Ergenekon’da Alman parmağı..
Amerika’nın örgütlediği özel harbin Almanların kontrolüne geçtiği kuşkusu gündemde.
Bizde istihbarat deyince akla hemen MOSSAD ve CIA gelir.. Mesela kimse FBI’dan söz etmez. Ya da Rus istihbaratı, Alman İstihbaratı, İngiliz İstihbaratı gündeme gelmez.
Eskiden KGB’den söz edilirdi. Onların stili farklı idi, ama şimdi Putin farklı bir şekilde masaya oturup kendi kartını karmaya hazırlanıyor.
İstihbarat örgütleri arasında her zmaan belli bir rekabet, çatışma ve işbirliği vardır.
Düşmanımın düşmanı benim dostumdur anlayışı yani..
Bazan 2 büyük istibarat örgütü, 3. ülkede hesaplaşırlar..
Rusya dağılmadan önce bizimkiler bazı kirli işlerini Bulgaristan üzerinden halletmiyorlar mı idi? İmpex mesela! Mumcunun hayatına mâl olan kirli ve kanlı ilişki neydi?..
Ergenekon savcısına tehdit telefonu Alman Konsolosluğu’ndan gitmiş. Ya da bir Alman istihbarat ajanı ya da onların kullandığı bir piyon aramış mahkeme kanalını..
Bizim burada Misyoner kesen ulusalcılar, Almanya’da Türkleri kesenlerle işbirliği içinde olmalarına ne demeli peki..
Bakın burada iç içe geçmiş üçgenler, dörtgenler ve daireler var..
Burada Almanlarla Amerikalıları karşı karşıya gelmiş görürsünüz, bir başka halka içinde bakarsınız bunlar yan yana duruyor..
Dostluk, düşmanlık yok bu alemde.. Sadece çıkar var..
Demokrat Almanya neonazileri hiçbir zaman elinden bırakmayacaktır.. Ama bu gücü elinde tutanlar, yeri geldiğinde kipa takıp ağlama duvarının önünde gözyaşı dökecektir.
Obama bir bakacaksınız zencilerin hakkını savunan biri. Ailede tek Müslüman olmayan kendisi var. Kendisi ise bir Hıristiyan. Kendini vaftiz eden Papaz ise kilisede “Allah Amerika’yı kahretsin” diye dua eden biri. Sonradan öğreniyoruz ki; Obama kökleri itibarı ile Yahudi..
Daha Clinton’u yenilgiye uğrattığı ilk gün, Kudüs’ün İsrail’in tabii başkenti olduğu yönünde görüş açıklıyor..
Taraf’ın haberi: “Ergenekon Terör Örgütü kapsamında tutuklu bulunan emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün ‘Alman Gladyosu’nun subaylarına uzanan derin ilişkiler yumağı ortaya çıktı.” Habere bakar mısınız: “Araştırmacı Yazar Talip Doğan Karlıbel, Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında tutuklu bulunan emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün 2003 yılında Alman National Zeitung gazetesine verdiği demeçte “Türkiye’de uzun bir süredir askeri darbe olmamıştır. Bunu büyük bir eksiklik olarak görüyorum” dediğini ortaya çıkardı. Büyük Hukukçular Birliği Derneği Başkanı Kemal Kerinçsiz’in bu birliği kurarken Alman NPD Partisi Genel Başkanı Günter Deckert’le internet ortamında tercüman vasıtasıyla irtibata geçtiğini ve aynı oluşumu Türkiye’de kurduğunu söyledi. Karlıbel, “Günter Deckert, Almanya’da 1994 yılında Türkleri kundaklayan Nazi gençlerini mahkemelerde savunmak için Alman Ulusal Hukuk Birliği adında bir dernek kurdu. Bu dernek 1998 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Kerinçsiz de Büyük Hukukçular Birliği’ni kurarken 2001 yılında Deckert’le mail ortamında iletişim kurdu ve Almanya’daki oluşumun aynısını Türkiye’de kurdu” dedi. Türkleri yakanlarla, Hıristiyanları yakanlar aynı kampta buluşuyor.. Haber devam ediyor: “Veli Küçük’ün; sık sık gittiği Hollanda ve Almanya’da Alman, Hollanda ve Danimarka’dan gelen aşırı milliyetçi kişilerle buluştuğunu söyleyen Karlıbel, bunlardan en ilginç