Tuzağa düşmeyelim ama komplekse de girmeyelim!..

Ali İhsan Karahasanoğlu

Başörtü yasağı ile ilgili tartışmalar, “iki adım ileri, bir adım geri” tarzında sürerken, bizim mahallenin kompleks sorunluları da iyice şaşırmış durumda.

Bir ilköğretim okulunda, bir kızımız başörtülü olarak okumak istemiş.. “Vay provokatör.. Senin ne haddine, ilköğretime başörtülü olarak gitmek!”

Bir dini cemaat, bir ödül töreni mi düzenlemek istemiş? “Vay, densizler... Siz laikçilere koz vermek için, kasten mi böyle bir etkinlik düzenliyorsunuz?!”

Olayları ayrıntıları ile incelemeden, toptancı bir bakış ile kendi insanlarımızı böylesine saygısız ifadelerle suçlamak,  kompleks değil de nedir sizce?

Uyanık olalım, eyvallah.

Tuzaklara düşmeyelim, eyvallah..

Çarpıtmaya müsait fiil sergilemeyelim, eyvallah..

Hakkımız olmayan şeyi istemeyelim,  eyvallah.

Başkalarının temel haklarını kısıtlayıcı girişimlerde-söylemlerde bulunmayalım, eyvallah.

Ama söyler misiniz; bir ülkede, hem “ilköğretim zorunlu” denilip, hem de ilköğretim çağında da olsa bir kız çocuğunun “başını zorla açtırma girişimi”ne, böyle mi yaklaşılır?

Bu despotluk deşifre edileceğine, o kız öğrenciye ve onun ailesine böyle saygısızca hakaretler mi edilir?

Siz kendi çocuğunuzun, ilköğretim çağında da, daha sonra da başını örtmesini istemeyebilirsiniz.

Veya ilköğretim sonrasında istersiniz de, “ilköğretimde gerek yok” diyebilirsiniz.

Ama bir başkası, “ilköğretimde de benim kızım başını örtmek istiyor, bu hakkı bana vermelisiniz” dediğinde, niye saldırıya geçiyorsunuz?

“Efendim, tam da üniversitelerde başörtü yasağı kaldırılacağı zaman mı, ilköğretimde okuyan kızların başörtüsü akıllarına geldi?” diye soruyorlar..

Eğer gerçekten de, daha önce hiç böyle bir derdi olmayan bir aile, tam da bu dönemde böyle bir taleple gündeme geliyorsa, böyle bir artniyetli zamanlamayı tespit ettiyseniz, ispat eder, muhataplarınızın iyiniyetini sorgularsınız.. Gerekirse suçlarsınız da.

Ama oturduğunuz yerden, sırça köşklerden insanları münafık ilan etmeye ne hakkınız var?

Anadolu’da; insanların bu konuda, yıllardır ne çileler çektiklerini biliyor musunuz?

Yüzlerce öğrencinin, ilköğretim çağında da başını örtmek istedikleri için, hangi baskılara muhatap olduklarını, ama “Yasağın dramatize edilmemesi” için kartelin bu zulmü haber yapmadığını bilmiyor musunuz siz?

Yasağın ne kadar büyük haksızlıklara sebebiyet verdiğini göstermemek ve sadece üniversitede az bir öğrencinin sorunu gibi göstermek için, ilköğretimden üniversiteye, hatta çalışanlara kadar tüm Türkiye insanının sorunu olan başörtü yasağını, kartelin nasıl görmezlikten geldiğini bilmiyor musunuz siz?

Kartel; bu zulmü görmezlikten gelirken, muhafazakâr basının da, “Üniversitede bile yasak, ilköğretimdekinin ne haber değeri var ki?” düşüncesi ile bu olayları haber yapmaktan kaçındığını bilmeden, ne diye saldırıyorsunuz o insanlara?

“Şimdi mi aklınıza geldi?” sorusunu soranlar, önce bu sorunun şimdiye kadar üstünün nasıl ustaca örtüldüğünü sorgulamalıdırlar..

Diyarbakır’daki kızımızın dramını, yıllar önce Vakit haber yapmıştı.

İstanbul Kartal’daki bir kızımızın dramı, günlerce Vakit’ten kamuoyuna duyurulmuştu.

Ama maallesef bugün sırça köşklerinden, bu ülkenin insanlarına “provokatör suçlaması” yapanlar, o zulümleri kamuoyunun tümünün duymasına yardımcı olmadılar.

Şimdi kalkmışlar, sanki düne kadar ilköğretim okulunda başörtü sorunu hiç yokmuş, herkes güllük-gülistanlık türü okula gidebiliyor, ya da zaten başörtülü oldukları için durumlarına razı olup, evlerinde oturuyorlarmış, hiç tartışma yaşanmıyormuş gibi hava estiriyorlar..

Ben birebir biliyorum.Direkt bana danışan velilerden, sorunun ne kadar acıklı olduğunun farkındayım. Kaç veli, “Bana şu kadar ceza geldi. Çocuğumu götürüyorum, başı örtülü deyip almıyorlar. Geri geliyoruz, arkasından kaymakamlık para cezası tebligatı yolluyor. Ben ne yapacağım, bana bir akıl verir misiniz!” çaresizliği içinde kıvranıyor..

Olabilir, üniversitedeki kızlarımızın sorunu,     ilköğretimdeki kızlarımızın sorunundan çok daha acil, çok daha önemli, çok daha büyük haksızlıklara sebebiyet veriyor olabilir.

Ama kimsenin; üniversiteli kızlara başörtü hakkı tanınacak diye, ilköğretim çağındaki kızların haklarının kısıtlanmasını istemeye hakkı yoktur. Onları; münafıklıkla ve ikiyüzlülükle suçlamaya hakkı yoktur.

Zaten, komplekslilerden bu tür suçlamalar geldikçe,  “Söz verdi” denilenler de, hemen yan çiziyor zaten. Yasağın; ilköğretimde de kalkacağından korktukları için mi yan çiziyorlar, yoksa zaten bir bahane mi arıyorlardı, yumurta-tavuk hikâyesi gibi bir konu...

Bize düşen; netice elde etmek değil, iyiniyetle çalışmadır. Bir hakkın sağlanmasına çalışırken, başkalarına haksızlık etmemek; temel ilke olmalıdır!

YENİ AKİT