördüklerini anlatmaları İhvan üyesi olduğunu kanıtlanan Müslümanların sorgusuz idam edilmesi nice âlimin, doktor mühendis ve öğretmenlerin hapislerde çürütülmesi Suriye’de ki rejimin İslam’a olan kininin belirtisidir.
Cephe komutanlarıyla birlikte iftar yapma fırsatımız oluyor ve tevafuk ki sohbet esnasında Ramazan Kayan hocamızla birlikte gerçekleşen muhabbetlerini anlatıyorlar. Ve kısaca şu cümleleri aktardılar "Şuan Suriye bizim okulumuzdur, biz bu okulu geçeceğiz bu imtihanı kazanacağız. Bize diyorlar ki Antakya Suriye’nin, vallahi Ankara’da Suriye’nin İstanbul’da!" ümmet şuuru herkesin iliklerine işlemiş adeta. Suriye’de ümmetin kokusunu rahatça alabilirsiniz. Mısır’dan, Tunus’tan, Türkiye’den, Çeçenistan’dan mücahidler ve cephe komutanlarını görmek mümkün oldu.
Suriye’de halkın mücadele(cihad) esnasında geçimlerini de sağlamaları oldukça güç. Tarım hayatı tarlalarına düşen bombaların her yeri yakmasıyla neredeyse hiç yok gibi. Varillere doldurdukları petrolleri satarak geçimini sağlayan aile çok. Halka Hafız Esed döneminde olduğu gibi Beşşar Esed döneminde de hiç hizmet gelmediğini görmek mümkün. Yapıların neredeyse hepsi eski, su sıkıntısının yaşandığı yerler var ve Esed’in bombalarıyla yıkılan evler artık göç etmelerini mecbur kılıyor. Her gün onlarca araçla göç eden topraklarını bırakmak zorunda kalan mazlumlara şahid oluyoruz. Yollardan geçerken gödüğümüz bombalanmış araçlar rejimin zulmünü her an hissettiriyor. Ailelerden geriye kalan gençler cihad için cepheye gidiyorlar. Yaşları kaç olursa olsun gönüllü olarak katılıyorlar ki cephede genç yaş oranı oldukça fazla. Kalan halk ise sıkıntılarla yaşamaya devam ediyor, gece kesinlikle ışıkları açmıyorlar, rejim ordusu gece uçuşlarıyla ışık gördükleri evi bombalıyorlar. Sahuru havan toplarının yankılandığı seslerde yapan Suriye halkı tüm olumsuzluğa rağmen direnişini sürdürüyor.
Cihad eden mücahidler için küresel güçlerden destek alındığı yönünde kara propagandalar var. Özgür Ordunun Esed ordusuyla savaşarak ele geçirdikleri mühimmatlar, imalathaneler mevcut. Her ne kadar kısıtlı imkânlarla cihad ediyor olsalar da kara hâkimiyetinde güçlüler. Gelen maddi yardımlarla silah alıyorlar. Füzelerine varıncaya kadar kendi üretimleri. Havan topu ve füze imalathanelerinde Suriye halkının gençleri çalışıyorlar. Dışarıdan erzak yönünde yardımlar var lakin yetersiz. İnanmış bir ordu, şehadete susamış bir birlik diyebiliriz Mücahidler için. Burada hiçbir şekilde ayrılık söz konusu değil. Kurtarılmış bölgeleri birlikte kontrol ediyor güvenlikleri birlikte sağlıyorlar. Şu an Suriye’de tek hedef rejimin gitmesi ve Müslümanlara uygulanan zulme son vermek.
Suriye’de bir takım temel ihtiyaçların en kısa sürede temin edilmesi gerekiyor. Daret-el Azze bölgesinde (Alkenana) yaptığımız hastane ziyaretinde Müslüman kardeşlerimizin duaya sığındıklarını görüyoruz. Bizimle ilgilenen doktorla tedavilerin uygulandığı bölümleri gezdik, imkânsızlık içinde tedavi olan hastaların çok zor durumda olduklarını gördük. Bir oda ameliyathaneye çevrilmiş ve bir perde ile korunmakta. Ameliyat için gereken şartlar yok maalesef. Ameliyat öncesi Ön tedaviler uygulanamıyor canlı bir şekilde ameliyatlar gerçekleştiriliyor. Her türden ilaca ihtiyaç var. Doktor ve görevli sayısı çok az ve hastanede büyük bir ihtiyaç. Sedye bir hastane için yok denecek kadar az. Yaralılar, yerlerde battaniye üzerinde bekliyorlar. Hasta odası açmak için çabalıyorlar lakin araç-gereç bulmak büyük sorun. Esed güçleri diğer bölgelerde bulunan hastaneleri bombalıyor. İnsani duyularını yitirmiş bir zihniyetin karşısında kardeşlerimizin aralıksız yardıma ihtiyaçları var. Çevre ülkelere gönderilen yaralıların orada ki rejim destekçileri tarafından iğne v.b. yöntemlerle şehid edilerek gönderildiği söylendi. Özellikle Türkiye’de Hatay’a artık yaralı göndermeme kararı almışlar. Suriye halkı Esed faşizmine karşı yoklukta ve acı içinde cihad etmeye devam ediyorlar. Allah yolunca cihadın zaferle sonuçlanacağını akıllarından bir an olsun çıkarmıyorlar.
Sabah namazlarında bomba seslerinde zafer dualarını eksik etmedikleri gördük. Dünya ise Suriye’yi yalnızlaştırmaya çalışıyor. Bu propagandaya karşı ümmetin birlik olup Suriye’nin derdiyle dertlenmesi gerekmektedir. Biz şahidiz Suriye’de ki bu kıyam İslam adınadır. Bu feryada kulak vermeye çağırıyoruz tüm inananları. Ölüme razı fakat zillete boyun eğmeyen Suriye halkı bu kıyamı ile ümmetin dirilişine vesile olacaktır inşaallah.
İslam’ın sancağının Bilad-ı Şam’da dalgalanacağa günlere duamız, Allah için başlayan bu kavganın zaferle sonuçlanmasını, İslam devletinin Suriye topraklarında var olmasını diliyoruz. Ümmetin de daima kardeşlerinin dertleriyle dertlenen, başlarda ki Firavunlara karşı duruş sergileyen, onurlu mücadelelerine destek veren mü’minlerden olması niyazındayız.
Suriye’de ve diğer zulüm altında olan İslam toprakların da şafağın “Zafer Tekbirleriyle” karşılandığı bir günün şahidleri olma kararlılığında ve duasındayız.
Allah direnişleri “Nasr” ile müjdelesin.