7 Haziran seçimleri sonrası bölgede yeniden başlayan çatışmalar, PKK/HDP/DBP'nin ‘öz yönetim' ilanları, ardından başlayan operasyonlar, buna bağlı olarak ilan edilen sokağa çıkma yasakları ve yaşanan ölümlerle ilgili Uluslararası Af Örgütü tarafından bir rapor yayımlandı.
“Süresi belirsiz sokağa çıkma yasakları altında gerçekleştirilen, insan hakları ihlaline yol açan operasyonlara son verin” başlığıyla yayımlanan raporda, yaşanan hak ihlalleriyle ilgili sadece hükümetin hedef alındığı, PKK'nin kent merkezlerine taşıdığı çatışma, sokaklara tuzakladığı ve başta çocuklar (hastane, okul, cami, ambulans, araç yakmaları) olmak üzere sivillerin hayatını kaybetmesine neden olan saldırılara yönelik eleştirilere yer verilmediği görüldü.
Hükümetin uyguladığı politikanın zalim uygulamalar olduğunun savunulduğu raporda şu ifadelere yer verildi: “Uluslararası Af Örgütü, Türkiye hükümetini ülkenin doğu ve güneydoğusundaki Kürtlerin yoğun yaşadığı il, ilçe ve mahallelerde uygulanan süresiz sokağa çıkma yasaklarına son vermeye çağırıyor. Uluslararası Af Örgütü hükümeti bölgede gece gündüz süren sokağa çıkma yasakları ve bölgede yaşayanların acil sağlık, gıda, su, elektrik ihtiyaçlarını karşılamalarını engelleyen keyfi uygulamalar dâhil olmak üzere tüm orantısız sınırlamaları sona erdirmeye çağırmaya devam ediyor. Süresiz sokağa çıkma yasaklarının yol açtığı ve ‘toplu cezalandırmayı' andıran, bazıları bir ayı geçen zalim uygulamalar artık son bulmalı.”
Son sürecin tümünün değerlendirildiği raporda, PKK'nin sadece Çınar'daki saldırısının ele alındığı görülürken, yaklaşık 7 aydan bu yana devam eden çatışmalarda başta Silvan'daki Fırat Simpil isimli çocuk olmak üzere, PKK'nin neden olduğu diğer sivil ölümlere yer verilmemiş olduğu dikkat çekti.
PKK'nin Çınar'da gerçekleştirdiği saldırının konu edildiği o tek paragrafta şu ifadeler kullanıldı: “PKK saldırıları, sivillerin ölümüyle sonuçlandı. 13 Ocak'ta PKK'nin Diyarbakır Çınar İlçe Emniyet Müdürlüğü binasını hedef alan saldırı, bir polis ve ikisi çocuk olan beş sivilin ölümüne yol açtı. Çoğu sivil 39 kişi, emniyet Müdürlüğü binasını, polis memurları ve ailelerinin de yaşadığı lojmanı ve emniyetle ilgisi olmayan diğer bir binayı yıkan saldırı sonucu yaralandı. Askeri hedef ve sivil ayrımı gözetmeyen bu tür saldırılar, uluslararası insancıl hukuk ilkelerini ihlal ediyor.”
Operasyonlarda sivillerin can güvenliğinin garanti altına alınması gerektiğinin vurgulandığı raporda, “Hak ihlallerine yol açan güç ve şehir içinde ağır silah kullanımı, polis ve ordunun bölgede gerçekleştirdiği operasyonların karakteristiği haline geldi. Hükümet, ateşli silah kullanımının insan hakları hukukuna uygun ve silahsız mahalle sakinleri arasında ölümlere ve yaralanmalara yol açmayacak bir şekilde gerçekleşmesini garanti altına almalıdır.” diye belirtildi.
Yaşanan çatışmalar nedeniyle 150 sivilin hayatını kaybettiği belirtilen raporda, “Devlet güçlerinin PKK'nin gençlik kolu olan Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi'yle (YDG-H) çatışmaları esnasına 150'den fazla bölge sakininin öldürüldüğü bildirildi. Kadınlar, küçük çocuklar ve yaşlıların da aralarında bulunduğu bu ölümler, hükümetin ölenlerin çok azının silah taşımadığına ilişkin açıklaması konusunda ciddi şüphe yaratıyor.” denildi.
Devam eden operasyonların uluslararası standartlarla uyum göstermediğinin vurgulandığı raporda, “YDG-H üyelerinin yakalanmasını amaçlayan güvenlik tedbirleri de dahil olmak üzere operasyonlar, Türkiye'nin insan hakları hukukundan doğan özellikle güvenlik kuvvetlerinin güç kullanmasıyla ilgili uluslararası yükümlülükleriyle uyumlu olmalı. Yaşam hakkı ve kişi güvenliğini de içeren bu standartlar uyarınca, ateşli silah kullanımı, başkalarının hayatı için tehlike yaratan veya onları yaralama tehlikesi gösteren kişilere karşı olmak dışında gerçekleştirilemez. Gece gündüz devam eden sokağa çıkma yasakları sırasında yürütülen bu yarı askeri operasyonlar, bahsedilen uluslararası standartlarla uyum göstermiyor ve yüzlerce insanın hayatını tehlikeye atarak adeta bir toplu cezalandırma haline dönüşüyor.” ifadelerine yer verildi.
Uluslararası Af Örgütü tarafından yayımlanan raporun geri kalanındaysa Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın çatışmalı süreçle ilgili yaptığı değerlendirmelerin alıntılandığı ve gündemdeki yerini koruyan akademisyenlerin imzaladığı bildiri sonrası gelişen tepkilerin eleştirildiği görüldü.
Uluslararası Af Örgütü'nün çatışmalı süreç, sokağa çıkma yasakları ve sivil ölümleriyle ilgili yayımladığı söz konusu rapor, toplumun birçok kesimi tarafından objektif bir rapor olmadığı yönünde eleştiri alıyor. (İLKHA)