28 Şubat süreci generallerinin alışkanlıklarını şimdi NATO generalleri sürdürüyor. Hatta 28 Şubat öncesi 12 Eylül döneminde de böyle bir itiyat vardı. Ama bu itiyat, beklenilenin aksine askerlerin değil sivillerin eseriydi. Kaynağı meçhul fısıltı gazetesi haberleri o dönemin ‘bir bileni’ olarak ünlenen Süleyman Demirel’den sadır oluyordu. Süleyman Demirel’in etkisi darbeye rağmen kırılamamıştı. Sonra da Kenan Evren gibi darbecilerle ‘al takke ver külah’ oldu. Halef selef olarak birbirlerini bağışladılar. Demirel’in darbecilerle ‘flörtü’ hiç bitmedi. Veya zaman zaman yolları kesişti. 1969 yılında DP ile alakalı memnu hakların iadesi meselesinde gizliden gizliye askerleri kolladığı ifade veya iddia edilir. Lakin o kendisini, ‘darbecileri ürkütmemek için böyle yaptığını’ savundu. 28 Şubat sürecinde ise şapkasını kimseye bırakmadı. Şapka öndeydi. Meselemiz Demirel değil, fail-i meçhul açıklamalar. Bu noktada NATO generallerinin darbeci Türk generallerine özenmeye başladıklarına şahit oluyoruz.
Türkiye Çin işbirliği ufku veya atmosferi kimyalarını bozmuş olacak. Dengelerini kaybettiler. Hürriyet’in iddiasına göre Alman Spiegel Online sitesine açıklama yapan adı açıklanmayan Amerikalı bir general zehir zemberek şu açıklamayı yapıyor: “Ankara’nın satın alma planını hayata geçirmemesi için yoğun baskı yapıyoruz. Bir NATO ortağının, bu kadar önemli, güvenlik açısından gerekli bir donanımı Çin’den temin etmesi doğru olmaz…” Bu dört başı mamur kampanyanın diğer ayağında ve ucunda yer alan İngiliz general de, adı mahfuz Amerikalı generalden sazı alarak Der Spiegel üzerinden hem içine boşaltıyor hem de mesaj bombardımanına devam ediyor. Türkiye aleyhinde döşeniyor. Füze savunma sisteminin Çin’e sipariş verilmesi halinde “Bir daha kapanması mümkün olmayan güvenlik açığına yol açacağını” savunarak “Türkiye’nin yaptığı, ihanettir” diyor. Bu kadar keskin.
*
Türkiye sonsuza kadar Batı kampında demirlemeli, onlar da istedikleri gibi davranmalı ama Türkiye sesini çıkarmamalı. Hep sineye çekmeli. Oysa ki, artık dünya düzenine ses çıkarmanın ve hatta isyan etmenin vakti geldi. Suudi Arabistan’ın BM konusunda yaptığını biz hem BM hem de NATO konusunda niye yapmayalım? Çin iyi değil anladık da Batı çok mu iyi ve ilkeli? Bize müttefik gibi mi muamele ediyor yoksa standart dışı mı? NATO üyesi olmadığı halde akçesi bol olduğundan dolayı ABD, Suudi Arabistan’a 30 yıldır Awacs uçakları temin ediyor. Elbette yine Kongre’den ve dolayısıyla İsrail’den izin alarak! NATO üyesi olduğumuz halde bize niye nazlanıyor. Paramız mı az geliyor? Yoksa NATO üzerinde İsrail’in gizli veto yetkisi mi var? Evet! Giderek ex ortağımız haline gelmekte olan İngiltere, ihanet ettiğimizi düşünüyor veya bizi ihanetle suçluyor. Dert değil! İsrail ise hedef gösteriyor: Türkiye’yi NATO’dan atın! Kendisi zararlı çıkar. Öfkeyle kalkan zararla oturur. Zannedilmesin ki, kampanyanın hedefinde sadece MİT Müsteşarı Hakan Fidan mı var? Eski MİT’çi Cevat Öneş’in ifadesiyle, asıl hedef Başbakan Erdoğan ve izlemiş olduğu bazı politikaları. Netice itibarıyla. Politikalarının tayininden birinci derecede Başbakan Erdoğan sorumludur. Elbette birinci derecede hedef alınan isim de Erdoğan olacaktır. Bununla birlikte, topyekün olarak Türkiye de hedef tahtasına oturtuluyor. Düşük koltuk skandalının mimarı Eski dışişleri bakanı yardımcısı Danny Ayalon, Türkiye’nin NATO’dan atılması için resmi bir talep sunulması gerektiğini söyleyerek “ABD ve İsrail, Türkiye ile ilişkilerini tekrar gözden geçirmelidir” diye direktif veriyor. Sahi İsrail NATO’nun nesi oluyor? Patronu yani dayısı mı? NATO İsrail’in emir eri mi? Lakin onun gibi serseriler her yerde var. Teksas Valisi Rick Perry de geçmişte Türkiye’nin teröristler tarafından yönetildiğini söyleyerek Türkiye’nin NATO’dan atılmasını istemişti.
*
Hedefte elbette ki Türkiye’de aşırı İslamcı olarak gördükleri AKP hükümeti var. ‘Türkiye’den özür dilenmesine bu yüzden karşı çıktım’ diyen doberman vezinli Liberman: “Bu vesile ile gerçek ortaklarımız olan Türkiyeli laik seçkinleri de yüzüstü bırakmamış oluruz. Alaka tazeleriz” demektedir. Sahi İsrailli dobermanın bahsettiği bu laik elit veya seçkin ortaklar kimler? Liberman 50 yıl boyunca stratejik ilişikleri bu elit laik kesimle kurduklarını ve yürüttüklerini ve bunları darıltmanın doğru olmayacağını söylüyor.
Velhasıl, Türkiye ile İsrail’in kimyaları uyuşmuyor. Haaretz gazetesinin hatta İsrail’in tanınmış yorumcularından Yossi Melman da İngiliz general veya İngiliz NATO generali gibi Türkiye’yi hainlikle suçlayanlardan. Varan iki. Suçlasa ne yazar suçlamasa ne yazar. İrapta mahalli nedir? “Türkiye ihanet etti ve cezasız kalmayacak. Bu ihanet ve lanet peşini bırakmasın (Turkey’s treason will return to haunt it)” diye yakarışta bulunuyor. Türkiye’nin ifşaatıyla birlikte 10 Mossad ajanı İranlının yakalandığını ve bunlara İranlı ilim adamlarının infazlarıyla ilgili suçlamalar isnat edildiğini yazıyor. Ve ardından da şu hüküm cümlesini kullanıyor: “Türklerin davranışı haince, seviyesiz, düşük ve adice...” Bütün söyledikleri aynen ve misliyle kendisine iade olunur. Kendileri uluslararası kara sularında seyir halinde olan Mavi Marmara gemisine karşı korsanlık yaptılar ve dokuz vatandaşımızı hunharca katlettiler. Bir de kalkmışlar Türkiye’den ödül ve diş kirası bekliyorlar. Biz bu bölgede varlığımızla alakalı İsrail’e zerre kadar borçlu ve muhtaç değiliz. İsrail ise iliklerine kadar muhtaç ve üstelik burnundan da kıl aldırmıyor. Keskin sirke küpüne zarar ve acele eden ecele gider.
YENİ AKİT