Üç Soruda Tunus’taki Yerel Seçimler ve Nahda’nın Galibiyeti

Gazeteci-Yazar Ahmet Varol ile Tunus’ta gerçekleştirilen yerel seçimler ve Nahda Hareketi Partisi’nin galibiyetini konuştuk.

HAKSÖZ-HABER

Tunus “Arap Baharı” veya Ortadoğu İntifadaları’nın fitilinin ilk olarak ateşlendiği yer. Ek olarak hem modernleşme bağlamında köklü bir geçmişe sahip hem de İslami mücadele açısından kayda değer bir laboratuar niteliğinde. Yanı sıra “Arap Baharı”nın, siyasal sonuçları açısından şimdilik başarılı olduğu tek ülke.

Tunus’ta Yasemin Devrimi sonrası girilen süreçte toplum ve sistemin yeniden inşasında İslamcılar da güçlü bir aktör pozisyonunda. Raşid El-Gannuşi’nin liderliğini yaptığı Nahda Hareketi aynı zamanda siyasi bir parti ve devrim sonrasında girdiği ilk genel seçimlerde beklenmedik oranda bir başarı elde etmişti. Daha sonra ülkede Ortadoğu diktatörlükleri ve batılı emperyalistlerin de kışkırtmasıyla karşı devrim olayları yaşandı. Nahda kendisi özelinde İslami harekete karşı kurulan birçok oyunu sürekli bir yenilenmeye giderek ve Allah’ın izniyle bu oyunları bozarak bugünlere geldi. Böylece daha önceki diriliş aşamasında olduğu gibi inşa aşamasında da çeşitli taktik ve yöntemler deneyerek İslami hareketler için muhasebe edilmeyi bekleyen tecrübeler heybesine katkısını sürdürmeye devam etti / etmekte.

Şüphesiz Tunus’taki yerel seçimler önceki genel seçimlere kıyaslandığında Nahda açısından kısmi bir oy kaybı veya gerileme anlamına geliyor. Ama bununla birlikte nihai tabloya bakıldığında bunun yine de bir başarı olduğu ortada. Keza henüz resmi sonuçları açıklanmamış olsa da Nahda’nın oyların yüzde 27,5'ini alarak birinci parti olduğu belirtiliyor. Hareketin kazandığı belediyeler arasında başkentin de olması ve ek olarak başkent belediyesinde bir kadın adayın bulunması ülkenin siyasi tarihinde ilk olma özelliğini haiz bulunmakta.

Arap Baharı / Ortadoğu İntifadaları’nın Mısır, Libya, Suriye vb. ülkelerdeki seyri ve mevcut moral bozucu durumuyla birlikte düşünüldüğünde Tunus’taki bu tablo ve Nahda’nın galibiyeti olumlu bir gelişme olup Müslümanları sevindirmiştir. Acılarımızın büyüklüğü ve çokluğu bu tür kısmi kazanımlarımızı görmemize engel olmamalı.

Bu bağlamda Tunus’taki yerel seçimleri ve Nahda’nın galibiyetini gündemleştirmenin hayırlı olacağı kanaatine vardık. Bu çerçevede gazeteci-yazar Ahmet Varol ağabeyimizden konuyu Haksöz-Haber okurları için değerlendirmesini rica ettik.

Sorularımıza cevap verme nezaketinde bulunan Ahmet Varol ağabeyimize bu vesileyle teşekkür ediyor ve kendisiyle yaptığımız demeci aşağıda ilginize sunuyoruz:

*

HAKSÖZ-HABER: Arap Baharı’nın ilk ülkesi Tunus’ta yerel seçimler yapıldı. Bin 55'i parti, 860'ı bağımsız, 159'u da seçim ittifakı olmak üzere toplam 2 bin 74 aday listesinin yarıştığı seçimlerde ilk sonuçlara göre Nahda Hareketi oyların yüzde 27,5'ini alarak birinci parti oldu. Bu seçim tablosunu ve Nahda’nın başarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

AHMET VAROL: Tunus’ta Arap Baharı olarak isimlendirilen olayların başlamasından sonra gerçekleştirilen halk devriminin ardından 2011’de düzenlenen çok partili genel seçimlerden Nahda Partisi birinci olarak çıkmıştı ve oyların yüzde 40’ını almıştı. Bundan dolayı koalisyon hükümetini oluşturma imkânı elde etti. Ancak daha sonra muhtelif medya organları vasıtasıyla bu parti aleyhine yoğun bir propaganda faaliyeti yürütüldü. Ayrıca kurduğu hükümet de ülkeyi, geçmiş dönemin yükleriyle ve sorunlarıyla birlikte devralmıştı. Çok kısa süre içinde büyük başarılar gerçekleştirmesi imkânı yoktu. Arap Baharı devriminin yayılmasından rahatsız olan dikta rejimleri ve Avrupa ülkeleri de Nahda’nın liderliğindeki hükümetin başarısız olması için bu ülkeyi ekonomik yönden sıkıştırdılar. O yüzden 2014’te gerçekleştirilen parlamento seçimlerinde Nahda Partisi oyların yüzde 31’ini alarak ikinci parti olurken, laik ve Batıcı çizgideki Nida Tunus (Tunus’un Sesi) Partisi yüzde 39 oyla birinci oldu. Fakat bu parti tek başına hükümet kuramadığı için koalisyon hükümeti kurdu. Koalisyona Nahda Partisi de ortak oldu.

