Selahaddin E. Çakırgil’in yazısı:
2012 yılında imzalanan ve İstanbul’da imzalandığı için bu isimle anılan ve Avrupa Konseyi ülkelerin çoğunun yürürlüğe koyduğu bir sözleşmenin 2018’den sonra farkına varılıp tartışmaya açılması ilginçtir. O sözleşmeyi imzalayan o zamanki TC. Dışişl. Bakanı Davudoğlu’nun, hâlâ gururla sahiblenmesi de ilginç.. Halbuki anlaşılıyor ki, farkına varılarak veya varılmaksızın, resmen, mayın tarlasına girilmiş..
Bu sözleşmede kullanılan terimlerin İngilizcesinin türkçeye tercüme edilirken‘üçüncü cins’ gibi terimlerin nasıl örtülü hale getirildiği ve kezâ, bu sözleşmeye göre çıkarılan 6284 sayılı Kanunun getirdiği düzenlemeler de ayrı bir konu..
Bu konudaki tartışmalara aylarca önce 1-2 yazıda kısaca değindim, ama, ilgisiz değildim. Nitekim, konuyu, en üst dereceli sorumlularla çok önce konuşmuş ve en üst yetkililerin, ‘Bu konunun gözden geçirilmesi için talimât verildiği’ne dair bilgilendirmesiyle memnun olmuştum. Ayrıca, bu sözleşmenin, bir ‘nâs’/ değiştirilmesi mümkün olmayan kesin inanç hükümleri olmadığını’ en yetkili isim, aylar önce belirtmişti.