Soli Özel, Medyascope sitesinde katıldığı bir programda, Türkiye'de yaşanan darbe sürecinin uluslararası medyada yansıma biçimine yönelik epey sert konuşmuş.
“Ben yabancı basının bu olaya, darbe girişimine yaklaşımından çok şikâyetçiyim.” diyen Özel, kendisi ile görüşmeye gelen yabancı muhabirlerin belli bir şablonu doğrulatmak için geldiğini söylemiş. Bu şablonun ne olduğu sorulduğu zaman ise Özel, aslında Türkiye'de bir darbenin gerçekleşmediği, tüm bunların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından düzenlenmiş bir komplo olduğu yönünde bir anlatı olduğunu söylemiş.
Özel eleştirilerinde sonuna kadar haklı. Ve bu gözlemin Soli Özel gibi Türkiye meselesinde uluslararası kamuoyunda en bilinen isimlerden biri tarafından yapılıyor olması önemli.
Ancak şu soruyu sormadan geçmemek lazım: Bu problem yeni bir durum mu?
Meseleyi 16. yy'da Osmanlı hakkında Batılı kaynaklarda yazılanlara götürmeye gerek yok. Evet Türkiye'ye karşı, Müslümanlar'a yönelik ön yargı Batı tarihinin en derinlerinde saklı. Aynı şekilde meseleyi 20. yy'da Türkiye'de gerçekleşmiş tüm askerî müdahalelere destek veren uluslararası medyanın darbe güzelleme tarihine de çekmeye gerek yok.
Sadece son 3-4 sene yaşananlara bakmak bile kâfi.
Öncelikle şu konuda zannediyorum artık bir fikir birliği var: Türkiye'deki darbe süreci 15 Temmuz 2016 yılında başlamadı. Bu aslında Gezi'nin belli bir noktadan sonra dönüştüğü hâl ile başlayan, daha sonra 17 Aralık süreci ile hız kazanan ve envai çeşit istihbarat operasyonu ile devam eden bir süreçti.
Dolayısıyla uluslararası medyanın darbe sürecindeki performansını sadece son 2 haftada yapılan yayınlar ile sınırlandıramayız.
Gezi gösterileri ile başlayan çok kapsamlı bir algı operasyonuna maruz kaldı Türkiye.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan düşmanlaştırıldı, tabir-i caizse Türkiye'nin tüm sorunlarının kaynağı olan bir şeytan gibi lanse edildi uluslararası medyada. Türkiye'de bir dikta rejimi olduğu algısı ince ince örüldü. FETÖ ve PKK övgülere boğuldu. Türkiye, IŞİD'e destek veren bir ülke konumuna düşürülmeye çalışıldı.
Ve tüm bunlar olurken bu ülkenin güya solcuları, liberalleri, demokratları bu algıya ellerinden gelen katkıyı sundu.
Türkiye aleyhine yazılan manipülatif yazıların çoğu Türkler tarafından yazıldı. Bu dezenformasyonun bayraktarlığını Türkler yaptı.
Erdoğan'ı devirelim de ne olursa olsun mantığı ile darbe gerçekleştiği zaman bunu meşrulaştıracak kamuoyunu bu ülkenin liberalleri, solcuları ve ilerici aydınları sağladı.
Uluslararası medyaya kızalım tabii. Eleştirelim. Lakin bunu yaparken yalnız olmadıklarını ve bu sürecin iki haftalık bir mesele olmadığını da not düşelim.
Türkiye