Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan ile Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, Suriye gelişmelerinde varılan son nokta, Ukrayna üzerinden Batı bloku ülkeleri ile Rus ve Türk ilişkilerinin Suriye'ye yansımalarını AA muhabirine değerlendirdi.
Acun, Suriye'deki iç savaşı ve çatışmaları bitirecek, temel sorunlara çözüm sunacak bir siyasal sürecin işlemesi için Astana ve Cenevre'de 2 ayrı siyasal girişimin olduğunu söyledi.
Astana bağlamında Türkiye'nin Rusya ve İran ile görüşerek yeni Anayasa yapımı ile birlikte Suriye muhalefetinin entegre olabileceği bir geçiş hükümetinin oluşturulmasını hedeflendiğini belirten Acun, "Ancak şimdiye kadar rejim, Rusya ve İran'ın Suriye’de temel amacı, siyasal çözüm değil askeri bir çözümdür." dedi.
Rusya’nın Ukrayna işgalinin Suriye'ye yansıması
Acun, Rusya'nın askeri imkanlarının önemli bir kısmını Suriye'den Ukrayna'ya kaydırdığını belirterek, "Hem görece modern askeri ekipmanları, tecrübeli pilot ve özel kuvvetler gibi unsurları çekiyor hem de Wagner'in bölgeye aktarıldığını görüyoruz. Yine Esed rejimine bağlı unsurlarla ve Şii milislerin de Ukrayna'ya aktarılması durumunda askeri dengeleri etkileyecektir." diye konuştu.
Montrö bağlamında Rus gemilerinin boğazlardan geçişinin durmasının, Rusya'nın Suriye bağlamında askeri ikmal imkanlarını kısıtlayacağını ifade eden Acun, "Rusya'nın Ukrayna’ya başlattığı işgal girişimi Suriye'yi ciddi anlamda etkileyecek. Ülkedeki güç dengelerini tamamen değiştireceğini öngörüyorum." ifadesini kullandı.
"Ukrayna savaşının en büyük kaybedenlerinin başında Esed rejimi geliyor"
Acun, Rusya'nın ABD başta olmak üzere Batı ülkelerini bir blok olarak karşısına alması ve askeri, siyasi ve ekonomik olarak hedef haline gelmesinin Rusya'yı Suriye'de de zayıflatacağının altını çizdi.
ABD'nin Rusya'ya ve onun müttefiki konumunda olan Esed rejimine karşı çok daha sertleşeceğini dile getiren Acun, bunun işaretlerinin görüldüğünü kaydetti.
Acun, Esed rejiminin, Rusya ve İran'ın da çabalarıyla uluslararası meşruiyeti yeniden kazanma çabasının artık boş bir hayalden ibaret olduğunu belirterek, "Ukrayna savaşının en büyük kaybedenlerinin başında Esed rejimi geliyor." dedi.
"Esed rejimi çözümsüzlükte ısrarcı olursa da askeri seçenekler değerlendirilebilir"
Acun, Rusya'nın rejim unsurlarını Ukrayna'ya savaşa götürmesinin, ABD'nin rejime karşı askeri hamle yapmasını bile beraberinde getirebileceğini söyledi.
Bu durumun Türkiye açısından Suriye'de harekat bölgelerinin ötesinde yeni büyük fırsatların olacağını belirten Acun, "Türkiye siyasal çözümü zorlamak, yeni bir anayasa yapılmasını sağlamak, meşru muhalefetin olası yeni hükümete entegrasyonunu sağlamak açısından eli çok daha güçlendi. Özellikle Ukrayna savaşının uzadığı bir denklemde Esed rejimi çözümsüzlükte ısrarcı olursa da askeri seçenekler dahil yeni olasılıklar değerlendirilebilir." şeklinde konuştu.
Orhan ise Esed rejiminin, başta askeri muhaliflerin kontrolündeki İdlib bölgesi ile YPG/PKK'nın ele geçirdiği bölgeleri halen askeri yollarla kontrol etme inancının oluğunu ifade etti.
Esed rejiminin, Rusya ve İran'ın desteğiyle askeri çözüm konusunda ısrarcı olduğunu vurgulayan Orhan, "Dolayısıyla mevcut sınırlar üzerinden bir çözüme yanaşmıyor. Bu açıdan bakıldığında Suriye krizinde siyasi çözüm bir kördüğümdür." diye konuştu.
