Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı Dr. Mehmet Doğan TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın laiklik konusundaki açıklamaları üzerine laikçi çevrelerden yükselen saldırgan tavırlar hakkında bir açıklama yayınladı.
Doğan’ın açıklaması şöyle:
“Türkiye’de düşünce hürriyeti kahramanı görünen fakat aslında kendi düşüncelerinden başkasına özgürlük vermekten yana olmayan çevreler Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın bir açıklamasını bahane ederek içyüzlerini açığa vurdular. Bu güya hürriyet aşıklarının terörizmi destekleyen, vatana ihaneti yücelten, her türlü ahlâksızlığı olağanlaştıran yayınlara bile sonsuz hürriyet verilmesi iddiasında iken, laiklik konusunda kıyameti koparmalarını nasıl yorumlamalıyız?
Türkiye’de tek parti ideolojisi, darbeciliği besleyen fikir zemini hep laikliği kullanmıştır. Bütün darbeler, siyasi iktidarların çiğnediği laiklik ilkesini tekrar hayata geçirmek iddiasıyla yapılmıştır. Laiklik nedir ki, bir anayasa metninde yer alması veya yer almaması bu kadar önemli olsun?
Bu sorudan önce laikliğin kaç ülkenin anayasa metninde yer aldığını bilmemiz gerekiyor.
ABD Anayasasında laiklik kelimesi geçiyor mu? İngiltere laik bir devlet mi? Alman anayasasında laiklik var mı? Bunlara verilecek cevap bellidir ve elbette olumsuzdur.
Peki anayasasında laiklik olan devletler? Fransa, Japonya, Meksika ve Portekiz’den ibaret!
Öyleyse Türkiye’de asıl mesele laiklik değildir, laikliği ideolojileştiren ve böylece milletin değerlerini ayaklar altına almayı olağan gören bir kesimin varlığıdır.
Bunlar tek parti ve darbe dönemlerinde laikliği kullanarak halkı baskı altında tutan, menfaat devşiren kesimlerdir. Şu anda Türkiye’de laiklik fazla revaç bulmamaktadır. Meclis Başkanı’nın konuşmasını bahane ederek adeta bir huruç harekatı yapılmak istenmektedir. Laikçileri deşifre etmek ve laiklik konusunu kesinlikle düşünce hürriyeti içinde tutmak sistemin esas meselesi olmalıdır. Türkiye’de dindarların laik, dinsiz veya başka dinden insanlarla bir meselesi yoktur. Fakat laikçilerin bu milleti bin yıldır ayakta tutan değerlerle halli mümkün olmayan davası, hatta kavgası vardır.
Önemli olan Meclis Başkanı’nın ne dediği değildir, bu çevrelerin başkana yönelik linç hareketi ile elde etmek istedikleri sonuçtur.”