HAKSÖZ-HABER
General Halife Hafter’in Libya sahasına 2014’te bir CIA projesi olarak müdahil olduğu yaygın bir kanaatti. Gerçekten de Çad savaşında esir düşmesinin ardından CIA tarafından kurtarılıp ömrünün 20 yılını geçireceği ABD’ye getirilen bu kişinin Libya’da ‘İslamcı teröristler’le mücadele etmek üzere bir anda sahaya sürülmesi bu kanaati güçlendiriyordu.
Libya’da ortaya çıkan anlaşmazlıklar ve ardından Trablus Hükümeti ve Tobruk Meclisi diye ortaya çıkan ikili görüntü Hafter’in darbe planına uygun zemin sunmaktaydı. Ne var ki plan ilk başlarda epey başarılı bir şekilde işlemesine rağmen nihai hedefi olan Trablus’u ele geçirme aşamasında akim kaldı.
Bu süreçte Hafter Suud’dan Mısır’a, Fransa’dan ABD’ye hemen herkesin desteğini almış ama bu destek yetersiz kaldığı için yönünü büyük ölçüde Rusya’ya çevirmişti. Hafter uzunca bir müddettir sahada ağırlıklı olarak Rusya desteğiyle iş görmeye başlamıştı. Rusya’ya yakınlaşmasıyla birlikte ABD’nin Hafter’e mesafeli durmaya başladığı da görüyordu.
Trablus üzerine planlar Türkiye’nin etkin desteğiyle bozuldu ve Hafter şimdi gerilemeye başladı. Hafter’in gerilemesi karşısında ABD’nin de pozisyonunu daha fazla netleştirmesi ve Hafter’e desteğini tümüyle sonlandırması sürpriz olmayacak. Önceki gün Trump’la görüşmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar da bu gözlemi doğrulamakta.
Elbette bu ABD’nin Libya’da planlarından tümüyle vazgeçeceği ve Libya’yı Türkiye’nin inisiyatifine bırakacağı anlamına gelmiyor. Muhtemelen ABD de, Rusya gibi Tobruk Meclisi içinden yeni birtakım oyuncularla yola devam etmeyi düşünebilir. Ama en azından gelinen aşamada Hafter’in yavaş yavaş sahneden uzaklaşma yolunda olduğu söylenebilir.