6 Mayıs 2018’de devrim sonrasının ilk yerel seçimleri gerçekleştirildi. Bu seçimlerde hükümet partilerinin biraz oy kaybedeceği tahmin ediliyordu. Çünkü halkın beklentilerini verememişti. Ancak hükümetin başını çeken Nida Tunus Partisi olduğundan en çok oy kaybeden o oldu. Onun büyük oranda oy kaybetmesi Nahda Partisi’nin yeniden birinci parti olmasını sağladı. Ancak oy oranına baktığımızda geçmiş seçimlere nispetle bir artış olmadığını bilakis düşme olduğunu görüyoruz. Ama Nahda Partisi hükümet ortağı olmasına rağmen oy oranındaki düşme Nida Tunus Partisi’ne nispetle bayağı az olmuştur. Bu da halkın bu partiyle ilgili beklentilerinin devam ettiğini gösteriyor.

HAKSÖZ-HABER: Malum Tunus hem Arap Baharı’nın başladığı ilk ülke hem de Mısır, Libya, Suriye gibi bölgelere kıyasla siyasal bağlamda olumlu anlamda sonuç alınmış tek ülke konumunda. Diğer Arap Baharı ülkeleriyle karşılaştırıldığında Tunus’un farklılaşan bu konumu neyle izah edilebilir?

AHMET VAROL: Suriye’de halk direnişi İran ve Rusya’nın Baas rejimine destek vermesi sebebiyle geçilmesi çok zor bir dar geçitle karşı karşıya gelmiştir. Bunun tek sebebi İran ve Rusya desteği değil, aynı zamanda halk devrimlerinin Suriye’de önünün kesilmesi için halk direnişine desteği engelleyen Arap dikta rejimlerinin ve küresel emperyalizmin tutumudur. Bu yüzden Suriye’de direniş hem bölgesel emperyalizmi hem de küresel emperyalizmi karşısında bulmuştur. Mısır, Libya, Yemen ve Tunus’ta ise Arap dikta rejimleri ve küresel emperyalizm halkın kazanımlarını geri almak amacıyla fitne hareketleri başlattılar. Bu fitne hareketleri sadece Tunus’ta başarılı olamadı. Bunda da seçim sisteminin hızlı bir şekilde devreye sokulmasının etkisi oldu. Normalde 2011 seçimleri sonrasında Nahda öncülüğünde kurulan koalisyona karşı Tunus’ta da bazı karışıklıklar çıkarıldı. Ama hükümet siyasi yöntemlerle bunun yayılmasını önlemeyi başardı. Bunun üzerine laik partilere destek vererek siyasi iktidarı ele geçirmeye çalıştılar ve 2014’te Nahda Partisi’nin ikinci sıraya düşmesini sağlamayı başardılar. Ancak görüldüğü kadarıyla bu parti artık Tunus’ta kökleşmiştir ve ülkenin siyasetinde ve yönetiminde etkisini sürdürme gücünü elde etmiştir.

HAKSÖZ-HABER: Arap Baharı sonrası Tunus’unda sistemin yeniden inşası sürecinde ciddi sorunlar da yaşanmakta. Özellikle de ekonomik alandaki geri kalmışlık bir süredir ülkede toplumsal huzursuzluğa sebep oluyordu. Ekonomik alanda istikrarın henüz sağlanamadığı bu ortamda yerel seçimleri kazanmak ve dolayısıyla iktidar olmak aynı zamanda Nahda için bir yük olsa gerek. Bu bağlamda düşünüldüğünde sizce önümüzdeki süreçlerde Tunus’u ve Nahda’yı nasıl bir gelecek bekliyor? Nahda Tunus halkının mevcut sorunlarını iyileştirebilecek mi?

AHMET VAROL: Tunus’ta Arap dikta rejimlerinin fitne planlarının tutmaması önemli bir gelişmedir. Ekonomik sıkıntıların aşılması belki zaman alabilir ama bugün Mısır, Libya ve Yemen gerçeği de ortaya koyuyor ki fitne planının tutması çok daha tehlikeli bir sonucun ortaya çıkmasına neden olacaktı. Ayrıca halk ekonomik sorunların aşılması için zamana ihtiyaç olduğu gerçeğini artık kabul etmiştir. Halkın beklentilerini kısa sürede vermek mümkün olmasa da daha iyiye doğru bir gidişin olması halkın olumlu yaklaşımına vesile olabilir. Bunun için de bizim tahminimize göre Tunus, yeni dönemde biraz daha dünyaya açılarak yatırımların önünü açmaya çalışabilir. Türkiye-Tunus ilişkilerinin gelişmesi de bu açıdan önemlidir. Fakat Arap dünyasındaki dikta rejimlerinin Tunus’ta bir iyi örneğin ortaya konmasını arzulamadıklarının da bir realite olarak görülmesi gerekir.

Soruşturma Haberleri

Dezenformasyon yayan Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz hakkında soruşturma başlatıldı
Ankara'da "Filistinli Çocuklara Yönelik Hak İhlalleri ve Soykırım Raporu" açıklandı
“İslami sembolleri ve Müslümanları hedef alan eylemler birkaç psikopatın aşırılığı olarak görülemez”
Kur’an yakma: İfade özgürlüğü mü, tehlikeli bir saygısızlık mı, suç mu?
"Eşcinsellik doğuştandır" yalanı nasıl ortaya çıktı?