Türkmenler Ne Yapsın, Ne Yapmasın?

Dışişleri eski bakanlarından Yaşar Yakış Zaman gazetesindeki makalesinde hükümetin Türkmen politikasına yönelik bir şeyler söylemiş, eleştirilerde bulunmuş ama ne dediğini kendisinin de anladığını pek zannetmiyoruz!

Haksöz Haber

Allah kimseyi alıştığı koltuğu terk etmek zorunda bırakmasın, hazmı bazıları için gayet zor, sancılı oluyor. İşte AK Parti hükümetinin eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ın hali de bu duruma işaret ediyor. Beyefendiyi muhalif medya ekranlarında ya da sayfalarında hükümetin dış politikasına dair sürekli bir şeylere itiraz ederken izliyoruz ama bazen neye itiraz ettiğini ve ne önerdiğini anlamamız pek mümkün olmuyor. Yaşar Yakış’ın sözlerini okuduğunuzda zihninize kalan şey çoğu zaman lafın evelenip gevelendiği, böyle olmaz manasında bir şeyler söylendiği ama ne önerildiğinin ise pek anlaşılmadığı oluyor.

İşte bugünkü Zaman’da düşürülen Rus uçağı sonrasında Türkiye ile Rusya arasında artan gerilim üzerine yazdıkları da aynı mahiyette şeyler. Krizin ekonomik anlamda Türkiye’ye ağır bir maliyet getirebileceğine dair hatırlatmalarla başlayan yazı Türkmenlerle Türkiye’nin ilişkisine dair bir şeylere itiraz ediyor ama neye itiraz ettiğini anlamak gerçekten çok zor. İfadelerini birlikte okuyalım:

“…Türk-Rus ilişkileri gergin kalmaya devam ederse Türkiye'nin karşılaşabileceği daha büyük zorluk Suriye politikasının uygulanmasında olacaktır. Türkiye, başta Türkmenler olmak üzere Suriye'de çeşitli muhalif kesimlere önemli destek sağlıyordu. Bugüne kadar o kesimler Esad rejimine karşı dayanabildilerse bunu büyük ölçüde Türkiye'nin sağladığı destek sayesinde başardılar. Uçak düşürme olayından sonra Rusya, Türkiye'nin bu yardımını önlemek için elinden geleni yapacak, bu da Türkiye'nin Suriye'deki hareket serbestisini önemli ölçüde daraltacaktır…

Burada kendimize sormamız gereken bir başka önemli soru da şudur: Türkmen politikamız acaba ileride Türkmenleri bir bedel ödemek zorunda bırakır mı?

Türkiye, Suriye'deki Türkmenlerin karşılaştıkları zorluklara göz yumamazdı. Nitekim göz yummadı ve rejime karşı kendilerini savunabilmeleri için gerekli her türlü desteği sağladı. Doğrusu da buydu. Ancak burada önemli bir hususu göz ardı etmemek lazım: Bu soydaşlarımız sonuçta Suriye vatandaşıdırlar. Suriye parçalanmazsa, kriz bittikten sonra da Suriye vatandaşı olmaya devam edeceklerdir. Krizden sonra Suriye'de nasıl bir rejim kurulacağını henüz bilmiyoruz. Beşar Esad yerinde kalır mı henüz belli değil. Beşar gitse dahi yerine nasıl bir rejim geleceğini de bilmiyoruz. Böyle bir ortamda oradaki soydaşlarımızı, iç savaş sırasında yabancı bir ülke ile işbirliği yapmış kimseler haline düşürürsek, rejim bunun bedelini soydaşlarımıza çok ağır şekilde ödetir. Bir Sünni yahut Alevi Arab'ın kendi devletine karşı ayaklanması ile Türkmen'in ayaklanması aynı şey değildir. Arap şu veya bu şekilde kendini kurtarabilir. Türkmen'in kendisini kurtarması çok daha zordur. Bu nedenle Türkmenlere kendilerini savunmak için sağlanan silahlar, rejime saldırma amacıyla kullanıldığı zaman, kriz sonrasındaki Suriye rejimi bunun acısını Türkmen soydaşlarımızdan çıkarır. Türkiye, meşru müdafaa ile rejime saldırma arasındaki bu hassas dengeyi gözetmezse, bunun acısını Türkmen soydaşlarımız çekecektir.”

E, yani? Burada söylenen şeyi nasıl anlamak lazım? Türkmenlere silah desteği sağlanması gerekliymiş. Sayın Yakış Bey bunda bir beis görmüyor. Bu silahları Türkmenlerin kendilerini korumak için kullanmaları da doğruymuş ama rejime saldırma amacıyla kullanılacak olursa bu ileride çok vahim sonuçlar doğurabilirmiş!

Allah aşkına, bunlar ne garip laflar! Türkmenlerin kendilerini korumak için silah kullanmaları ile rejime saldırı için silah kullanmaları ayrımı gibi bir ayrım yapılabilir mi? Bu çok anlamsız ve sadece sözden ibaret bir ayrım değil midir? Pratikte, alanda böyle bir ayrım yapmak mümkün müdür?

Mesela şöyle düşünelim, Türkmenler Kızıldağ’a yönelik rejim saldırısına karşı Türkiye’den temin ettikleri silahlarla mevzilerini, topraklarını koruyacaklar ama faraza Kızıldağ rejimin eline geçerse oraya operasyon yapmayacaklar mı?

Açıkçası Yaşar Yakış Bey ve benzerlerinin hükümete çakmak adına garip sözler sarf ettikleri, manasız tezler ileri sürdükleri görülüyor. Oysa illa da eleştirmek için malzeme, gerekçe arayacaklarsa, daha mantıklı, tutarlı şeyler bulmaları gerekmiyor mu?

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!