Orhan, Suriye'de kördüğümü açma konusunda içerideki aktörlerden ziyade Suriye krizinde etkili dış faktörlerin arasındaki ilişkilerin daha belirleyici olacağını aktardı.
ABD-Rusya, Türk-ABD ve Türk-Rus ilişkilerinin seyrinin önemine dikkati çeken Orhan, "İran'ın buradaki hedefleri ve dolaylı olarak da tabii İsrail'in Suriye üzerinde İran ile mücadelesi gibi faktörler Suriye krizinin geleceğinde belirleyici olacak." ifadelerini kullandı.
"Ukrayna krizinin Suriye'de önemli bir etkisi olacaktır"
Orhan, Ukrayna krizinin Batı ve Rusya arasındaki çatlağı derinleştirdiğini belirterek, Suriye'de ABD ve Rusya arasında varılmaya çalışılan uzlaşı çabalarına darbe vurmasının söz konusu olabileceğini vurguladı.
Türkiye'nin yine Ukrayna krizinde alacağı role ve pozisyona bağlı olarak Türk-Rus ilişkilerinin Suriye sahasında etki yaratacağını söyleyen Orhan, "Sahadaki etki istikrarsızlık ya da iş birliğinin daha da artması şeklinde yansıyabilir. Bu nedenle Suriye’de Ukrayna krizinin önemli bir etkisi olacaktır." dedi.
Orhan, ABD’nin YPG/PKK ile olan ittifakını sürdürmesi ve Fırat'ın doğusundaki varlığını korumaya çalışmaya devam edeceğini belirterek, bu bölge üzerinden Rusya’ya, Esed rejimine ve İran'a karşı bir denge oluşturma çabasının süreceğini aktardı.
ABD'nin Suriye meselesine tamamen angaje olma konusunda çekincelerinin devam ettiğini dile getiren Orhan, sözlerine şöyle sürdürdü:
"ABD'nin Rusya'ya karşı Ukrayna ordusuna verdiği askeri desteğin bir benzerini Suriye'de muhaliflere karşı verme olasılığı çok zayıf gözüküyor. ABD'nin Suriye meselesine angaje olma konusunda çekinceleri devam ediyor. ABD açısından Ukrayna meselesi Suriye’den daha farklı."
"Ukrayna sonrası YPG/PKK ile Esed rejiminin müzakereleri sekteye uğrayacak"
Ukrayna'daki savaş ile birlikte ABD-Rusya arasındaki çatlağın daha da derinleştiğini söyleyen Orhan, "Bu çatlağın tabii Suriye sahasına muhtemel yansıması olacak. Esed rejimi ile YPG/PKK arasında yürütülen müzakereler sekteye uğrayacaktır." dedi
"Rusya'nın Ukrayna işgali Suriye'ye olan ilgisini azaltacaktır"
Orhan, "Rusya, ilgisini ve kaynaklarının önemli bir kısmını Ukrayna'ya kaydırdı. Hatta Suriye'deki bazı askeri unsurları Ukrayna'ya kaydırdığına ilişkin iddialar söz konusu. Bu nedenle Ukrayna işgali Rusya'nın Suriye'ye olan ilgisini azaltacaktır." diye konuştu.
Orhan, Rusya'nın Suriye'den vazgeçeceği bu sahayı İran'a bırakacağı gibi yorumların da doğru olmadığını kaydetti.
İsrail’in Suriye'deki hava operasyonları
İsrail’in ABD'yle müttefiklik ilişkisi içerisinde olsa da Orta Doğu'da Rusya'ya olan ihtiyacı nedeniyle Ukrayna krizinde nispeten tarafsız bir pozisyon aldığını belirten Orhan, hatta İsrail'in, Ukrayna ve Rusya arasında arabuluculuk pozisyonuna soyunduğunu anlattı.
Orhan, İsrail'in bu dengeli tutumunun, Suriye'deki operasyonlarını geçmişte olduğu gibi Rusya'nın müdahalelerine maruz kalmadan sürdürebilmesine olanak sağlayacağını söyledi.