Aralarında 157 gazetecinin de olduğu toplam 202 sanığın bulunduğu 38 davanın 42 duruşması izlenerek hazırlandığı belirtilen raporun ana bulguları şöyle:
• Davaların yüzde 85’inde terörle ilişkili suçlamalar var. Bunların başında (42 duruşmanın 19’unda) ‘terör örgütü propagandası yapmak’ geliyor. İkinci sıradaki suçlama ise (42 duruşmanın 12’sinde) ‘terör örgütü üyesi olmak’. Diğer sık karşılaşılan suçlamalar ‘cumhurbaşkanına hakaret’ ve ‘Türklüğe hakaret’.
• Bu davalardaki 157 gazeteciden 34’ü tutuklu yargılandı.
• 37 tutuklu yargılanan sanığın yüzde 92’si (34) gazeteciydi.
• 18 gazeteci bir yıldan uzun bir süre tutuklu şekilde davayı bekledi ve dokuz gazeteciye terörle ilişkili suçlamalar yönetildi.
Delillerin yüzde 73’ü gazetecilik için yapılan işler
• Tutuklu yargılamayı meşrulaştırmak için kullanılan delillerin yüzde 73’ü gazetecinin doğrudan yaptığı işle ilgili olan makaleleri, fotoğrafları, haber kaynaklarıyla iletişimleri ve sosyal medya paylaşımlarıydı.
• Mahkeme heyeti kararları özelde görüşmesi gerekirken, bunu sanıkların, savcıların ve halkın bulunduğu salonda yaptı. Davaların yüzde 47’sinde kararlar kapalı şekilde alınmadı.
Davaların yüzde 13’ünde mahkeme başkanı değiştirildi
• Davaların yüzde 13’ünde dava sürmekteyken mahkeme başkanı olarak görev yapan hakim değiştirildi. Yüzde 10.5’inde ise mahkeme heyetindeki iki hakim (mahkeme başkanı ve diğer bir üye) değiştirildi.
• Örneğin, Gezi Davası’nda mahkeme heyeti başkanı hakim, sanıklar lehine bir fikir beyan etmesinin ardından – üyeleri doğrudan cumhurbaşkanı ve Meclis tarafından atanan – Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından değiştirildi.
• Ceza kanunlarının hükümeti eleştiren gazetecileri, aktivistleri ve akademisyenleri hedef almak için kullanılması ve ifade özgürlüğünün kısıtlanmasının toplum üzerinde de korkutucu etkisi oldu.