Markar Esayan - "Türkler Mosmor Olmuş" / Yeni Şafak
Almanya'nın Patriotlarını Türkiye'den çekmesinden sonra ABD'den de benzeri bir açıklama gelmesini CHP'nin yayın organı Yurt gazetesi “Türkler duyunca mosmor oldular” başlığıyla vermiş.
Sanırsınız CHP'nin değil, Netanyahu veya Esed'in gazetesini okuyorsunuz.
Cumhuriyet'te ise bir “karikatür” var. Balkon konuşması adını taşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir çocuğu ayaklarından tutmuş balkondan aşağı sarkıtırken “Başkanlığı vermezseniz atarım bu ülkenin çocuklarını aşağı.” derken resmedilmiş.
Aynı Cumhuriyet'in manşeti ise “Varto depreminin 49. Yıldönümünde güvenlik güçleri ve PKK'nın arasındaki çatışmalarda ilçe harabeye döndü.” diyor. Başlık: Depremden beter...
Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı katleden DHKP-C'li katillerin servis ettiği fotoğrafı manşetine poster yapan Hürriyet'in “haberciliğ”i hâlâ akıllarda. CNNTürk'ün spikeri Mirgün Cabas da “Bu eylem nasıl biterse bitsin çıkarılacak tek ders var: Çocukları vurmayın, anneleri yuhalatmayın.” diye yazmıştı.
Anlaşıldığı üzere PKK'lılar, DHKP-C'liler ve bilumum terör örgütleri “bizim çocuklar” oluvermiş.
CHP'nin gazetesi, ABD'li yetkilinin ifade ettiği iddia edilen “Türkler mosmor oldu” sözlerini büyük bir keyifle veriyor.
Çözüm Süreci'ni ilk günden itibaren çökertmeye çalışan aynı kesimler, süreç AK Parti çökmeden PKK'lılarca çöktürülünce ve devlet de karşılık verince feryat figan güvenlik güçleri ile PKK'yı eşitlemeye çalışıyorlar.
Cumhuriyet'e göre, polisleri yataklarında infaz eden bir örgüt ne yaparsa yapsın karşılık verilmemeli. Yeter ki, AK Parti çökene, devlet felç olana kadar idare etsin bu cinayet örgütleri. Tersi olunca da Sayın Erdoğan'a aşağılıkça saldırıyorlar.
Gerçek bükücülük görevlerini gözü dönmüşçe ifa ediyorlar.
Civa gibi, durum ve şartlar ne olursa olsun, vesayetin yanına kayıveriyorlar.
Varto ve diğer ilçelerde PKK'nın fiilî özerklik ilânlarını, bölgeyi PKK devletine çevirme girişimlerini allayıp pullayıp okurlarına demokrasi mücadelesi olarak yutturmaya gayret ediyorlar.
Şiddete başvurmanın bugünkü Türkiye'de hiçbir gerekçesi yokken, 45 şehit verilmesi hiç ilgilerini çekmiyor. Sözcü bir ananın feryadını suistimal ederek Cumhurbaşkanı'nı, Başbakan'ı hedef gösteriyor.
Demirtaş, Yüksekdağ, Bayık, Kalkan, Karasu veya Karayılan, bunlar tarafından Rahibe Teresa muamelesi görüyor. Var güçleri ile Erdoğan, Davutoğlu ve AK Parti'yi şeytan, PKK, DHKP-C ve paralel örgütü melek gösterme derdindeler.
Oysa bunca yıldır Kürt kimliğini inkâr edenler de, onca faili meçhûlü meşrulaştıranlar da onlardı.
Azınlıkların mallarına el koyanlar, 1964'te onları kovanlar, dindarları sindirenler, Alevîleri gettolara kapatanlar da...
Ama tek bir fark vardı bugünlerden. O zaman iktidarda olanlar onlardı ve pratikleri de onlara aitti. Yani yapılanın iyi veya kötü olmasından ziyade, kimin hangi meşruiyete dayanarak iş gördüğü önemliydi.
Mide bulandırıcı bir gerçek bu.
Dolayısıyla, PKK'nın da baştan itibaren aynı merkezden, aynı amaç için çıktığını görmeliyiz
Yani elit vesayetçilerimiz bugün PKK'lı, DHKP-C'li, Paralelci olmadılar.
Vesayetin gayrımeşru çocukları onlar. Sadece rol dağılımı ile halkı oyalamaya, dikkatleri başka yere çekmeye, halkın enerjisini tüketmeye, usandırmaya, bu ülkede hiçbir şey düzelmez kanaatini yerleştirmeye, liderleri kaşla göz arası yemeye, en nihayetinde olur da halkçı bir akım başgösterirse onu boğmaya programlanmışlar.
Bugün yaşadığımız gerçeklik bu.
Deşifre oldukları için mide bulandırıyorlar. Sokakta bekleyen çöp dağları gibi kötü koku yayıyor, sinekleri üzerlerine çekiyorlar.
“Türkler mosmor olmuş” öyle mi?
Vesayeti mosmor etmek de bizim boynumuzun borcu olsun o hâlde.