buluşma Mölln ve Solingen katliamlarını organize eden DVU Partisi Genel Başkanı Dr. Gerhard Frey ile buluşmasıdır” dedi. Bu buluşmada, Alman Özel Harp Dairesi’nde uzun yıllar görev yapan Yarbay Wilhelm Hillek’in de olduğunu ifade ederek “Hillek, Türklerin hepsini karantinaya alalım, Türklerin olmadığı bir Almanya temiz bir Almanya olacaktır sözleriyle tanınıyor..” Karlıbel, 2001 ve 2007 yılları arasında Almanya’daki Ergenekon oluşumunun Türkiye’ye 1.5 milyon Avro para transfer ettiğini söyedi. Paraların bir kısmının masraf, kitap alımı, Almanya ve Hollanda gezileri için gönderildiğini ifade eden Karlıbel’in iddiasına göre, bu paranın 120 bin Avro’su Yeni Çağ Gazetesi’ne, 380 bin Avro’su Türk Ortodoks Kilisesi’ne, 90 bin Avro’su Noel Baba Derneği’ne, 15 bin Avro’su Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGB) Genel Başkanı Taner Ünal’a, 4 bin Avro’nun kitap alımı için Doç. Dr. Ümit Sayın’a, 25 bin Avro’su avukatlık masrafları için Kemal Kerinçsiz’e, 12 bin Avro’su Hollanda ve Almanya gezileri için Veli Küçük’e, 3 bin 500 Avro’su ‘masraflar’ adı altında Sevgi Erenerol’a ödendi” dedi. Karlıbel, Alman yasalarına göre 10 bin Avro üzerindeki meblağların transferinde paranın nereden nereye ve hangi amaçla gönderildiğinin kayda alındığını da sözlerine ekledi. 1951’de Alman Askerleri Gazetesi adıyla kurulan National Zeitung (Milli Gazete), 1958’de Gerhard Frey tarafından satın alındı.
Yani sadece ABD para dağıtmıyor. Ya da Almanya deyince gündemde sadece Frederih Eberth ya da Konrad Adenauer Vakfı yok..
Tek gerçek Hablemitoğlu suikastının arkasındaki gerçek, altın aramaları ya da tersanelerdeki ölümlerle ilgili refleksler değil.. Bir subay nasıl oluyor da bir hakimin bahçesine bomba attırıyorsa, işte bu işler de onun için böyle.. Kurtlar vadisinden geçerken kurtlara yem olmak istemiyorsak, bazı şeyleri görmemiz gerekir.. Daha cesur, bilgili ve dürüst olmak zorundayız..
Herkes her şeyi biliyor.. Sahi neden Türkiye’de açılan petrol kuyularının üstü kapatılır! Ya da Boraks Rafinerisi kuramayız?..
Kirli bir oyun oynanıyor.. Kartlar yeniden karşılıyor. Birilerinin üstü çiziliyor, yeni siyasi aktörler yarışa sokulmaya hazırlanılıyor..
Malûm Media ve örtülü KİT hükmündeki malûm sermayeye onurlu geri çekilme için sanki bir fırsat veriliyormuş gibi ama, onların bunu anladıklarını sanmıyorum..
Bana kalırsa evdeki hesap çarşıya uymayacak ve bu iş kontrolden çıkacak.. Tam bitti derken bir taraf elindeki bir kartı açacak ve biz yeniden tartışmaya başlayacağız. Kritik eşikte cinayetler işlenecek..
Birilerinin çıkıp saha temizliğine girmesi gerek. Böyle kapı önüne karton kutu içinde bomba dağıtımı yapan servis elemanları sokaklarda dolaştığı sürece bu işler bitmeyecek. Birileri yarın çıkar yine hakimleri yola getirmek için evinin bahçesine boma attırır, biri çıkar kadrolu bir misyoneri salar piyasaya.. Fareli köyün kavalcısı da birilerini peşine takıp sokağa dökülür.
Erdoğan bu işi yapamayacaksa, hele bir de Başbuğ’u görelim. Bu arada ABD de İran’a saldıracaksa, saldırsa da ne oluyor bir görsek.. İsrail de hani yangına körükle gitmeye hazır bekliyor..
Bana göre kritik bir eşikteyiz.
İktidar zaman kaybediyor..
Gelen günler, giden günleri aratabilir..
Bu işte ya kendi senaryonuzun aktörü olursunuz, ya da başkalarının oyununda bir piyon.. Biz neredeyiz dersiniz?..
Selam ve dua ile..
Vakit gazetesi