Suriye'deki Filistinliler İçin Ulusal Çalışma Grubu'nun hazırladığı bir raporda Suriye'deki Filistinli mültecilerin ülke halkının maruz kaldığı şartlardan daha ağır şartlara maruz kalmalarına, hayat güvenliği açısından da daha büyük tehlikelere maruz kalmalarına rağmen kendilerine çevre ülkelerin kapılarının kapalı tutulduğu ifade edildi. Raporda, savaş ve kuşatma ortamından kaçan Filistinlilerin kendilerine kapıların kapalı tutulması sebebiyle ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduklarına dikkat çekildi.
Suriye'deki Filistinliler İçin Ulusal Çalışma Grubu'nun hazırladığı ve dün (19 Temmuz Pazar) yayınladığı rapora göre Ürdün yönetimi Suriye'de yaşayan Filistinlilerin ülkesine girmelerini herhangi bir gerekçe göstermeksizin engelliyor. Bu engelleme Ürdün hükümetinin bu yönde karar almasından sonra sıkı bir şekilde uygulanıyor.
Lübnan hükümeti ise Suriye'deki Filistinlilerin, ülkesinin topraklarına girebilmeleri için yerine getirmeleri kesinlikle mümkün olmayan birtakım şartlar ileri sürüyor. Bunun da Filistinlilerin Lübnan'a girişini engellemenin dolaylı yöntemi olduğu ifade ediliyor. Örneğin bir Filistinli mültecinin Suriye tarafından Lübnan tarafına geçebilmesi için herhangi bir Avrupa büyükelçiliğinden Avrupa'ya geçişinin onaylandığına dair belge getirmesi yahut Beyrut havaalanından yabancı bir ülkeye yolculuk rezervasyonu yaptırmış olması şart koşuluyor. Böyle bir şartı bir Filistinli mültecinin Suriye'de yerine getirmesi ise büyük ölçüde imkânsız.
Daha önce Suriye'deki Filistinli mültecilere Türkiye'ye geçiş için vize veren Beyrut'taki Türkiye büyükelçiliği de bu vize işlemini durdurdu. Türkiye'nin Körfez ülkelerindeki büyükelçilikleri bu ülkelerde ikamet hakları olan Filistinlilere vize verebiliyor.
Irak rejimi ise Baas rejimine destek veren güçler için köprü görevi gördüğünden Suriye'deki Filistinli mültecilerin Irak tarafından bir kurtuluş kapısı bulmaları da mümkün değil.
Hukukçular bütün bu uygulamaların ve çıkış kapılarının Filistinli mültecilere kapatılmasının Suriye'deki Filistinli mültecilerin hayatlarını büyük tehlikelere attığını, bunun da uluslararası hukuka, savaş ve kriz dönemlerinde sığınmacıların hayatlarının korunmasına dair devletler arası ilişkilere müteallik geleneklere tamamen aykırı olduğunu vurguladılar.
Kaynak: FİEM