Uludağ Üniversitesi'nde “Sosyalizm- Komünizm” Konuşuldu

Uludağ üniversitesi İnsani Değerler Topluluğu kavram çalışmaları kapsamında dördüncü dersini Serdar Bursalı’nın sunumuyla “Sosyalizm- Komünizm” konusunda gerçekleştirdi.

Uludağ Üniversitesi kampüs merkezindeki Mediko Kırmızı Salon’da gerçekleşen programda topluluk yönetim kurulu üyelerinden Halime Örs, öncelikle komünizm tanımı üzerinde durarak,bu kavramın feodalitenin sonucuyla belirginleşen kapitalizme tepki olarak doğduğunu vurguladı. Komünizmin kavramına etkisi olan düşünürleri ve tarihi süreç içerisinde ki evrilmeleri üzerinde duran Örs, daha sonra komünizm kavramıyla girift bir ilişkisi olan sosyalizm kavramını ele alarak, komünizm ve sosyalizm kavramlarının benzeşen ve ayrışan yönlerinden bahsetmesinin ardından sözü konuşmacı Serdar Bursalı'ya bıraktı.

Serdar Bursalı sözlerine Türkiye’de sosyalizm, komünizm, Leninizm, Kemalizm gibi kavramların ortak bir sol çerçevede değerlendirilmesinin doğru bir perspektiften bakmak olacağını belirterek sözlerine başladı.  Sol kavramları değerlendirirken, Müslümanca bakış açısına sahip kişilerin geçmişten günümüze değin oluşumları dikkatli bir şekilde incelemesi gerektiğini vurguladı. Bu minvalde Sol-Kemalizm-Müslümanlar üçgeninde solun nerede durduğunu; çıkarları doğrultusunda kemalizm yer yer eleştirilsede Şeyh Sait kıyamından sonra İstiklal Mahkemeleri’ndeki tüm idamların savunuluyor olmasının tezatlığı üzerinden örneklendiren Bursalı, sol ve kemalizmin başlarda sadece bir ittifaklık çizgisindeyken zamanla aradaki farkı eriterek Kemalist bir gençliği oluşturduğunu belirtti.

“Kemalizm ilk ve en önemli darbedir” diyen Bursalı, kemalizmin savaştan yeni çıkmış, yorgun ve muhalefet etme gücü olmayan halkın, elinde silah bulunduran bir grup tarafından sindirilmesinden başka bir şey olmadığını ifade etti.

Solun müslümanlar ile ilişkisi üzerinde duran konuşmacı, hangi fraksiyonuna bakılacak olunursa olunsun solun kabataslak düşüncesinin “ordu ve kemalizm ilericidir, dinciler gericidir. Öyleyse ilerici olan gerici olanı yok etmelidir veyahut yok edene destek vermelidir”  olduğunu belirtti.

Sol ve kemalizmin müslümanlar tarafından örgütsel ve söylemsel bazda iç içe görülmesinin solun kirli ittifaklarından kaynaklandığını belirten Bursalı, bunun sebebinin solun sekülerizmin gerilemesi ve müslüman halkın ilk defa kendisini ifade edebilmesi demek olan Demokrat Parti’nin geriletilmesini yani 60 darbesini sahiplenmeleri olduğunu belirtti.

70’li yılların sonlarına gelindiğinde bağımsız İslami hareketlerin kısmen yükselmesi, İran devriminin olması ve İhvan’ın yükselişi solun dikkatini çektiğini ve sol gruplar içinde İslam’a karşı bir merak uyandırdığını belirten konuşmacı, bu merakın solun kendi içinden çıkarttığı yazarlar sayesinde düşüncelerini pekiştirecek nitelikte yanlış bir İslam tasavvurunu oluşturduklarını belirtti. 80’li yıllara gelindiğinde ise köyden kente göçün artmasının kentlerdeki Alevi nüfusu arttırdığını, solun da eleman kazanmak ve Alevilerden sola söylem gücü oluşturabilmek adına Alevi güzellemesine başvurduğunu belirten Bursalı, teorik anlamda sosyalist formasyona göre, Aleviliğin İslam’dan daha ‘gerici’ olmasına rağmen ideolojik anlamda ortalama müslümanlara karşı Aleviliğin bayraktarlığını gerçekleştirmek adına, müslümanlarla karşıtlıkta bir zemin oluşturulmaya başlandığını belirtti.

Müslümanların ve solun Amerika’nın Irak’ı işgalinde İncirlik Üssü gibi yapıların kullanılmasına müsaade eden 1 Mart tezkeresi ve 2006’da İsrail’in Gazze’ye saldırıları sırasında yer yer birlikte eylemlerin yapıldığını belirten Bursalı, Suriye olayına gelindiğinde ise solun zalim Beşşar Esed’in doğrudan destekçileri olmaları ve Türkiye’de ki basında sözcülüğünü yapmalarıyla hasebiyle tamamen ayrıştıklarını ve ilişkilerin sıfır düzeyinde, çoğu yerde ise çatışma düzeyinde olduğunu ifade etti.

Son olarak, konuşmacı solun propaganda dili olarak kullandığı ajitasyon sayesinde tek sözlü, etkili bir sözle insanları kendi düşüncelerinde toplamaya çalıştığını ve bu uğurda gerçekliği olmayan olayların ortaya atıldığına değinerek, Müslümanlarca solun kullandığı bu ajitasyon yöntemine karşı dikkatli olunması gerektiğini ve Allah’ın uyarısıyla “Bir kavme olan kınınız sizi adaletten alıkoymasın” ilahi mesajıyla muhatap olduğunu vurgulayarak yalandan beri olmamız gerektiğini belirtti.

Program dinleyicilerin soru ve katkılarının ardından Halime Örs’ün konuşmacı Serdar Bursalı’ya teşekkür etmesi ve topluluğun gelecek programları hakkında bilgi vermesiyle sona erdi.

Haber: Elif Güldibi

Etkinlik-Eylem Haberleri

Diyarbakır Özgür-Der Gençlik Çalışmaları başladı
Ali Emre: “Gazze’nin bize değil, bizim Gazze’ye ihtiyacımız var”
Saraçhane'de eller Gazze için semaya kalktı: Lübnan halkının yanındayız!
Özgür-Der Gazze’de yemek ve temiz su dağıtımını sürdürüyor
Muşlu Müslümanlardan "Seccadeni Al Gel" etkinliği