Aslına bakarsanız her şeyin sütliman olması gereken bir dönemdeyiz.
Ülke seçime gidiyor, kampanyalar biraz işportacı düzeyinde yürüyor ama olsun, dünyanın her yerinde biraz böyledir.
Herkes her konuda fikrini söyleyebiliyor.
Daha da önemlisi Öcalan devletle müzakerelerini sürdürüyor.
15 Hazirana kadar “Kürt tarihinin ilk büyük anlaşmasına” ulaşılabileceğini söylüyor.
Seçimden sonra yeni anayasa yapılacağı vaat ediliyor.
Bu tablodan sert tartışmalar, atışmalar, politik seviyesizlikler, matraklıklar falan çıkar ama bu tablodan “içsavaş” görüntüsü çıkmaz normalde.
Ama baktığınızda Güneydoğu şu anda “ayaklanmanın” eşiğinde gözüküyor.
Üç günlük yas var.
Göstericiler polislerle çatışıyor.
Şehirlerde kepenkler indiriliyor.
Her yanda öfke patlamaları yaşanıyor.
Belli ki normalin dışında bir şeyler yaşanıyor.
Devletin bütün birimleriyle görüşen Öcalan’ın “barışa yaklaştığımızı” söylediği sırada savaş yükseliyor.
Seçimlere ve muhtemel bir barışa hazırlanırken neden böyle bir savaş atmosferine giriyoruz?
Bunun cevabını bulabilmek için Emre Uslu’nun bugünkü yazısını okumak lazım.
Uslu’nun yazısını okurken, onun “Kastamonu saldırısını” daha önceden haber veren biri olduğunu da iç unutmamalı tabii.
Olaylar, Tunceli’de durduk yerde yedi PKK’lının öldürülmesiyle başladı.
PKK da buna karşılık Kastamonu’da ve Silopi’de polislere saldırdı.
Ardından Uludere’de 12 PKK’lının vurulduğu “operasyon” geldi.
Devlet Öcalan’la “müzakerelerini” sürdürürken neden “devletin ordusu” PKK’lılara operasyon düzenleyip onları öldürdü?
Bu emri kim verdi?
Hükümet mi “saldırın” dedi?
Genelkurmay mı harekatı başlattı?
Yoksa bazı generaller kendi başlarına mı bu operasyonları düzenliyor?
On binlerce insanın öldürüldüğü otuz yıllık savaşın bu ölümlerle bir neticeye ulaşmadığı apaçık ortada dururken, çözümün eşiğinde yeniden adam öldürerek barışı sabote etmenin sorumlusu kim?
Emre Uslu, Tunceli saldırısının gerçekleştiği bölgenin komutanlığını, Balyoz sanıklarını Genelkurmay adına ziyaret eden generalin yaptığını söylüyor.
Ama daha da ilginç olanı Uludere’de 12 PKK’lının öldürüldüğü saldırıyı yöneten general.
Bu 12 kişinin neden ve nasıl öldürüldüğü açıklığa kavuşmadı.
Resmi açıklamalar, PKK’lıların “sınırdan sızarken” öldürüldüklerini iddia ediyor ama ölenlerin cesetleri “sınırın öbür yanından” getiriliyor.
Uslu, “12 kişinin öldürüldüğü bir çatışmada bir tek askerin bile yaralanmamış olması izaha muhtaç bir durum” diyor.
Yapılan açıklamanın pek akla yakın olmadığı açık.
Bu 12 kişinin ateşkes döneminde ani bir saldırıyla öldürülmüş olma ihtimali daha kuvvetli.
Zaten bu yüzden Güneydoğu ayakta.
Bunun için oradaki insanlar öfkeli.
Peki, bir anda bütün Güneydoğu’yu ayaklandıran böyle bir operasyonu gerçekleştiren general kim?
Uslu, o generalin kimliğini de veriyor.
Bizim gazetenin yayınladığı “AKP ve Gülen’i Bitirme Planı”nı hazırlayan ekip arasında geçiyor adı bu generalin.
O planı hazırlayan “cuntanın” elemanı olduğu söylenen bir general, tam barışa yaklaşıldığı sırada Uludere’de yaptığı bir operasyonla savaşı kışkırtıyor.
Emre Uslu, bütün bunların bir plan içinde geliştiğini ileri sürüyor.
Ve, Kastamonu saldırısını daha önceden haber vermiş biri olarak, Bolu yahut Karabük civarında yakında PKK’lı bir grubun saldırı düzenleyeceğini bildiriyor.
Bu saldırıyı düzenleyecek PKK grubuna da “bilerek” engel olunmadığını söylüyor.
Bütün bunlar, Uslu’ya göre “AKP’yi bitirme planının” bir parçası.
Peki, amaçlarından biri de AKP’yi geriletmek olan bu cuntanın eylemleri karşısında başbakan ne yapıyor?
Son gördüğümde ceketi fora etmiş, yaptığı duble yolları anlatıp “tek devlet” diye bağırıyordu.
O devleti “tek” sanıyor ama o tek devlet çoktan cuntalarla parçalanmış, hem onun hem Türkiye’nin altını oyuyor.
Sanırım, mitinglerdeki büyük kalabalıkların alkış seslerinin gürültüsünden, başbakan, cuntanın kışkırttığı Güneydoğu’dan yükselen ayaklanma seslerini duyamıyor.
ahmetaltan111@gmail.com
TARAF