Ulu’l-emr’in şûrâ gücü ve misyonu

Hamza Türkmen, Müslüman düşünce geleneğinde şûrâ ve istişarenin mahiyetine dair incelemelerine devam ediyor.

Müslümanlar arasında ifsadı yaygınlaştırmak, aralarını bozmak ya da gelecekleri üzerinde kafa karışıklığı, korku ve güvensizlik oluşturmak amacıyla birçok kötücül veya şeytani komplo ve propagandayla karşı karşıya kalınıyor.  İslami mücadele tanıkları ve müslüman kitleler arasında psikolojik harp diyebileceğimiz dostluk, korku ve güven duygusuna yönelik yalan veya abartılı haberler yaygınlaştırmayı amaçlayan algı yönetimleri, insanlık tarihi boyunca hep mü’minlerin yaşadığı imtihanlardan olmuştur.

Bu imtihanlardan birisi de Siret-i Nebi’nin Medine Dönemi rivayetlerine göre Mekkeli müşrik ulularından Ebu Süfyan, Medine’ye panik ve korku oluşturmak için şehri işgal etmek amacıyla büyük bir ordu topladıklarına dair Medine’ye adamlar göndererek abartılı haberler yaymaya çalışması karşısında yaşanmıştır. Bu olayla bağlantılı olarak istihbari haberler konusunda ilgili meseleyi Nisa Sûresi’nde “Resul”e ve “Ulu’l-emr”e götürmeyle ilgili ayet-i kerime nazil olmuştur:

“Onlara, güven veya korkuyla ilgili bir haber geldiği zaman, onu hemen yayarlar. Oysaki onu Resul'e ve kendilerinden olan ulu'l-emre bildirselerdi; işin iç yüzünü ve ne olup bittiğini, bilirlerdi (yani istinbat ederlerdi). Eğer Allah'ın lütfu ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız hariç hepiniz şeytana uyardınız.” (4/83)

Yazının devamı

İslam Düşüncesi Haberleri

"Ey zindan arkadaşlarım, birbirinden ayrı Rabler mi daha hayırlıdır, yoksa kahhar olan bir tek Allah mı?"
"Allah’a herhangi bir şeyi şirk koşmamız bizim için olacak şey değildir"
“Doğrusu ben, Allah'a iman etmeyen, ahireti de tanımayanların ta kendileri olan bir topluluğun dinini terkettim."
Zindan arkadaşları Yusuf'a dediler ki: "Bu rüyalarımızın ne anlama geldiklerini bize anlat”
“Sonra onlar, delilleri Yusuf'un lehine gördükleri halde, onu bir süre için hapsetmeyi uygun buldu.”