İnsanın uçkurundan yakalanması kadar kötü bir durum daha yoktur herhalde.
İstediğiniz kadar "Açıklayabilirim", "Düşündüğünüz gibi değil", "Bana tuzak kuruldu", "Düşmanlarımın tezgâhı" filan deyin, insanları o işi yapmadığınıza inandırmanız çok zor, neredeyse imkânsızdır!
Onun için şantajcılar, istihbarat örgütleri, iftiracılar, rakipler vb. hedefledikleri kişi ya da kişiler hakkında mutlaka bir şekilde "uçkur kozu"nu elde etmeye bakarlar.
Çünkü "uçkur kozu", yakalanan kişi hangi ahlaki değer sistemine sahip olursa olsun, faş edildiğinde mutlaka özneyi en yakınından en uzak daireye kadar utanç içinde bırakır.
İnsanlar o kişi hakkında sonuna kadar iyi niyet besleseler de "Hayır o adam bunu yapmaz, iftiradır, yalandır vs." deseler de akıllarının bir köşesinde "ateş olmayan yerden duman çıkmaz" mantığıyla kanaat sahibi olma vardır.
Ve belki de uçkur kozunun, kullananlar açısından en önemli getirisi, halk nazarında sadece uçkurundan yakalanan kişiyi değil, o kişinin mensubu olduğu grup, parti, din, mezhep vb. kurumları da yaralama gücüne sahip olmasıdır.
İnsanlar uçkurundan yakalanan birisini yargılarken "suçun kişiselliği" ilkesini genellikle kulak arkası eder ve "Bunlar böyledir işte" gibi bir genellemeye yönelir.
Doğru değil tabii ki.
Bir kişinin yediği bir haltı onun içinde bulunduğu bütün kitleye mal etmek en hafif tabiriyle vicdansızlık olur. Ama ne yazık ki insanlar böyle düşünüyorlar.
Böylesi uçkur kasetlerini yayınlayanlar da halkın bu özelliklerini bildiği için...
Halkı bir durumdan başka bir duruma yönlendirmek...
Yeniden formatlamak...
Halk üzerinde istedikleri hassasiyetleri oluşturmak...
Bir kitleyi diğer bir kitleye düşman etmek, kargaşa meydana getirmek gibi amaçlar için kullanıyorlar.
Şu da çok açık:
İnsanlardaki "tarafgirlik duyguları" da bu kasetleri yayanlar için çok önemli bir zaaf olarak değerlendiriliyor.
Deniz Baykal'ın kasetinin internete düştüğü zaman TBMM kulislerini görseydiniz bu dediklerimi çok daha iyi anlardınız:
Bütün kulislerde öbek öbek milletvekilleri, gazeteciler ve bir kısım ziyaretçiler cep telefonlarından Baykal'ın görüntülerini izleyip izleyip kahkahalarla gülüyorlardı!
Demek ki öyle durumlara gülebilenler kendisinin de bir gün aynı şekilde cezalandırılabileceğini unutuyor!
Erkekler biraz palazlandıkları zaman, biraz para, biraz mal mülk sahibi oldukları zaman nedense nefsani isteklerine daha kolay yenik düşebiliyorlar.
Aslında bu durum, iktidar sahiplerinin uçkurundan yakalanması ya da "uçkur kozu"nun iktidar sahiplerine karşı daha çok kullanılıyor olmasını açıklıyor.
Belki de bu yüzden "iktidar" kelimesi hem "sahip olmayı, güçlü olmayı" hem de "cinsel gücü" açıklayan tek kelimedir!
İktidar sahipleri ne yazık ki iktidar olunca "Al yanına Hülya'yı boş ver yalan dünyayı" moduna giriyorlar.
İktidar insanı bozuyor. Onun için "İktidar insanı bozar, mutlak iktidar mutlak bozar" demişler.
BUGÜN