Umut İslam Ayar'ın haberi:
AKABE, AKDAV, AKV, ANADOLU PLATFORMU, FATİH AKINCILARI, HİKMET VAKFI, MAZLUMDER ve ÖZGÜR-DER tarafından düzenlenen basın toplantısı MAZLUMDER İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi Ramazan Beyhan’ın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Daha sonra MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal açılış konuşmasını yaptı. Ünsal konuşmasında şunları söyledi: “Bizler 34 kardeşimizi kaybetmiş olmanın acısını paylaştığımızı, adalet arayışları için İstanbul’a gelen ailelerini misafir ederek bir kez daha göstermek istedik. Bu kardeşlerimiz, bulundukları bölge tarıma müsait olmadığı, bölgeye yatırım yapılmadığı için hayatlarını bir başka seçenek olmaksızın kazanmak zorundaydılar. Onlar, namlunun ucunda hayat kavgası veriyorlardı. Biz, devam eden adli süreçte sorumluların açığa alınması gerektiğini bir kez daha talep ediyoruz”.
Daha sonra MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar “Bugün burada hala hukuki sonuçlarını elde edemediğimiz bu acı katliamı ve onun gerçeklerini, insani yönünü ve ailelerin adalet taleplerini dile getirmek için toplandık” diyerek ortak basın açıklaması metnini okudu. Açıklamada STK’ların olayın ardından bölgedeki gözlemleri, konunun insani boyutu, ailelerin yaşadıkları travma, adalet arayışları, gecikmiş olarak devam eden adalet sürecinden bahsedilerek Uludere ve Uludereliler hakkında özellikle son dönemlerde resmi makamlar tarafından ortaya atılan iddialara yönelik bilgilere yer verildi.
Sarıyaşar açıklamanın sonunda şunları söyledi: “Yüzlerce yıldır birlikte yaşayan halkların birlikte yaşama iradelerinin perçinlenmesi ve bu iradenin zarar görmemesi için Uludere (Qileban)’de hayatlarını kaybedenlerin ailelerinden hatanın kabul edildiği, acılarının paylaşıldığı beyan edilmeli, resmi ağızdan mutlaka helallik istenmeli, Uludere’de yaşanan olaylar aydınlatılmalı, sorumluları daha fazla gecikilmeden açığa alınarak adalet önünde hesap vermesi sağlanmalıdır”.
Katliamda 15 yaşında iken hayatını kaybeden Serhat Encü’nün abisi Veli Encü ise yaptığı konuşmada 173 gündür katliamın karanlıkta kaldığını, bu süreçte bazı Roboskililerin haksız yere tutuklandığını, kendilerine politik baskı uygulandığını, kendisinin de mecbur bırakıldığı para cezalarına çarptırıldıklarını, şikayetlerini geri çekmeye zorlandıklarını belirtti. Veli Encü; “Kamuoyunun konuya duyarsızlığı, Başbakan’ın olaya bakış açısı, hükümet organlarından gelen son açıklamalar Roboskililerin adalete olan inancını zedelemiştir. Adalet istemek suç ise hepimizi tutuklayın. Biz duyarlı herkesi bu konuya sahip çıkmaya, resmi makamları da gerekli tüm adımları atmaya davet ediyoruz” dedi.
Düzenlenen toplantıda İslami Kuruluşlar ve Roboskili Aileler adına iki adet basın bildirisi okundu.
Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar’ın İslami Kuruluşlar adına “Adalet Siyasetin Gölgesinde Geçikiyor” başlıklı metin ve Roboskili Aileler adına Veysel Encü tarafından “Kardeşlerimizin Katledişlinin 173. Günü” okundu.
Açıklama diğer kuruluş temsilcileri tarafından yapılan konuşmalar ile devam etti.
AKDAV adına Ahmet Çamurluoğlu yaptığı konuşmada Hükümetin bugüne değin PKK ve BDP’nin Kürt halkının temsilcisi olamayacağını söylediklerini lakin yaşanan bu olaylara karşı davranışlarıyla aslında kendilerinin de herhangi bir temsiliyet sağlayamadıklarını” ifade ederek gelişmelere karşı hükümetin tavrını eleştirdi. Daha sonra katliamın karşılığının tazminat olmadığını dile getiren Çamurluoğlu, süreci bu boyuta getiren hükümetin adaleti tesis etme yükümlülüğü olduğunu ve bunu derhal yapması gerektiğini belirtti.
AKINCILAR DERNEĞİ adına Mehmet Şahin ise Uludere katliamı sonrasında yaşanan sessizliğe sitem ederek. Bizler Uludere’li kardeşlerimiz ile bedel ödemeye ve bu mücadeleyi birlikte devam ettirmeye hazır olduklarını ifade ederek. Bu suskunluğun haktan adaletten olmadığını belirtti. Öte yandan yaşanan gelişmelere karşı tazminat teklifini eleştirerek Uludere’li ailelerin yanında olduklarını ve her türlü bedel ödemeye hazır olduklarını tekrar ifade etti.
AKV adına konuşan Cevat Özkaya ise bu davanın bu kadar uzun süreceğini düşünmediklerini, köydeki 5-6 gencin de değişik bahanelerle hapse atılmasının kendisine bir hayal kırıklığı yaşattığını ifade etti. Özkaya “Bu hadiseye ‘bu 34 çocuktan biri benim çocuğum olabilirdi’ mantığıyla bakmak lazım. Merhamet bize lazım onlara değil, onlara adalet lazım, bu adaleti ikame etmemiz gerekiyor” dedi.
Son konuşmacı ise Özgür-Der Genel Başkan yardımcısı Kenan Alpay'dı. Uludere'den gelen ailelerin yaşayıp anlattıkları acılı tabloya eklenecek fazla bir söz bulamadığını ifade eden Alpay hiç bir biçimde bu meselenin örtülemeyeceğini ifade etti.
Konuşmasının devamında Uludere'de yaşanan facianın ardından bir heyet halinde acılı aileleri ziyaret ettiklerini ve bugün burada anlatılanların ibret verici bir biçimde makul ve mantıklı talepler olduğuna dikkat çeken Kenan Alpay şunları söyledi:
“Bugün İstanbul'a gelen acılı aileler yapılması gerekenlerin halen yapılmadığının açık bir göstergesidir. 34 insanın ölümünü basitleştiren, önemsizleştiren yaklaşımlar ahlaken ve hukuken büyük bir zulümdür. Aileleri İstanbul'a gelmeye zorlayan süreç Hükümetin tazminatla meseleyi çözmeye fakat hiçbir surette özre yanaşmamasıyla doğrudan alakalıdır.
Cenazeleri ve aileleri kendi kaderine terk ederek acıları dindirmek mümkün değil. Oysa herkes bilir ki acılar paylaşıldıkça azalır. Fakat bırakın acıları paylaşmayı ölenleri suçlayıcı ifadelerle acılar katlanarak büyütüldü. Ölenlere yönelik Hükümet katından seslendirilen 'figüran, kaçakçı' vs. söylemleri ile sorunlar çözülmek bir tarafa daha da arttırılacaktır. Şimdi inadı, kibri bırakıp yanlıştan dönmenin ve 34 insanın ölümünden sorumlu olanların yargılanıp cezalandırmanın önünü açmanın zamanıdır. Ortada savaş uçaklarıyla işlenmiş bir cinayet var. Dersim katliamlarını devlet nasıl örtemediyse, manipülasyon ve psikolojik harekatlarla toplumu sindiremediyse Uludere'de de örtme ve sindirme başarılı olamaz.”
Kaynak: Timeturk