Türkiye’yi bırak Saudia’ya bak

Abdurrahman Dilipak

Suudi Arabistan ve Irak NATO üyesi değil ama, bu konuda NATO için iyi bir paratoner ya da sıçrama tahtası olabilir mi?

İsrail içinde bu caydırıcı güç ve savunma kalkanı bir umut olabilir..

Lizbon konferansı, NATO’ya istediğini veremedi. Zaten onlar da bu ihtimali başından beri not etmişlerdi ve Suudi Arabistan’ı yedekte tutuyorlardı.. Ama yine de sonuçta bir anlaşmaya varılması, bu konunun her zaman önümüzde duracağını, birilerinin yakamızı bırakmayacağını gösteriyor..

Irak ve Afganistan ise zaten işgal altındaki iki ülke.

ABD’nin Afganistan’a tank, zırhlı araçlar, füze sistemleri ve savunma kalkanı gönderme kararı boşuna değil. Bu karar dünden bu güne alınmış bir karar da değil..

Suudi Arabistan’a füze kalkanı sistemi bir yıldan daha fazla zaman önce getirildi ve konuşlandırıldı.. ABD ve İngiltere bu anlamda sıkı bir markaj uyguluyor.. Yemen üzerinden Suudi Arabistan topraklarına yönelik silahlı operasyonlara kapı aralanması, Yemen-El Kaide ilişkisine dair tartışmalar boşuna değil.. Suudi Arabistan sistemli bir şekilde yavaş yavaş İran’a karşı konumlandırılıyor.

Suudilerin kendi savunma kaygılarının arkasında, kendilerine istihbarat desteği sağlayan Amerikan ve İngiliz teknik personelin, bu süreçteki “ekstra hizmetleri”, NATO için hayati önem taşıyor.

Zaten artık bu işler, uydu bağlantılı olarak uzaktan idare edilebiliyor..

ABD’nin Türkiye’yi istemesi, Türkiye ile ilişkilerini test etmek ve Türkiye’yi İran’a karşı kendi yanına çekmekten başka bir anlam taşımıyordu..

Irak ve Afganistan’a yerleştirdikleri radar ve füze sistemlerinin parasını ABD NATO’dan ya da BM’den alıyor.. Bu iş aslında ABD için aynı zamanda bir ticaret vesilesi.. Ama Suudi Arabistan konusu ABD için ballı kaymaklı bir iş.. Bu işte ABD kazanan, Suudiler kaybeden taraf! ABD Suudi Arabistan’a 60 milyar dolarlık silah satışı için düğmeye bastı. Eğitim diye alacak, danışmanlık diye, bakım diye alacak, alacak da alacak.. Üstelik bu silahların şifresi ABD’de olacak.. Yine bu silahları kendi düşmanlarına karşı kullanabilecek. Davul Suudilerin sırtında, tokmak ABD’nin, İngiltere’nin elinde olacak. Aslında, nasıl Türkiye’nin varoluşunda Lozan Andlaşması’nın tarihi bir önemi varsa, İngiltere ise Suudi Arabistan arasında da böyle bir anlaşma var. Bu anlaşma pek de bilinmez, ama bu anlaşmaya göre İngiltere istediği zaman Suudi Arabistan’a askerî amaçlarla girebilir, gerekli donanımları yerleştirebilir.. İngiltere’nin Suudi Arabistan’daki varlığı, ABD, İngiltere ve Fransa’nın Almanya’daki varlığı gibi bir anlam taşır..

200’e yakın Kongre üyesinin, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Savunma Bakanı Robert Gates’e mektup göndererek, Suudi Arabistan’dan, silahların İsrail’e karşı kullanılmayacağı yolunda güvence alınmasını istediği öne sürülüyor.. Yani Suudiler bu pahalı silahları ancak İran’a ve Arap komşularına karşı kullanabilecek. Onun dışında sadece törenlerde şov maksatlı kullanabilecek.. Önümüzdeki dönemde gerçekleşecek anlaşma kapsamında, Suudi Arabistan, aralarında Apache ve Blackhawk’ların da bulunduğu 178 savaş helikopteri, F-15 savaş uçakları, füzeler, bombalar ve askerî araç gereç alacak. Biz bu işleri biliriz. Nasıl sömürüldüğümüzü çok geç anladık. Elimizi verince kolumuzu zor kurtardık. Dün bizim düştüğümüz çukurlarda bugün başkalarının debelendiğini görmek üzüntü verici.

Suudilerin aldığı silahların, bölgede bir silahlanma yarışı ve İran’ın Suudi Arabistan’a öfkesini artırmaktan başka bir işe yaramayacağı, İran’ın muhtemel bir İsrail’e karşı askerî operasyon yapması planında ikinci bir hedef olarak Suudi Arabistan’ı da not etmesini sağlamaktan başka bir işe yaramayacağı çok açık.. Yoksa Suudilerin tek başına bu silahlarla İran’a karşı kendini savunması mümkün değil..

Bu silahlar, “İran’ı yola getirmek” için, ancak ABD tarafından, NATO, İngiltere, İsrail desteğinde, Akdeniz ve Hint Okyanusu’ndaki Amerikan donanmasının desteği ile, Irak ve Afganistan’daki askerî varlığından yararlanmak sureti ile İsrail’in güvenlik ihtiyacı için kullanılabilir..

Saddam’ın silahları, Suudilerin silahından az değildi. Askeri de daha çok ve daha eğitimli idi. Üstelik hemen İran’a sınırdı.. Saddam rejiminin başaramadığı bir işi Suudilerin başaracağını söylemek saflık olur..

Suudi yönetimi bu silahları bir de, kimseye karşı değil, iç isyanlara, rejim muhaliflerine karşı kullanabilir.. Ama onun için de bu kadar silaha gerek yok. Yani özetlemek gerekirse, İran’la savaşmak için bu silahlar az, iç isyancılara karşı kullanmak için ise çok fazla. Peki o zaman Suudiler bu işi niye yapıyorlar?. Yoksa Türkiye’nin kabul etmediği menüyü Suudilerin önüne mi koyuyorlar? Afiyet olsun. Benden söylemesi: Aman dikkat! Menüde domuzluk var. Yani helal sertifikası yok.

Selam ve dua ile.

YENİ AKİT