Üç Peygamber Üç Unutma

MURAT KAYACAN

"Unutma"nın Arapça'daki karşılığı olan nisyan, hatırda tutmanın (hifz) zıddıdır ve Sa'leb'e göre terk etmekle ilişkilidir (İbn Manzur, XV: 321). Bu yazıda üç peygamberin -Hz. Adem (Rabbinden (birtakım) kelimeler almıştır (Bakara, 2: 37) ve yaygın kanaate göre ilk peygamberdir), Hz. Musa, Hz. Muhammed- unutmasına dair Kur'anî ifadeler üzerinde duracağız.

Kur'an'da insanlığın atası Hz. Adem uyarıldığı halde unutmuş ve yasak ağaçtan yemiştir: "Doğrusu bundan önce Adem'e (bu ağaçtan yeme diye) emrettik fakat unuttu ve biz onda bir azim (bir kararlılık) bulmadık." (Taha, 20: 115). Razi'nin naklettiği bir izaha göre, buradaki "nisyan", yapmamak anlamındadır. Çünkü Adem, kendisine ağaçtan  ve  onun  meyvesini  yemekten  sakınması  hususundaki  (ilahi) emri  yerine getirmemiş (2000, XXII: 107) ancak Allahu Teala'nın uyarması üzerine yaptığının yasağı çiğnemek olduğunu hatırlayarak tövbe etmiştir. Bunun üzerine Allah onu bağışlamış ve tövbesini kabul etmiştir (Sarmış, 2007, I: 98): "Muhakkak O (Allah), tövbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir." (Bakara, 2: 37). Buradaki unutmadan kasıt azim ve sebattan uzak olma ve şeytanın vesvesesine aldanmadır (Karagöz, 1997, XXXIII/3: 52).

Unuttuğundan söz edilen diğer bir peygamber de Hz. Musa'dır: "Bunun üzerine ikisi de iki denizin birleştiği yere vardıklarında balıklarını unuttular. Bu arada balık, denizde yolunu bulup kaybolmuştu." (Kehf, 18: 61). Yola çıktığı kişi ile birlikteyken balığı unutan Hz. Musa Allahu Teala'nın katından kendisine bir rahmet verdiği ve tarafından kendisine bir ilim öğrettiği kuluna verdiği "sabretme" sözünü de unutmakta ve ondan özür dilemektedir: "Unuttuğum şeyden ötürü beni kınama ve bana bu işimden dolayı bir güçlük çıkarma!" (Kehf, 18: 73). İlim talebi için yolculuğa çıkmak ve bu uğurda güçlüğe göğüs germek, alimin ilmini artırmaya çalışması, talebenin mevki olarak kendisinden aşağı olsa da ilim öğrendiği kişiye karşı mütevazı olması müstehabtır. Kişinin hoş görmediği veya nedenlerini bilmeden yapılan bir şeye hemen karşı çıkarak tenkit etmesi uygun değildir. Koşulan şartlara uymak, verilen sözleri yerine getirmek, unutmadan ve hatadan dolayı özür dilemek gerekir (Derveze, III: 515).

Kur'an Rasulullah (s)'ın unuttuğunu değil unutma ihtimalini gündeme getirerek onu şöyle uyarmaktadır: "Hiçbir şey için, Allah'ın dilemesi dışında, 'Ben yarın onu yapacağım deme.  Ancak Allah dilerse (yapacağım de). Ve unuttuğun vakit Allah'ı an ve 'Umarım Rabbim beni, doğruya daha yakın olana eriştirir.' de." (Kehf, 18: 23-24). Ayette ifade edildiği gibi, gelecekte bir işi yapmaya karar veren Rasulullah (s)'a, onu Allah'ın iradesine bağlaması, "inşaallah" demeyi unutmaması, unuttuğu zaman da Rabbini anması öğretilmektedir. İnşaallah demeyi insanlık icabı olarak unutursa, hatırladığında "inşallah" diyerek veya tesbih ve istiğfar ederek Allah'ı hatırlamalıdır ki, bu şekilde sözün hükmü değişmezse de kusura kefaret olur, günahtan kurtulur. Veya herhangi bir şeyi unuttuğu zaman insanın beceriksizliğini düşünüp Allah'ı anmalıdır ki, unuttuğunu hatırlayabilsin. Özetle "Allah'ın iradesinin sözünü etmeyerek yarın kesinlikle şöyle yapacağım, böyle yapacağım." diyenin en azından unutup yalancı çıkacağını düşünmesi bile yeter (Yazır, 1979, V: 3243). Yine Peygamberimiz Allah'ın ayetleri hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak durmalı, eğer şeytan ona unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zalimler topluluğu ile oturmamalıdır (Enam, 6: 68). Allah'ın ona verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu istemeli; ama dünyadan da nasibini unutmamalıdır (Kasas, 28: 77).

Görüldüğü gibi unutmak insani bir şeydir ve bu konuda peygamberler de bir istisna teşkil etmemektedir.

 

Derveze, İzzet, et-Tefsiru’l-Hadîs, (çev. Vahdettin İnce ve diğerleri), 7 c., Ekin Yay., İst., 1997.

İbnu Manzur, Ebu’l-Fadl Cemâluddîn, Lisânu’l-Arab, 15 c., Daru Sadır, Beyrut, ts.

Karagöz, İsmail, "Kur'an'da Nisyan Kavramı", Diyanet İlmi Dergi, C. 33, S. 3, Ankara, 1997.

Râzî, Fahruddin (h. 606/1209), et-Mefâtihu'l-Gayb, 32 c., Daru’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut, 2000.

Sarmış, İbrahim, Hz. Muhammed’i Doğru Anlamak, 2 c., 3. bs., Ekin Yay., İst., 2007.

Yazır, Elmalılı Hamdi, Hak Dini Kur’an Dili, 10 c., Eser Neşr., İst., 1979.