Ocak 16’da dosyalar RTÜK’e veriliyor…
Yerel, bölgesel ve ulusal televizyonlar bundan sonra yayın yapabilecekler yapamayacaklar mı?
Dosyalar sayısal karasal yayın ihalesi için… İhaleyi kazanırsan sayısal karasal anten yayını yapabiliyorsun, kazanamazsan yapamıyorsun!..
Herhangi bir televizyon kanalı düşünün…
Mart’ta yapılacak ihalede frekansı satın alamazsa, satın almaya gücü yetmezse ne olacak?..
Hiç!.. Kanal bir hiç olacak!..
Ve hemen belirtelim ki hiç olanlar, bizim kanallar olacak!..
28 Şubat zihniyetine karşı olanlar!..
•
Televizyon kanalları hali hazırda reklam gelirleri üzerinden RTÜK’e hem de brütten yüzde 3 pay ödüyor…
Bunlar, hem devlete karşı olan binbir türlü mükellefiyetlerini yerine getiriyor ve hem de RTÜK’e brüt üzerinden hesaplanan bu parayı bayılıyor!..
“AŞ” statüsündeki hangi şirketin üzerinde böyle bir yük var?..
Kaz bulmuşsun yol misali, yüklen kanallara…
Türksat, uyduya çıkan kanallardan aylık 40-50 bin lira (40, 50 milyar) para alıyor.
Bu da bir başka yük. Kanalların ayrıca metro ethernet kullanması gerekiyor, bunun da bedeli ayda 5-6 bin lira diyelim…
•
Dönelim Mart’ta yapılacak “sayısal karasal yayın” ihalesine…
Diyelim ki bir kanal, ihaleye girdi ve dünyanın parasını bastırıp frekansı aldı.
İş bitti mi?.. Hayır, bitmedi!..
Ayrıca her yıl bir de kira ödüyorsun…
Diyelim ki bir ev satın aldın, onun için kira ödüyor musun?..
Elbette hayır… Televizyonlar için satın alınan mala bir de kira ödemek var.
•
Asıl sıkıntı şurada; bütün dünya uyduya geçmişken “karasal ihalesi” yapmanın anlamı nedir?..
Millette karasal anten kalmadı ki…
Bu kadar, parayı, bu kadar zorlamayı niçin yaptırıyorsun, bu kadar masrafı niye yaptırıyorsun…
•
Diyeceksiniz ki… “Madem öyle, adam karasal ihalesine girmesin… Uydudan yayın yapsın!..”
Diyeceksiniz de… Kazın ayağı öyle değil…
Ya günün birinde, kamu “çanakları kaldırdım” derse!.. Görüntü kirliliği filan diyerek, böyle bir karar verirse…
O zaman ne olacak?..
O zaman da karasal ihalesine girmeyenler pişman olacak…
Aslında “uydu yayınının” kaldırılacağı filan yok, böyle bir şey olmaz ama alttan alta korku yayılıyor… Ve kanallar, kendilerini “anten ihalesine” girmeye mecbur hissediyor!..
•
Durumun özeti; “sayısal karasal ihalesi” sonucunda, uyduya çıkamayan yerel televizyonlar gidiyor.
Uyduda olanlardan “U TV” lisansı olanlar yayına devam edecek…
Yerel televizyonların yüzde 86’sının “U TV” lisansı yok. Bunlar için kepenk kapatmaktan başka çare kalmayacak…
•
Diyelim ki oldu da “Kırşehir’deki bir yerel televizyon parayı buldu, bastırdı ve “sayısal karasal yayını” lisansını aldı…
Kırşehir’de karasal antenden izleyenlerin oranı yüzde 9’a düşmüş durumda.
Demek ki, o televizyonu en fazla yüzde 9’luk kitle izleyebilecek…
O yüzde 9’a hitap edebilmek için “anten ihalesine” gir, dünyanın parasını öde…
İşin sıkıntılı tarafı, “Kırşehir”deki o TV, karasal ihalesine girmese bu kez de “uydu parası” ödemek zorunda kalacak….
Tabii, kısa bir süreliğine kullanılmak üzere uydu lisansına sahip olmak için RTÜK’ten belge alıyorsun…
O da dünyanın parası…
Bir küçük kanal bu yükleri nasıl kaldıracak?.
Üstelik, bu ihaleleri aldıktan sonra kendi vericilerini kullanamayacak…
“Büyük” Ulusal televizyonların ortak olduğu Anten AŞ’ye ait vericilere artı kira ödeyecek!..
Bunun da ne kadar olacağını kimse bilmiyor, al sana bir başka dert!..
Bitti mi bitmedi; karasal yayınların sayısala dönüştürülmesi için multiplex şirketine ayrıca kira ödenecek…Offf of!..
•
Mart’ta yapılacak olan eski teknolojinin yani “normal anten”in ihalesi…
Girsen bir dert, girmesen bir dert!..
Onca parayı nereden bulacaksın?..
Bulsan da alabilsen bir dert, bulamasan da alamasan bir başka dert!..
•
Bu düzenleme kimi etkiler?..
Hemen ifade edeyim; sadece “Milletin kanallarını” etkiler!..
Yani…
Statükoya karşı olanları ve Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için gayret sarf edenleri!..
Diğerlerinin tuzu kuru, deveyi zaten havuduyla götürmüş durumdalar…
Olan “Bizim Televizyonlara” olur…
Ve dileriz ki İnşallah olmaz!..
Kendi ayağına kurşun sıkmanın ne mantığı var?..
YENİ AKİT