Uludere Katliamına ilişkin soruşturmayı yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı dün "görevsizlik" kararı alarak olayı Genelkurmay Askeri Savcılığına havale etti.
Katliamın soruşturma süreciyle ilgili alınan bu son yargısal karar üzerinden gazeteci, akademisyen ve çeşitli kuruluş temsilcileri konuyu Islah Haber’e değerlendirdiler.
İşte Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, MAZLUMDER Genel Merkez Yön. Kur. ÜyesiNurcan Aktay, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Vahap Coşkun, Gazeteci-Yazar Aslan Değirmenci, Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Yön. Kur. Üyesi Tuncay Yerlikaya'nın konuyla ilgili demeçleri:
BU TİP TAVIRLAR MEVCUT YARAYI DAHA FAZLA KANATMAKTAN BAŞKA İŞE YARAMAYACAKTIR
RIDVAN KAYA (Özgür-Der Genel Başkanı):
ASKERÎ MAHKEMEYE SEVK, ROBOSKÎ’NİN ÜZERİNİ ÖRTMEK ANLAMINA GELİYOR
NURCAN AKTAY (MAZLUMDER Genel Merkez Yön. Kur. Üyesi):
Bizim askeri kışlalardaki ölümlerle alakalı oluşturduğumuz bir komisyon var. Bundan örnek verelim. Kışlalardaki şüpheli ölümlerle ilgili kurulan bu komisyonumuzun faaliyetlerinden biri de konuyla ilgili yargı süreçlerini takip etmektir. Biz şu ana kadar bu konuda alınmış iç açıcı herhangi bir karar görmedik. Dolayısıyla askeri mahkemelerin bizatihi kaldırılması gerektiğini savunuyoruz. Öte yandan Uludere soruşturmasını şu koşullarda askeri mahkemeye sevketmek Roboskî’nin üzerini örtmek anlamına geliyor. Kaldı ki barış sürecinde bunun yapılmasını çok riskli buluyoruz. Konu ne mağdur ailelerin ne de vicdanlı kesimlerin gündeminden hiç düşmeyen bir mesele… Bu anlamda savcılığın verdiği “görevsizlik” kararının çok kaygı verici olduğunu düşünüyorum.
ULUDERE OLAYINI GÜNDEMDEN DÜŞÜRMEK ÜZERE VERİLMİŞ OLAN BİR KARAR
VAHAP COŞKUN (Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi):
Savcılığın bu kadar uzun bir süreden sonra görevsizlik kararı vermiş olmasının kendisi dikkat çekicidir. Bu kadar uzun bir süre yapılmış incelemeden sonra konu askeri mahkemeye havale ediliyor… Bu daha askeri mahkemeye gidecek, askeri mahkeme de muhtemelen benzeri uzunlukta bir zamana yayarak incelemede bulunacak ve ondan sonra da artık oradan bir karar çıkar mı çıkmaz mı bu da belli olmayacak… Gerçeğe ulaşma ve adaleti gerçekleştirmenin en önemli verilerinden bir tanesi bunun mümkün mertebe hızlı yapılmasına bağlıdır. Maalesef devletin ilgili kurumlarının tamamı Uludere olayında, kendilerinden beklenen bu adaleti gerçekleştirmeye yönelik yeterli bir irade ortaya koymadılar. Mecliste araştırma komisyonu kuruldu ama uzun çabalar sonucunda bu kurulun yazdığı rapor fiyaskoyla sonuçlandı. Alınan bu son kararın toplumdaki algılanması ise yine Roboskî veya Uludere olayının bir şekilde unutulması olacaktır. Bu, Uludere olayını toplumun gündeminden düşürmek üzere verilmiş olan bir karar olarak okunacaktır. Dolayısıyla burada adaletin gerçekleşeceği noktasında var olan umutları da boşa çıkaran ve ek olarak barış sürecinin ruhuyla da uyuşmayan bir karar olduğu söylenebilir.
SİVİLLERE KARŞI İŞLENMİŞ BİR SUÇUN, ASKERE HAVALE EDİLMESİ KABUL EDİLEMEZ
ASLAN DEĞİRMENCİ (Gazeteci-Yazar; Milat Gazetesi Ankara Temsilcisi):
KATLİAMIN ÜZERİNİN ÖRTÜLECEĞİ KANAATİ İYİCE PEKİŞTİ
MURAT KOÇ (Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Yön. Kur. Üyesi):
Sivillere karşı işlenen ve sivil bir mahalde cereyan eden bu hadise ile ilgili soruşturma dosyasının askeri savcılığa sevk edilmesi hiçbir şekilde hukuki bir temele dayanmıyor. Roboski’de askeri yetkililerin verdiği emirle masum sivillerin üzerine askeri uçaklarla bombalar yağdırılmıştır. Emir-komuta sistemi içinde askeri bir mantıkla siviller katledilmiştir. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu emri kimin ne maksatla verdiğini araştırması gerekirken, alınan görevsizlik kararında katliamın “taksirler ölüme sebebiyet” vermek şeklinde yorumlanması görevsizlik kararından daha vahimdir. Söz konusu taksirin kimden kaynaklandığına dair hiçbir askeri yetkilinin ifadesine bile başvurulmadan dosya baştan savma bir şekilde incelenmiş ve olayın acemice üstü kapatılmaya çalışılmıştır. Askeri savcılığın her halükarda “vur emri” verenleri koruyacağı, askeri mahkemelerin sicilini bilen herkesin malumudur.
Hali hazırda sürdürülen barış görüşmelerinin, Kürt sorunu konusunda oluşan iyimserlik havasının bu karar nedeniyle zarar görme ihtimali göz önünde tutulmalıdır. Roboski katliamı konusunda açılan soruşturmaların sonuçlarını beklememizi öneren Başbakan, hem Meclis komisyonunun o garip raporunun hem de bu görevsizlik kararının Roboski’nin üzerini örtme çabası şeklinde algılanacağını iyi bilmelidir. Çözüm sürecinin sağlıklı işleyebilmesinin en önemli koşullarından biri de Roboski’de adaletin tesis edilmesi olacaktır. Bunun için de soruşturmanın; sivil savcılar marifetiyle, hukuka uygun biçimde ve en kısa sürede sorumluların tespiti ile neticelenmesinin imkanları derhal sağlanmalıdır.
YARGI SÜRECİNİN ASKERE HAVALESİ HÜKÜMETİN AYIBIDIR
TUNCAY YERLİKAYA (Özgür Eğitim-Sen Diyarbakır Temsilciliği Yön. Kur. Üyesi):
(ISLAH-HABER)