Esed güçleri, Suriyeli direnişçilerin Halep'in merkeziyle bağlantı noktasında yer alan Handerat'a saldırıyor. Handerat düşerse Halep rejim tarafından dört bir yandan tamamen kuşatma altına alınmış olacak ve kentin içinde kalan direnişçilerin dışarı ile bağlantısı kopacak.
Esed güçlerinin Kurban Bayramı'nın ilk günü Halep'i kuşatmak için başlattığı saldırıda çatışmalar Handerat ve Sifat köylerinde şiddetli biçimde sürüyor. 2013 yılında Hama yönünde başlattığı saldırı ile Hanasır bölgesini kontrolü altına alan Esed rejimine bağlı güçler daha sonra Suriye'nin en büyük askeri üslerinden biri olan Sifira'yı direnişçilerden geri aldı ve Tel Aran, Halep Havalimanı, Nekkarin, Şeyh Yusuf, Şeyh Neccar ve organize sanayi bölgelerinde ilerleyişini sürdürdü.
Ardından Halep Merkez Cezaevi bölgesini ele geçiren rejim güçleri, Halep şehrini kuşatan bir yay çizerek ilerlemeye devam etti.
Suriyeli mücahid grupların Halep'in merkeziyle olan bağlantısı, Leyramon bölgesiyle Handerat arasında kalan 4 kilometre genişliğindeki dar bir koridor vasıtasıyla devam ediyor.
Bölgenin Esed güçlerinin eline geçmesi durumunda mücahidlerin geçiş güvenliği tamamen ortadan kalkacak. Bu durumda daha önce Guta, Yermuk ve Humus'tan sonra Halep de rejim tarafından tamamen ablukaya alınmış olacak.
Türkiye'ye büyük göç kapıda mı?
Rejimin Suriye'nin en büyük kenti Halep'i kuşatması durumunda kentteki insani durum daha da kötüleşecek. Halep kuşatılırsa direnişçilerin Suriye genelinde aktif savaş yürüttükleri hiçbir büyük kent merkezi de kalmayacak ve rejim IŞİD'in elindeki Rakka ve Dey Ez-Zor dışında Suriye'deki bütün kentlerde kontrolü büyük oranda ele geçirmiş olacak.
Halep aynı zamanda kuzey Suriye'nin en stratejik kenti durumunda. Rejimin Halep'i kontrol altına alması durumunda direnişçilerin Suriye'nin derinlerine inme imkanı da büyük oranda ortadan kalkacak.
Halep'ten başlayıp Kilis'e uzanan 80 kilometrelik hat aynı zamanda mücahidlerin Türkiye ile tek bağlantı noktasını oluşturuyor ve bu hat boyunca yayılan bölgelerde hâlâ büyük bir nüfus yaşıyor. Halep'in tamamen rejimin kontrolüne geçmesi bir yandan direnişçileri Türkiye sınırına doğru çekilmek zorunda bırakacak, bir yandan ise Türkiye'ye doğru büyük bir göç dalgasının yaşanmasına neden olacak.
Şam rejimi daha önce de Humus'ta benzer bir şekilde yaklaşık iki yıl boyunca kuşatma uygulamış ve bölgede büyük bir insani dram yaşanmıştı.
Kuşatma altında tuttuğu bölgelere ilaç ve gıda girişine izin vermeyen rejim güçleri, bu şekilde kenti teslim olmaya mecbur bırakma politikası güdüyor.
Rejimin Humus'ta uyguladığı abluka, Cenevre 2 Konferansı'nda da gündeme gelmiş, varılan anlaşma ile bölgeye gıda ve insani yardım girişine bir süre izin verilmişti.
"Dikkatlerimizi Halep'e çevirmeliyiz"
Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius da Fransız Le Figaro, Amerikan Washington Post ve El Hayat gazetesinde yayınlanan köşe yazısında, “Halep’ten vazgeçmek, 300 bin erkek, kadın ve çocuğu berbat bir tercihe zorlayacak; rejimin bombalarla gerçekleştirdiği kuşatma barbarlığı. Bu durum Suriye’yi yıllarca sürecek bir şiddete iter, her türlü siyasi çözüm ve perspektifin ölümüne sebep olur, gittikçe radikalleşen savaş ağalarının öncülüğünde parçalanmaya gider ve içerdeki kaosun son derecede kırılgan durumda olan komşu ülkeler Irak, Lübnan ve Ürdün’e taşınmasına sebep olur” dedi.
Halep’in kaderine terk edilemeyeceğini belirten Fabius, “Bu yüzden koalisyon ortakları olarak çabalarımızı Halep’e yöneltmeliyiz, ılımlı muhalefeti güçlendirmeli ve rejim işlediği suçlara karşı sivil halkı korumalıyız. Kobani’den sonra Halep’i kurtarmalıyız” ifadelerini kullandı. Fabius, "Barbarlığın iki yüzü olan rejim ve IŞİD ortak bir amacı paylaşıyor: Ilımlı muhalefeti yok etmek" dedi.
Türkiye ve Fransa Suriye'de birbirine yakın
Son dönemde Türkiye’nin Suriye politikasına Batı ülkelerinden en sıcak yaklaşan ülke Fransa.
Türkiye'nin Suriye sınırları içinde bir "güvenli bölge" ve "uçuşa yasak bölge" isteğine de Batı'dan tek olumlu yanıt Fransa’dan gelmişti.
Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande’ın ofisinden 9 Ekim'de yapılan açıklamada, "Cumhurbaşkanı Hollande, Suriye'nin kuzeyinde katliamların önlenmesi gerekliliğini vurguladı ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriye ve Türkiye arasında evlerinden olan insanların ağırlanması ve korunması için bir tampon bölge oluşturulması önerisine destek verdi" ifadeleri yer almıştı.
Erdoğan: Asıl tehlike Halep'te
Fransa ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, Kobani üzerinde yoğunlaşmasını eleştirmiş, Suriye'de asıl tehlike altında olan kentin Halep olduğunu belirtmişti:
"Kobani’yi bir yana bırakın, Halep tehdit altında. Kuzey Suriye’nin kalbidir Halep ve ne yazık ki orada koca bir tarih yok olmak üzere. PYD ancak 90 savaşçı peşmerge kabul etti. Dert burayı PYD’nin dışındaki bir güce kaptırmamak. Tek hedef bu... Suriye’de şu anda Halep de tehlikede. Halep’i düşünmüyorlar ittifak güçleri, Kobani’yi düşünüyor. Yani orada varsa yoksa Halep’tir. Sureyi’nin kuzeyi dediğin zaman Halep’i anlarsın ama bunlar Halep’i bir kenara koymuşlar, varsa yoksa Kobani diyorlar. Kobani’dekiler zaten hepsi geldiler ve biz de kabul ettik. Kapıyı da kapatmadık. Ama Halep’te şu anda geniş bir tarih yok oluyor. İnsanlar yarın orada aynı durumla karşı karşıya kalacak ve şu anda onlar orada son mücadelelerini veriyor."
Erdoğan "36’ncı paralelin üstünün" güvenli bölge ilan edilmesini istedi, buna neden olarak da, "Çünkü, topraklarımızda 1.6 milyon sığınmacı var. O bölgede onlar için farklı planlamalar yapılabilir. Hatta altyapısıyla, üstyapısıyla yerleşim birimleri bile inşa edilebilir" açıklamasını getirdi.
Al Jazeera ve Reuters