Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs suçundan açılan üç örnek soruşturmayı önünüze koyup, bunlarla ilgili somut uygulamaları ve belli kesimlerin bu soruşturmalara farklı yaklaşımlarını masaya yatıracağım..
Örnek olaylardan birisi Fethullah Gülen için açılan dava.. Diğeri Metin Kaplan hakkında açılan dava. Üçüncüsü de Ergenekon sanıkları hakkında açılan soruşturma.
Üçüne de isnat edilen suç; “Anayasa’yı cebren değiştirmeye teşebbüs”..
Bu suçun işlenmiş sayılması için, her olayda aranan zorunlu unsurlar var.
Bu zorunlu maddi unsurların birincisi; silah!..
Anayasa’yı cebren değiştireceklerine göre, asgarisinden silahları da olması lazım, bu örgütlerin..
Fethullah Gülen soruşturmasında, dava dosyalarına intikal eden tek bir silah var mı? Bırakın ispatlanmayı, isnat noktasında dahi, Gülen soruşturmasında silah delili var mı?
Yok..
Ya Metin Kaplan dosyasında?
O dosyada da silah delili yok. (İtiraz edecekler için hatırlatayım, tüpden bozma bomba yapma hayallerini ciddiye almak, muhatabı suçlamaktan çok, Türkiye Cumhuriyeti’ni aşağılamak olur. Tüpden bozma bomba ile cumhuriyetin yıkılmayacağını herkesin kabul etmesi gerekir.)
Ya Ergenekon soruşturmasında silah var mı?
Ohooo oo!
Silahlar gırla.... Legal parti şeklinde faaliyet gösterenlerin bile merkezinde, üçer beşer silah mevcut..
Suçun maddi unsurlarından en önemli ayırıcı unsur olan silahla ilgili bilgiler bunlar.
Egemen güçlerin “ceza verilsin” dedikleri silah unsuru açısından kısır mı kısır, “ceza verilmesin” denilenler ise zengin mi zengin!....
Bir de, örgütün oluşabilmesi için gerekli üye sayısına bakalım..
Uzun uzun izaha gerek yok sanırım; bir örgüt için ne olmalı?
En azından ikiden fazla kişi olmalı değil mi?
Fethullah Gülen için açılan davada, ikinci adam kim biliyor musunuz?
Bilmiyorsunuz; çünkü öyle bir ikinci isim yok!
Ne iddialar arasında, ne de dosya içinde.
Tek başına bir örgüt Gülen Hocaefendi!
İddianın kendisi bile, kendi içinde komik!
Peki ya Metin Kaplan’da?
Onda da, ortada ikinci bir şahıs yok..
O da, adeta tek başına, Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya teşebbüs eden bir örgüt kurmuş oluyor!
Bu iki dosyanın, mahkûmiyetle sonuçlanması için büyük çaba gösterenler, şu an için neredeyse 50’ye yaklaşan tutuklamaların ispatladığı üzere, onlarca sanığı olan Ergenekon örgütünde ne diyorlar?
Cezalandırılmasın!
Tek kişilik yapılanmaya örgüt diyorlar..
Sadece tutuklu sayısı 50’ye dayanmış yapılanma için “Örgüt değil, davaya bile gerek yok” diyorlar..
Fethullah Gülen hapse girsin. Metin Kaplan girdiği cezaevinden ömrü boyunca çıkarılmasın..
Ama esas Anayasa’yı değiştirmeye cebren teşebbüs edenler, serbest kalsın!
Plan bu..
Aynı suçtan açılmış üç soruşturmada, kartel medyasının da, egemen güçlerin de yaklaşımları oldukça ilginç..
Fethullah Gülen ve Metin Kaplan için, silah olmasa da, her ikisinin de en ağır cezaya çarptırılması için büyük uğraş veriliyor..
Ama aynı kesimler, suçun ispatı için en önemli delil olan silah unsuru açısından kendilerinin de itiraz edemeyecekleri kadar açık şekilde belgeli Ergenekon soruşturmasının, takipsizlikle sonuçlanmasını istiyorlar!
Tek kişilik yapılanmalar müebbetle cezalandırılsın..
Ama 44 üyesi tutuklanmış örgüt için takipsizlik kararı verilsin..
Şimdi sormak lazım bunlara, siz Anayasa’yı mı korumaya çalışıyorsunuz, yoksa kendinizi mi?
İşte deliller ortada.. İki yapılanmada tek silah yok. Ama siz ceza istiyorsunuz.
Üçüncü yapılanmada ise onlarca silah var. Cezaya gerek yok diyorsunuz!
Kendi kafa yapınızdakilerin Anayasa’yı değiştirme girişimlerinin soruşturulmamasını istiyorsunuz. Farklı görüşte olanların sistem içindeki legal mücadelesinin bile, en ağır müeyyidelerle karşılanmasını istiyorsunuz!
Demek ki; önemli olan hukuka uygunluktan değil, egemen güçlerin kafa yapısına uygun olup olmamaktan geçiyor.
Egemen güçlerin kafasından isen, Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs edebilirsin. Hatta etmelisin. Bu yönde girişimler, zaten görev!
Ama egemen güçlerin kafasından değil isen, kendi halinde hayatını yaşıyor olsan da, sana özgürlük yok!
Tıkılacaksın cezaevine, orada sayacaksın günleri!
Düne kadar; ellerindeki medya gücü ile istediklerini yaptıranlar, artık bu güçlerinin ellerinden kayıp gittiğini görüyorlar..
Son haftalarda yüksek sesle bağırışları da, bu gücün ellerinden kaymasından kaynaklanıyor!
Yok artık, tek kişilik örgüt iddiası ile ömür boyu hapisler.
Yok öyle; silahsız terör örgütü suçlamaları!
Ve; yok öyle, silahlı örgütler kurup, “Biz devlet için yapıyoruz” numaraları.
Bir dönem bitti. Yeni dönem başlıyor..
Vakit gazetesi